Ölümünün 26. yılında anıldı: Uğur’lar olsun...

24 Ocak 1993'te Ankara'daki evinin önünde, arabasına konulan bombanın patlatılmasıyla katledilen Uğur Mumcu, yüzlerce Kadıköylünün katılımıyla Caddebostan Kültür Merkezi’nde anıldı

25 Ocak 2019 - 00:32

Gazeteci Uğur Mumcu, ölümünün 26. yılında Kadıköy Belediyesi ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin ortak düzenlediği “Türkiye’de Gazeteci Olmak, Gazeteci Kalmak" başlıklı etkinlikle anıldı. 24 Ocak Perşembe akşamı gerçekleşen etkinliğe Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto, tiyatro sanatçıları Levent Üzümcü, Tilbe Saran, CHP Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin ve çok sayıda gazeteci katıldı.

“İleri doğru yürümenin zamanı geldi”

Yüzlerce Kadıköylünün katıldığı anma etkinliğinde açılış konuşmalarını Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu ve TGC Başkanı Turgay Olcayto gerçekleştirdi. Olcayto, “Uğur Mumcu’nun bugünü öngören müthiş bir zekası vardı. Bugünleri anlatmış, başımıza neler geleceği konusunda bizi uyarmış ama biz uyarılmamışız. Şimdi, 26 yıl önceden çok daha kötü bir dönemde yaşıyoruz.” dedi.

Turgay Olcayto'nun ardından konuşan Nuhoğlu şunları söyledi: “Bundan 26 yıl önce Uğur Mumcu katledildi. Çetin Emeç, Abdi İpekçi ve katledilen 66 gazeteci...Bu katledilmelerin arkasında yatan gerçek, bu insanların halk adına yaptıkları tercihlerdi. Uğur Mumcu, tarikatları, cemaatleri, kaçakçılığı sıkça yazdı. 26 yıl sonra bugün parlamento neredeyse ortadan kaldırıldı, tek kişiye dayalı demokrasiden uzak bir yönetimle karşı karşıyayız. Basın, hayali bir dünya yaratıyor, yok gibi, kalemler kırılmış gibi, ortada karamsar bir tablo gözüküyor. İleri doğru yürümenin zamanının geldiğini düşünüyorum. Faşizm tamamen karamsarlıktan ve dağınıklıktan beslenen bir yapı. Bu yapıyı kıracak güç bu Cumhuriyetin temellerinde var. Bizler bu konuda gerçekten bir tercih sahibi olursak; sokakta, mahallede, evde, apartmanda, siyasi partilerde, derneklerde, sendikalarda bu tavrı koyarsak emin olun bu değerlerimizi, onurumuzu, kimliğimizi korur, mücadele eder ve başarılı şekilde çıkarız.”

Nuhoğlu’nun konuşmasının ardından tiyatro sanatçıları Levent Üzümcü ve Tilbe Saran sahneye gelerek, Mumcu’nun yazdığı yazı ve makaleleri seslendirdi.

Ardından da akademisyen Gökmen Karadağ’ın moderatörlüğündeki söyleşiye geçildi. Gazeteciliğin tartışıldığı söyleşiye gazeteci-yazar Altan Öymen, T24 Yayın Yönetmeni Doğan Akın, Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, gazeteci-yazar Orhan Erinç, Birgün Gazetesi Yayın Danışmanı Semra Kardeşoğlu, PEN Türkiye Başkanı Zeynep Oral katılırken ilk konuşmayı Altan Öymen gerçekleştirdi.

“1950’lerden geriye gittiğimiz alanlar var”

Öymen, “Eskiden, kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadan hiçbir gazeteciyi hapse atmazlardı. Şimdi önce hapse atıyorlar. Aradan dünya kadar zaman geçti, tecrübe kazandık. Şu anda 1950’lerden de geriye gittiğimiz alanlar var. Bunlardan biri de basın özgürlüğüdür. Uğur Mumcu, şimdi yaşasa neler yazardı diye düşünüyorum Keşke olsaydı da, yazsaydı. Ölenlerin sayıları çok, hepsine Allahtan rahmet dilerim. Ancak şunu söylemek lazım, bu kadar demokrasi dışı bir rejimle, iktidarlar çok fazla gidemezler.” diye konuştu.

Öymen’den sonra söz alan Doğan Akın ise şunları söyledi: “Uğur Mumcu aşılamayan bir gazetecidir. Abdi İpekçi cinayetinin üzerine tek başına giderek Susurluk'ta tanık olduğumuz isimlerin hepsini, tetikçiyi, tetikçiyi koruyanları ortaya koymuştur. Büyük bir emek ve güç sergileyen gazeteciydi. Mumcu cinayetinin üzerine onun çapında bir gazeteci gidemedi. Cumhuriyet gazetesinin İnkılap Sokak’taki bürosunda tanışmıştık, Uğur abinin 10 metrekarelik odası vardı. Oda Resmi Gazete ciltleriyle doluydu. ‘Sen bu kadar bilgiyi nereden alıyosun, MİT mi veriyor?’ derlerdi. ‘Yok yahu Resmi Gazete okuyorum sabahları, size de tavsiye ederim çok acayip şeyler var içinde’ derdi.”  

Uğur Mumcu’ya borçluyuz...

