Hristiyan aleminde Noel kutlamalarının yapıldığı şu günlerde, sosyal medyada ‘haç çıkarma töreninin yıllar sonra ilk kez Kadıköy’de olacağı’ bilgisini gördüm. Konuyu haberleştirmek üzere Kadıköy Rum Vakfı’nı aradım ve sonra da Bahariye Caddesi’nin ihtişamlı yapısı Ayia Triada Rum Ortodoks Kilisesi’ne vardım. Kadıköy Rum Ortodoks Cemaati Kiliseleri Mektepleri ve Mezarlığı Vakfı Başkanı Yani Demircioğlu ile başladık sohbete asırlık kilisenin bahçesindeki, dev Noel ağacının ışıkları altında, zencefilli yılbaşı kurabiyelerinin kokusu arasında.
Yani Demircioğlu ile Kadıköy’ün en büyük kilisesi olma özelliği taşıyan 118 yıllık Ayia Triada Kilisesi’nde görüştük. fotoğrafımızı da Vakfın Başkan Yardımcısı Lena Kaçi çekti)
“VATANIMIZ İSTANBUL’DUR”
Yani bey söze günümüzde İstanbullu Rumların kim olduğunun hâlâtam bilinmemesinden bahsederek başlıyor: “Siz yabancı mısınız diye soranlar oluyor. ‘Hayır, TC vatandaşı Rum’um’ deyince de ‘Sizin memleket nasıl?’ sorusu gelebiliyor. Biz şaşkınlıkla hangi memleket diyince de, Kıbrıs diyorlar. Bu bilinçsizlik bugün de halen devam edebiliyor. Halbuki Kıbrıslılar ile İstanbul Rumları uzun yıllar mesafeli kalmış. Dil ve din benzerliğinden başka bir ortak yönleri yok. Ayrıca, İstanbul ve Anadolu'dan ayrılan Rumların çoğu Yunanistan'a gittiği için, memleket olarak Yunanistan da sanılabiliyor. İstanbullu Rumlar olarak çoğumuzun akrabalarının orada yaşaması böyle bir şeyi anımsatabilir ancak bu da yanlış. Çünkü bizim vatanımız, memleketimiz, atalarımızın yattığı topraklar burası, İstanbul'dur.”
KADIKÖY’DE 150 RUM KALDI
Yani Demircioğlu, ardından da İstanbul’daki Rum nüfusuna dair rakamlar paylaşıyor. Söylediğine göre 1923’te 230 bin olan nüfus şu an 2 bin 300 kişiye inmiş durumda. Bu nüfusun da oldukça yaşlı olduğunu anımsatan Demircioğlu, İstanbul’da Rum cemaatinin en fazla yaşadığı bölge olan Kadıköy’de ise 150 kişi civarında Rum kaldığına dikkat çekerek, “Biz Rum toplumu olarak maalesef Türkiye ile Yunanistan arasındaki iyi ve kötü günlerin, Kıbrıs’ta cereyan eden olayların bedelini ödeyen kesim olduk. Mesela size şu an müdürü olduğum Özel Zografyon Rum Lisesi’nden bir örnek vereyim. 1972 yılında okula 92 öğrenci kayıt yaptırdı. 1978 senesinde 37 kişi bitirdik okulu. Ama şu an İstanbul'da 4 kişi kaldık… Ayrıca 74 Kıbrıs Barış Harekatı neticesinde öğrenci sayımız okullarımızda 700 kadar azalmıştı. Daha geriye gidersek 1964 yılında Yunan uyruklu vatandaşların geri gönderilmesi, okullarımızdaki öğrenci sayısını 1400 kadar azalttı. Çünkü Yunan vatandaşlığı olan hemşehrilerimizin oturma izni yenilenmedi. Onlar da gittiler. 12 bin kişiden bahsediyoruz. Bunların yarısı evli ve tek çocuklu olsa, giden toplam nüfusu siz hesap edin. Vatanını, toprağını, dedelerinin kemiklerini bırakmak çok kolay olması gerek. Şu an İstanbul'da 3 okulumuz kaldı. Büyükada'da sadece 4 öğrencimizin kaldığı bir ilkokulumuz var ki o da çocuklar mezun olunca büyük bir olasılıkla kapanacak.” diye anlatıyor endişeli bir sesle.
“Biz barış temsilcileriyiz” vurgusunu sıkça yapıyor Yani bey. Her zaman için gerek faaliyetleri gerekse de söylemleriyle Türkiye ile Yunanistan arasında dostluk köprüleri oluşturmaya çalıştıklarını vurguluyor. “Son dönemde başkanların diyaloglarının daha samimi ve sıcak geçmesi bir nefes aldırdı.” yorumunu yapan Demircioğlu, yine de hissettikleri endişeyi de paylaşmadan edemiyor: “Bu genç nesil de giderse son gelmiş olacak kaygımız var. Varlığımızı, kurumlarımızı bağışlarla, kira gelirleriyle ayakta tutmaya çalışıyoruz. Sayımız giderek azalıyor. Biliyoruz, bir mucize peşindeyiz çünkü rakamlar nereye doğru gittiğimizi gösteriyor. Fakat biz genç neslin kalıp, gelecekte vakıflarımızı, okullarımızı, kiliselerimizi yönetmelerini, kültürümüze sahip çıkmalarını istiyoruz. Ancak şu an Türkiye'deki ekonomik şartların kolay olmaması, hatta çok zor olması Yunanistan'dan gençlerin gelip de burada kalmalarını sağlamamıza yardımcı olamıyor maalesef.”
