Marmara Ü. AB Enstitüsü Tek Başına Bir Merkez

AB Enstitüsü bünyesinde başlatılan AB Bilgi Merkezi projesi kapsamında kurulan AB Bilgi Merkezi Ofisi Türk halkına AB’yi anlatacak. Ofis çalışmalarına Kadıköy’den başlayacak.

13 Mart 2013 - 14:04
 
Mustafa SÜRMELİ
Marmara Üniversitesi bünyesinde Avrupa Birliği konusunda yıllardır çalışma yapan bir Enstitü var. Yıllar önce kurulduğunda “Avrupa Birliği Enstitüsü” yerine “Avrupa Topluluğu Enstitüsü” adını taşıyordu. Ve biz yine yıllar önce, o yıllardaki ismiyle Avrupa Topluluğu’na üye olmak üzere başvurmuştuk Türkiye olarak. Yıllar yılları mevsimler mevsimleri kovaladı. Ülkelerin sınırları, iktidarları değişti, “Avrupa Topluluğu” bile ismini değiştirdi, adeta evrim geçirdi ve “Avrupa Birliği” ismini aldı. Pek çok şey değişti ama bir şey değişmedi: Türkiye’nin aday ülke statüsü…Başvuru yaptığı tarih olan 1959’dan bu yana ne hikmetse bir türlü Avrupa ailesine kabul edilmedi Türkiye. 54 yıllık başvurumuz bir türlü istediğimiz gibi sonuçlanmadı. Gün geldi ülke gündeminin ilk maddesi oldu Avrupa üyeliği, gün geldi adı bile anılmadı. Ama yeni adıyla Avrupa Birliği Enstitüsü çalışmalarını hep sürdürdü bu süreçte. Avrupa’daki üniversitelerle, sivil toplum kuruluşlarıyla iletişim kurdu, zaman zaman projelere iştirak etti. Türkiye ve Avrupa’daki üniversiteler arasında öğrenci değişimi projeleri dahi yürüttü ve yürütmeye devam ediyor. İlişkileri her daim sıcak tutmaya çalıştı kısacası.
 
AB ENSTİTÜSÜ’NDEKİ HÂKİM DÜŞÜNCELER ŞÖYLE
Avrupa Birliği Enstitüsü akademik anlamda üzerine düşeni fazlasıyla yapmaya çalışıyor yıllardır. Bu bağlamda, müzakere sürecinde daha öne çıkan toplumsal desteğin güçlendirilmesine yönelik çalışmalarını AB Türkiye Delegasyonu ile birlikte yürütüyor. Bu amaçla Enstitü bünyesinde “AB Bilgi Merkezi” projesi başlatılarak, “AB Bilgi Merkezi” ofisi kuruldu ve bu Ofis faaliyetlerine süratle başladı. Avrupa Birliği Enstitüsü’nün önemi daha da arttı ve misyonu genişledi diyebiliriz kısacası. Akademik çalışmaların yanı sıra çalışmalar toplumsal bir boyut kazandı. Toplumsal destek sağlanmadan müzakere sürecinin başarıyla tamamlanmasının zor olacağı, bu bakımdan toplumların karşılıklı olarak bu süreçle ilgili bilgilendirilmesi gerektiği görüşü Enstitü’de hâkim. Ayrıca AB üyeliğinin salt bir ekonomik ve ticari işbirliğini öngörmediği, AB üyeliğinin, Avrupa halklarının birlikte yaşama projesi olduğu vurgulanırken, Avrupa halklarının, özellikle kendi yöneticileri tarafından, Türkiye’nin üyeliğine ve bu üyeliğin Birlik için olumlu katkılar yapacağına inandırılması gerektiği düşünülüyor.AB Enstitüsü bugüne kadar yaptığı çalışmalara ek olarak açtığı yeni sayfa ile birlikte çalışmalarını daha aktif hale getirecek. Kadıköy’den başlattığı çalışmalar kapsamında Nisan ayı başında Kadıköy ilçesindeki okullarda görev yapan 100’ün üzerinde öğretmene AB’yi tanıtacak, AB’nin insan hakları konusunda geldiği nokta konusunda öğretmenler bilgilendirilecek.
 
