Kurbağalıdere ve Samsun'da yaşananlar kader değil

İstanbul’da Haziran'da yaşanan yağış sırasında Kurbağalıdere’de çalışmalar yaparken boğulup hayatını kaybeden işçi Mevlüt Macit’in eşi yaşananların ‘kader’ diyerek geçiştirilemeyeceğini söyledi

07 Ağustos 2012 - 10:48
 İstanbul’da Haziran 2010’da yaşanan sağanak yağış sırasında Kurbağalıdere’de çalışmalar yaparken boğulup hayatını kaybeden işçi Mevlüt Macit’in eşi Güllü Macit, yaşananların ‘kader’ diyerek geçiştirilemeyeceğini söyledi.  
 
Gökhan KARAKAŞ
 
 
Haziran 2010’da İstanbul'da etkili olan sağanak yağış sırasında Ataşehir’den geçen Kurbağalıdere'ye düşerek kaybolan temizlik işçisi Mevlüt Macit’in eşi, Samsun ve Sinop’ta yaşananların da kadere bağlanmamasını istedi. 2 yıldır eşinin cenazesinin kendisine teslim edilmesini beklediğini söyleyen Güllü Macit, Samsun’da yaşananların da kadere bağlanarak kolayca açıklanmasını kabul etmediğini söyledi.
Kadıköy ve Ataşehir ilçelerinden geçen Kurbağalıdere, 8 Haziran 2010’da şiddetli yağış nedeniyle taşma tehlikesi göstermişti. İki ilçenin de görevlileri dere yatağı üzerinde önlemler alırken Ataşehir Belediyesi’nde taşeron bir firmanın işçisi olarak çalışan Mevlüt Macit, hiçbir koruyucu önlem olmadan çalıştığı için dereye düşmüştü. Olayın hemen ardından başlatılan arama çalışmalarına sualtı polisleri de katılırken Mevlüt Macit’in cesedine rastlanılmamıştı. Güllü Macit, eşinin cenazesinin bulunarak kendilerine teslim edilmesini beklerken bir mezar taşının bile olmadığını söyledi. Geçtiğimiz günlerde Samsun ve Sinop’ta yaşanan sel felaketinin ardından 11 kişinin ölmesinin acılarını katladığını belirten Güllü Macit, “Sel karşısında ne yapacağını bilmeyen, üzerinde yağmurluk dışında iş güvenliği önlemi olmayan kocam azgın suların önünde çalışmaya zorlandı ve hayatını kaybetti. Kimse o’nun ölümüne kader diyemez, ihmallerin ve sorumsuzluğun kurbanı oldu. Samsun’da da dere yatağına yapılan evlerdeki ölümlere kimse kader dememeli. Orada da büyük bir sorumsuzluk ve ihmal var. TV’de Samsun’da yaşananları gördükçe acımız katlandı, kocamın sel sularında kaybolup gittiği günlere döndüm” dedi.
“755 gündür Kurbağalıdere’nin eşimin cenazesini vermesini bekliyorum” diyen Macit, sözlerini şöyle sürdürdü:  
“O’na ait bir mezar taşı olması için yaşıyorum. Benim ve çocuklarımın dua okuyabileceğim bir mezar taşı istiyorum. Yetkililer isterse yüzlerce metre derinlikten cenazeleri çıkartabiliyor. Oysa, gariban ve kimsesiz olduğumuz için unutulduk, O’nu yeterince aramadılar. Eşimin cenazesinin bulunması acımızı biraz olsun hafifletir.”
Macit ayrıca, “Samsun’da o annenin çaresiz çırpınışlarını gördükçe haberi aldığımız ilk gün geldi aklımıza. Eşimin ölümüne kader diyen mantık, şimdi Samsun’da 11 canın yitip gitmesine de kader der. Oysa Kurbağalıdere’de ve Samsun’da yaşananlar kader değil, ihmal ve sorumsuzluktur” diye konuştu. Güllü Macit, Ataşehir Belediyesi ve Altaş Temizlik A.Ş’ye açtıkları davanın devam ettiğini belirtirken, sadece İBB’nin kendilerine bir ev vererek yardım ettiğini vurguladı.
 

ARŞİV