HAÇ TÖRENİ MODA’DA
İstanbullu Rumların temsilcisi olarak, Kadıköy Rum Vakfı başta olmak üzere diğer tüm vakıflarla birlikte kendi kültürel varlıklarını korumaya çalıştıklarını anlatan Demircioğlu, Kadıköy vakfının İstanbul’daki Rum cemaatinin en büyük vakfı olduğunu, 5 kilise, 1 mezarlık ve (Kalamış, Yeldeğirmeni ve Kadıköy'de olmak üzere 3 okul vardı) 1 okuldan sorumlu olduklarını söylüyor. Ve ardından, Hristiyan inancına göre Hz. İsa'nın Ürdün Nehri'nde Hazreti Yahya tarafından vaftiz edilişinin anısına ''kutsal haçın denize atılarak suların kutsanması'' töreninin yıllar sonra Kadıköy’e geri döneceği müjdesini veriyor.
“AZ VE SAYILAMAYACAK KADAR ÇOKUZ”
Dünyadaki tüm Ortodoksların 6 Ocak tarihinde Hazreti İsa'nın vaftiz edilişini ‘Fota’ (Işıklar) Bayramı adıyla kutladıklarını anımsatan Demircioğlu, şu bilgileri paylaşıyor: “İnanışımıza göre denize atılan haç gücü gösteriyor. Güç İsa’yı temsil ediyor. Kayıklardan atlayan gençler de bu hacı çıkarmaya çalışıyorlar. Hacı denizden çıkaran kişi, despota (metropolit) sunuyor. Onun karşılığında başarısından dolayı kendine bir haç ödül olarak veriliyor. Bu törenler yıllardır İstanbul’da Yeşilköy, Fener, Yeniköy ve Ortaköy ile Anadolu yakasında ise Çengelköy, Kuzguncuk ve Adalar’da yapılır. Şimdi biz vakfımızın yeni yönetimi olarak bu olayı 63 yıl sonra Kadıköy’e geri getiriyoruz. Törenlerimiz 6 Ocak Cumartesi sabahı 9’da kilisemizde ayinlerle başlayacak. Ardından Kadıköy Belediyesi’nin ücretsiz olarak tahsis edeceği araçlarla cemaat olarak Moda İskelesi’ne ineceğiz. Ve orada kutsal hacı denize atacağız. Aynı anda 2 de beyaz güvercin uçuracağız. Çünkü Hazreti Yahya, İsa’yı vaftiz ederken gökte beliren bir güvercin, Kutsal Ruh’u temsil ediyor. Dolayısı ile de tören esnasında uçuracağımız beyaz güvercinler, Kutsal Ruh’u ve barışı sembolize edecek. Bu tören daha şimdiden, daha yapılmadan çok ilgi görüyor. Yurtdışından eski Kadıköylü Rumlar gelecek. Hatta yılbaşı sonrası gidecek olanların bir kısmı da bu töreni görebilmek için gidişlerini erteliyor. İstanbul Valiliğimizin, Kadıköy Kaymakamlığımızın ve Kadıköy Belediyemizin bize destekleri için teşekkür ediyoruz. Çok mutlu ve gururluyuz. Bu tören, Türkiye açısından da dışarıya hoş bir görüntü verecektir. Rumların, Hristiyanların örf ve adetlerini devam ettirebiliyor olması, Cemaatimiz açısından da hem Türkiye’deki hemşehrilerimize hem de dışarıya yönelik ‘Biz hala buradayız, az ve sayılamayacak kadar çokuz’ mesajını veriyor.
Bir yılbaşı adeti “Kalanda”
Bir Rum geleneği olarak, yılbaşı zamanı sokak sokak gezen çocuklar evlere giderek “Na ta pume?” (Söyleyelim mi?) diye sorarlar. Ardından da ellerindeki üçgen zil ile Noel ve Yılbaşı Şarkısı “Kalanda’yı” söyleyen çocuklar karşılığında harçlık ya da şekerleme beklerler. İnanışa göre Noel döneminde ne kadar çok Kalanda şarkısını söylemeye gelen çocuk olursa yeni yılınız o kadar bereketli geçecek demektir. Bu eski geleneğin benzeri 29 Aralık 2023’te Kadıköy’de yapıldı. Bahariye’deki Kadıköy Rum Ortodoks Metropolitliği önünde buluşan Kadıköylü Rum çocuklar, Yani Demirci’nin akordeonu eşliğinde Kalanda söyleyerek, yine Bahariye’de bulunan Ayia Triada Rum Kilisesi’ne kısa bir yürüyüş yaptı.