Fatih Polat ise Mumcu hakkında, “Araştırmacı gazeteciliği üniversitede, gazetecilikte kullanıyorsak büyük ölçüde Uğur Mumcu’ya borçluyuz. Onun yapıp ettikleri, tarihsel zemini oluşturdu. Uğur Mumcu, çeşitli kurumlarla görüşürdü ama herhangi bir kurumun aparatı olmayan bir gazeteci olmuştur.” açıklamasını yaptı.

12 Eylül darbesi sırasında Cumhuriyet gazetesinin yazı işleri müdürlüğünü yapan Orhan Erinç, “24 Ocak 1993’te TGC başkanıydım. Pazar evde dinlenme günüydü. Televizyon izlerken bir anda altyazı geçmeye başladı. Uğur’un arabasına konan bombayla öldüğü anlatılıyordu. Hayatımda ilk defa donup kaldım, hiçbir tepki veremedim. İlk yaptığımız iş Cumhuriyet’e gidip acıları paylaşmak oldu. Mumcu öncelikle sadece gazeteci olarak değil hukukçu olarak da ülkemizin önemli kayıplarından biridir. Mumcu günümüzde gazetecilik yapıyor olsaydı ya içeride olurdu ya da hapis cezasının Yargıtay'da incelenmesini bekliyor olurdu.” diye konuştu.

“Yeryüzüne güler yüzle bakardı”

PEN Türkiye Başkanı Zeynep Oral, bunca yıl gazeteci cinayetlerinin aydınlatılmadığını belirtti ve şunları söyledi: “Bu katliamlar aydınlanmadığı sürece katliamların devam edeceğinden hiç kimsenin şüphesi olmasın. Mumcu usta araştırmacı gazeteciliğin ötesinde Atatürk ilkelerini savunan bir gazeteci, cumhuriyete bağlı, antiemperyalist ve bağımsız Türkiye’den yana, laiklikten asla vazgeçmeyen biriydi. Mumcu’nun bir diğer özelliği de yeryüzüne güler yüzle bakmasıydı. Yazılarda hep ironisi, mizahı ve edebiyat tadı vardı. Yazılarını mizahla, ironiyle, şekerle kaplardı.”

İlk bölümün son konuşmasını gerçekleştiren Semra Kardeşoğlu ise “Bugün Türkiye’nin o kadar fazla kentinde o kadar tören, anma var ki… Acıyı da, sevgiyi de çok çabuk unutuyoruz ama 26 yıl geçmesine rağmen Mumcu’yu kalabalıklar halinde anmamızın sebebi, vicdanımızı sızlatan suikast şekliydi. Savaşın bile kuralları vardır. Böyle anmamızın sebebi, Mumcu’nun öldürülüş şekli, ailesinin, 11 yaşındaki kız çocuğunun önünde öldürülmesiydi.” dedi ve ekledi: “Uğur Mumcu gazeteden kalan vaktinin tamamını kütüphanede geçiriyordu. Ağca dosyasını 15 kere okuduğunu söylüyordu. Dosya 500 sayfaydı. Bence bugünkü fark bu kadar sabrı, emeği, özeni gösteremiyor olmamız.”

Söyleşinin ikinci kısmında ise gazeteciler, gazeteciliğin bugününe dair değerlendirmelerde bulunurken, Mumcu’nun gazetecilik anlayışının bugün hakim kılınması gerektiği bu konularda özeleştiri yapmanın gerekli olduğunu vurguladı.

Medyanın içinde bulunduğu durumun tartışıldığı söyleşinin ardından etkinlik  Dilek Türkan, Güvenç Dağüstün ve Burçin Büke’nin müzik dinletisiyle sona erdi.

KADIKÖY'DE YÜRÜYÜŞ

Uğur Mumcu, Caddebostan Kültür Merkezi’ndeki etkinliğin yanında CHP Kadıköy İlçe Örgütü’nün çağrısıyla düzenlenen yürüyüşle de anıldı.Kadıköy iskele meydanından Altıyol'a yapılan yürüyüşe Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu,  CHP Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin, CHP eski milletvekilleri Barış Yarkadaş ve Kadir Gökmen Öğüt katıldı. “Vurulduk ey halkım, unutma bizi” pankartının taşındığı yürüyüşte Mumcu’nun yanı sıra öldürülen gazetecilerin fotoğrafları taşındı. 

Altıyolda sonlanan yürüyüşün basın açıklamasında konuşan CHP Kadıköy İlçe başkanı Ali Narin,  Uğur Mumcu'nun 26 yıl önce katledilmesinden bu yana her yıl Kadıköy'de anma yürüyüşü yaptıklarını belirterek şöyle devam etti. "Ocak ayı bizim için kayıplarla dolu bir ay, bu ayda kaybettiğimiz çok sayıda aydınımız var. Onat Kutlar, Hrant Dink, Muammer Aksoy, Metin Göktepe." Aydınları katledenlerin karanlıktan beslendiklerini ifade eden Narin, Uğur Mumcu'nun "İnsanlar sadece konuştukları şeylerden değil, sustukları şeylerden de sorumludurlar" sözlerini hatırlatarak "Uğur Mumcu hiç bir zaman susmadı, başını eğmedi, kalemini satmadı. Uğur Mumcu şahsında aydınlarımızı saygı ve şükranla anıyor, cezaevindeki tüm gazetecilere dayanışma duyguları ile selamlarımızı gönderiyoruz" dedi.


ARŞİV