Prof. Dr. Muzaffer DARTAN (AB Enstitüsü Müdürü):
AB süreci ve AB Enstitüsü
Türkiye’nin Avrupa Birliği macerası 1959 yılında başladı. Aradan uzun yıllar geçtikten sonra, 1987 yılında dönemin Türk Hükümetinin tam üyelik başvurusu yapmasından çok kısa bir süre sonra bu başvuruya paralel bir şekilde Marmara Üniversitesi bünyesinde ilk defa bir AB Enstitüsü kuruldu. Dolayısıyla Marmara Üniversitesi AB Enstitüsü’nün geçmişi uzun yıllar öncesine dayanır. Enstitünün başlıca amacı, Türkiye’nin gereksinim duyduğu AB uzmanlarını yetiştirmek, AB ile ilgili konularda araştırma yapmak ve kamuoyunu bu konularda bilgilendirmekti. Türkiye’de AB ile ciddi bir yapılanma başlamadan önce Marmara Üniversitesi’nde bu konuda ilk adımın atılması, dönemin rektörü Prof. Dr. Orhan Oğuz ile kurucu müdürü Prof. Dr. Halûk Kabaalioğlu’nun derin öngörülerini özellikle belirtmek gerekir. Bu vesileyle kuruluş aşamasından itibaren uzun yıllar enstitünün gelişimine önemli katkıda bulunmuş olan Prof. Dr. Aslan Gündüz hocamı da rahmetle anmak istiyorum. Bugün gelinen noktada, mezunlarımızı gerek kamu kurum ve kuruluşlarında gerekse özel sektörde önemli görevlerde görmek bizleri çok mutlu etmektedir. Yine geçen süre zarfında ulusal ve uluslararası düzeyde gerçekleştirilmiş çeşitli projeler ve bu bağlama düzenlediğimiz seminer, konferans, çalıştay vb. etkinliklerle Türkiye’nin AB üyeliği sürecine katkı sağladığımızı düşünüyoruz. Ayrıca, bugüne kadar yaptığımız çeşitli kitap ve derleme yayınların yanı sıra 22 yılı aşkın bir süredir Türkçe-İngilizce dillerinde yayınladığımız Avrupa Araştırmaları Dergisi ile Türkiye-AB ilişkilerine yönelik olarak ulusal ve uluslararası düzeyde bir akademik platform oluşturduğumuzu düşünüyorum. Türkiye-AB ilişkileri salt bir ekonomik ve ticari ilişki değildir. AB üyeliği, kısaca Türk toplumunun Avrupa ailesiyle bütünleşme yani birlikte yaşama projesidir. Ayrıca, dünyanın ekonomisi en gelişmiş bölgelerinden biri şüphesiz AB’dir. Üye ülkeler arasında insanların, sermayenin, mal ve hizmetlerin serbestçe dolaştığı, kısaca sınırların de facto –yani fiilen– önemini yitirdiği ileri düzeyde bir projedir. Bugün dünya genelinde aynı coğrafyada bulunan ülkelerin biraraya gelerek oluşturdukları çok sayıda bölgesel işbirliği mevcuttur. Bunlar, genelde, ya aralarındaki ekonomik ve ticari ilişkileri geliştirmek amacıyla bazı adımlar atarlar ya da güvenlik konularında bulundukları bölgede istikrar amaçlı çalışmalar yaparlar. Ama bunların hiçbiri bugüne kadar AB’nin gösterdiği başarıyı gösterememişlerdir. Bu açık şekilde görülmekte. Böyle bir yapı ile komşu iseniz sizin için mutlaka önemli etkileri olacaktır. Bu etkileri doğru analiz etmek gerekir. Bu bakımdan kamu-özel kurum ve kuruluşların yanı sıra sivil toplum örgütlerine de önemli görevler düşüyor. Bilindiği üzere Avrupa insanlık için çok önemli adımların atıldığı bir kıta olmanın yanı sıra aynı zamanda yine insanlık için büyük felakete neden olan dünya savaşının merkezi olmuştur. AB projesinin yaşama geçirilmesiyle birlikte kıtada barış kalıcı olmuştur. Üye ülkeler arasındaki ilişkiler giderek daha sıkı bir hale gelmekte. Öyle ki Avrupa halklarının birarada yaşamalarının hukuki alt yapısını sağlamak amacıyla oluşturulan kurallar