"Marmara 40 yıldır baskı altında"

Müsilaj Sorununu Araştırma Komisyonu’nun, dört aylık çalışmanın ardından hazırladığı rapor tamamlandı. Meclis Başkanlığına sunulan rapora göre, Marmara Denizi'nin özellikle son 40 yıldır yoğun çevresel sorunların baskısı altında olduğuna dikkat çekildi

28 Nisan 2022 - 10:28

Sıcak havanın etkisini göstermesiyle birlikte Marmara Denizi’nde müsilajın yeniden görüldüğüne dair paylaşımlar yapılmaya başlandı. Vatandaşların sosyal medya üzerinden paylaştığı fotoğraflarda özellikle Yalova’da deniz salyasının suyun yüzeyine çıktığı görülüyor. Peki bu yıl da Marmara Denizi benzer bir kâbus yaşar mı? Marmara Denizi’ni etkisi altına alan müsilajın sebeplerini ortaya koymak ve çözüm önerileri getirmek için TBMM Müsilaj Araştırma Komisyonu kurulmuştu. Komisyon dört aylık çalışmanın ardından 400 sayfalık raporunu tamamladı ve Meclis Başkanı Mustafa Şentop'a da sundu.

 

DENİZ EKOSİSTEMİNE ETKİSİ

Raporda, Marmara Denizi’nin özellikle son kırk yıldır yoğun çevresel sorunların baskısı altında olduğu vurgulanırken, “Bölgede artan nüfus, yoğun şehirleşme ve sanayi atıklarının yol açtığı kirlilik arıtma tesislerinin yetersiz kalmasına neden oldu. Evsel ve endüstriyel atıkların doğrudan ya da yetersiz arıtma ile denize verilmesi ve turizm, gemicilik, tarım gibi faaliyetler sonucu organik yüklerin artması Marmara Denizi’ni ötrofik hale getirdi.” denildi.

Rapora göre, Marmara Denizi'nde besin tuzu miktarının artmasının bir sonucu olarak yüzey sularında biyolojik üretim arttı ve ışıklı tabakanın kalınlığı azaldı. Bu durum, zaman içinde Marmara Denizi dip sularının oksijeninin büyük bir kısmının kaybedilmesine ve oksijen azlığı gibi ekosistemi ciddi anlamda tehdit eden tehlikelerle karşı karşıya kalınmasına neden oldu. Yapılan bilimsel çalışmalarda deniz ekosistemlerinin de izlendiği ifade edilirken, deniz anası gibi istilacı türlerin sayısındaki artışın özellikle yavru balıkların gelişimine olumsuz etki ettiği vurgulandı.

“YÜZDE 76,53’Ü İSTANBUL’DAN KAYNAKLI”

Raporda, Marmara'daki kirliliğin yüzde 76,53'ünün İstanbul'dan kaynaklandığı, İstanbul'u sırasıyla Kocaeli ve Bursa'nın takip ettiğine yer verildi. Marmara Denizi'nin özellikle son 40 yıldır yoğun çevresel sorunların baskısı altında olduğuna işaret edilen raporda, bölgede artan nüfus, yoğun şehirleşme ve sanayi atıklarının yol açtığı kirliliğin, arıtma tesislerinin yetersiz kalmasına neden olduğu belirtildi. Raporda, Marmara Denizi'nde ilk kez 2007'de müsilaj oluşumunun gözlendiği fakat etkisinin sınırlı kaldığı ifade edilirken, 2020 yılının sonbahar döneminde ortaya çıkan ve özellikle 2021 yılının ilkbahar mevsiminde etkisi artan müsilajın endişe verici boyuta ulaştığı vurgulandı. Sadece deniz yüzeyinde değil, 25-30 metre deniz derinliğine kadar etkili olan müsilajın yalnızca çevreye değil, nüfus ve ekonomiye de olumsuz etkide bulunduğu belirtildi.

Raporda şu önerilere yer verildi:

• Marmara Denizi Havzası'ndaki tüm düzensiz depolama tesisleri, rehabilitasyonu yapılarak kapatılmalı ve havzada oluşan tüm katı atıklar geri kazanım sonrasında düzenli depolama tesislerine gönderilmeli.

• Marmara Denizi'ne gemilerin atık sularının boşaltılmasının önlenmesine yönelik düzenleme yapılmalı ve bir an önce hayata geçirilmeli.

• Deniz dolgusu ve kıyı yapılarının doğal yapıya etkilerinin en aza indirilmesi ve “suyun kumla buluşması” temel prensip olmalı.

• Deterjan ve kişisel hijyen ürünlerinden kaynaklanan fosfor kirliliğinin azaltılması için fosfor ve yüzey aktif madde içeren temizlik malzemelerinin kullanımı aşamalı olarak azaltılmalı, fosforsuz ürünlerin üretimine yönelik mevzuat düzenlemeleri yapılmalı.

• Gönüllü çevre dedektifleri yetiştirilmesine yönelik eğitimler verilmeli ve programlar yapılmalı.

• Çevre yönetimine ilişkin konular eğitim müfredatına eklenmeli.

• Öncelikli olarak bakteriden memeliye kadar Marmara Denizi biyoçeşitliliği tanımlanmalı ve kayıt altına alınmalı. Buradan elde edilen veriler ile tarihi veriler karşılaştırılarak türlerin yerli ve yabancı tür tespiti yapılmalı, yabancı türlerin istilacı olma potansiyelleri araştırılmalı ve tüm canlı gruplarını kapsayacak şekilde düzenli izleme çalışmaları yapılarak yeni yabancı türler hızlı şekilde tanımlanmalı.

• Deniz canlılarını ve besin zinciri nedeniyle o canlıları tüketenleri olumsuz etkileyen plastik ve mikro plastik kirliliklerin önlenmesi konusunda gerekli tedbirler alınmalı.

• Marmara Denizi'ndeki balıkçılık faaliyetlerine ek düzenlemeler getirilerek av baskısının azaltılması için insan gıdası haricinde su ürünleri istihsalinin kısıtlanmasına yönelik düzenlemeler yapılmalı.

• Nesli tehlike altında bulunan ve koruma altında olan mersin balığı, deniz alası, büyük camgöz köpek balığı, pervane balığı, yağlı balık, deniz atı, deniz çayırları, mercanlar, kırmızı yıldız, deniz süngeri, deniz kaplumbağası, yunus ve Akdeniz foku gibi türlerin yaşama ve üreme alanları iyileştirilerek güvenle korunmaları ve çoğalmaları için yapılan çalışmalar artırılmalı.


ARŞİV