manzumesi yaklaşık 100 bin sayfaya ulaşmış ve sürekli olarak geliştirilmekte. AB’nin, özellikle merkezi konumdaki ülkelerin, demokrasi ve insan haklarının en iyi uygulandığı bir kıta olduğunu söylememe gerek var mı? Tüm bunları söylerken, tabii ki, AB’nin her yönden mükemmel olduğunu kastetmiyorum. Onların da birçok sorunları var. Ama bugünkü konumları itibarıyla, ulaşmış oldukları refah düzeyini temel alırsak, dünyanın en gelişmiş bölgelerinden biri olması, AB alanını cazip kılıyor. Türkiye’nin de bu birliğin içinde yer almak istemesi çok doğal. Türkiye, bilindiği üzere birçok bölgesel işbirliği projesinin de içinde yer almakta. Karadeniz Ekonomik işbirliği, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, D8 gibi. Ama AB, aramızdaki tüm problemlerimize rağmen hep önceliğimiz.   Başlangıçta ifade ettim. Türkiye, AB’ye üye olmak için ilk başvuran ülkelerden biri. İlişkilerimiz çok inişli-çıkışlı bir süreç izledi. Şu anda Türkiye ile AB arasında tam üyeliği öngören müzakere süreci devam etmektedir. Sürecin en temel özelliklerinden biri, üyelik sürecinin salt hükümetler arası ilişkilerle değil toplumlar arası diyalogla desteklenmesi gereken bir proje olmasıdır. Daha önce de değindiğim gibi AB üyeliği salt bir ekonomik ve ticari işbirliği öngörmemekte. AB üyeliği Avrupa halklarının birlikte yaşama projesidir. Daha önce belirttiğim on binlerce sayfayı bulan kurallar manzumesinin benimsenmesidir. Müzakere süreci demek, bu mevzuatın tamamının üstlenilmesi sürecidir. Yani müzakere süreci bir pazarlık süreci değil, daha doğrusu bir şey verip karşılığında bir şey alma değildir. Aday ülke için anlamı, bütün AB mevzuatının üstlenilmesidir, her türlü standardını AB düzeyine çekmesidir. Bu sebeple hiçbir aday ülke için kolay bir süreç olmamıştır. Türkiye için de müzakere sürecinde çeşitli sorunlar çıkmakta. Burada AB üyesi ülkelerinin hepsinde olmasa bile bir bölümünde Türkiye’nin üyeliği konusunda – diğer üye ülkelerden farklı olarak – din ve kültürel faktörler ileri sürülerek, üyeliğe karşı çıkan kesimler mevcut. Bunlar ne yazık ki, toplumları da olumsuz yönde etkilemekte. Avrupa’da ciddi önyargılar mevcut. Oysa AB herhangi bir din topluluğu değil, başta demokrasi ve insan hakları olmak üzere evrensel değerleri benimsemiş bir topluluk. Farklı kültürler AB’nin zenginliği. Ancak bunların Avrupa halklarına anlatılması gerekir. Her iki taraf toplumlarının da bu sürece hazırlanması gerekir. Avrupa halklarının, özellikle kendi yöneticileri tarafından, Türkiye’nin üyeliğine ve bu üyeliğin Birlik için olumlu katkılar yapacağına inandırılması gerekir. Bu aynı zamanda Türk toplumu için de geçerlidir. Toplumsal destek sağlanmadan, tepeden inme yöntemlerle, bu müzakere sürecinin başarıyla tamamlanması zor olur. Bu bakımdan toplumların karşılıklı olarak bu süreçle ilgili bilgilendirilmesi gerekir. Burada bize, yani Avrupa Birliği Enstitüsü’ne de, akademik ağırlıklı çalışmalarının yanı sıra önemli görevler düşmekte. Bu bağlamda, müzakere sürecinde daha öne çıkan toplumsal desteğin güçlendirilmesine yönelik olarak AB Türkiye Delegasyonu ile birlikte yürüttüğümüz “AB Bilgi Merkezi” projesi başlattık. Bu amaçla Enstitümüz bünyesinde bir de “AB Bilgi Merkezi” ofisi kurduk.
 
Dr. Emirhan GÖRAL (AB Enstitüsü Müdür Yardımcısı):
AB Bilgi Merkezi topluma Avrupa Birliği’ni anlatacak
AB Bilgi Merkezi, Avrupa Birliği’nin Türkiye’deki faaliyetlerini yürütmekte olan AB Türkiye Delegasyonu tarafından öncülük edilen Avrupa Birliği Bilgi Ağı çerçevesinde kuruldu. Yani merkez, Türk halkının AB’yi doğru tanıması için Türkiye’de 21 ilde faaliyet gösteren yapının parçasıdır. Daha önce sözünü ettiğimiz gibi halkların birbirini doğru tanıması için bir adım aslında. Türkiye’de AB’ye yönelik önyargılar fazla olmasa da yanlış yönlendirmeleri önlemek için böyle çabalar gerekli. Biz de bu amaçla AB ile birlikte Marmara Üniversitesi Avrupa Birliği Bilgi Merkezi’nde çeşitli faaliyetler yürütüyoruz. Başta sivil toplum kuruluşları, belediyeler, eğitim kurumları olmak üzere birçok paydaşımızla birlikte hareket etmeye önem veriyoruz. Zira AB sürecini geniş toplum kesimlerine yaymak çok önemli. İnsanlar AB’yi tanıdıkça daha doğru karar verebilmeleri mümkün olur. Öncelikli hedefimiz toplumda etkili olan insanlara AB’yi anlatabilmek. Aynı şeyler Avrupa’da, yani Avrupalı halklara yönelik olarak yapılırsa, onlar da Türkiye’yi daha doğru tanırlar. İşte biz bu amaçla Türkiye’de üzerimize düşeni yapıyoruz. Bu amaçla Türkiye’de kendimize doğru ortaklar seçmeye çalışıyoruz. Örneğin öğretmenlerimizle çalışıp, onların AB’yi doğru tanımalarını, öğrencilerine de doğru tanıtmalarını istiyoruz. Nisan ayı başında Kadıköy ilçesindeki okullarda görev yapan 100’ün üzerinde öğretmenimize hem AB’yi tanıtacağız, hem de AB’nin insan hakları konusunda geldiği noktayı inceleyeceğiz. Amacımız öğretmenlerimiz yoluyla binlerce gencimizin AB’yi gerçek anlamda tanımasını sağlamak… Bu vesileyle bizden işbirliğini esirgemeyen Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürü Sayın Ferşat Ayar’a şükranlarımızı iletmek isterim. Geniş kitlelere ulaşmak çok önemli. Ancak biz sadece bunu hedeflemiyoruz. AB konusunda daha derinlikli bilgiye ulaşmakta da aracı olmayı amaçlıyoruz. Bunun için de AB konusunda Anadolu’daki birçok üniversiteden gelecek genç akademisyen adayları ile birlikte bir çalıştay düzenleyeceğiz. Bu faaliyetle özellikle AB konusunda çalışan genç arkadaşlarımız sağlıklı bir tartışma ortamında doğru bilgiye ulaşacaklar. Bu çalışmayı 9 Mayıs Avrupa günü haftasına denk getirmeyi hedeflediğimiz bir konferans dizisi ile desteklemek istiyoruz. AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Sayın Jean-Maurice Ripert’in ve Marmara Üniversitesi Rektörü Zafer Gül’ün de katılacağı bir konferansla genişleteceğimiz AB konusunda kapsamlı bir çalışma bu. Umuyorum, titizlikle hazırlanılan bu çalışmalardan çıkacak sonuçlar AB’nin Türkiye’de doğru ve tarafsız bir şekilde algılanışına büyük katkı sağlayacaktır. AB Bilgi Merkezi Koordinatörlüğü, Enstitümüzde görevli Arş. Gör. Ayşe Alp tarafından yürütülmektedir. Bu kapsamda gerçekleştirilen etkinliklerle ilgili olarak bilgi almak isteyenler Enstitümüzün 0216 336 33 35 numaralı telefonundan iletişim kurabilirler. Ayrıca http://avrupa.marmara.edu.tr adresini de ziyaret edebilirler.Ayrıca Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik sürecine önem veren yayınlarınızdan ve gerek Enstitümüze gerekse Avrupa Birliği Bilgi Merkezi’ne gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür ederiz.

ARŞİV