Mütevazı ressam Şemsettin Başkurt'un anısına…

Yaşar Kemal’in resim öğretmeni, Abidin Dino’nun sürgün yıllarındaki arkadaşı, ‘mütevazı ve içine kapanık’ ressam Şemsettin Başkurt’un, 1891-1948 yılları arasında yaptığı 167 resim, Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi’nde günışığına çıkıyor.

07 Şubat 2013 - 13:14
Semra ÇELEBİ
Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi Sanat Galerisi, 10 Şubat-8 Mart 2013 tarihleri arasında Türkiye resim tarihinin unutulmaya yüz tutmuş ismi, usta ressam Şemsettin Başkurt’u ağırlıyor.
İstanbul’un hemen kıyıcığında bir semt olan Küçükyalı’da ve dönem dönem de Adana’da resim öğretmenliğiyle geçen bir yaşam… Yaşar Kemal’in hakkında yazdıklarından tanıyabildiğimiz bu metavazi ama önemli usta aynı zamanda Yaşar Kemal’in ortaokul yıllarındaki resim öğretmeni. Abidin Dino’nun da Adana’ya sürgün olarak gönderildiği dönemde Şemsettin Baskurt’la yolları kesişen bir usta…
Yaşar Kemal’in yazdıklarından Başkurt’un mütevazı, içine kapanık biri olduğunu ama sanatını ve yaptığı işi ne kadar sevdiğini anlıyoruz:“Tam manasıyla sanatkâr, mütevazı, kozasına çekilmiş, eserlerinden başka kimseyle konuşmaz, yaratmış olduğu sevgililerineçok bağlı. Bir iki dostumüstesna, muhiti onu tanımıyor. Şemsettin Başkurt kadar mütevazı bir sanatkâr henüz tanımıyorum. Ve belki de tanımayacağım.”
Abidin Dino sürgün yıllarında tanışır Şemsettin Başkurt’la. Kendisinden yaşça küçüktür, çok büyük bir hayranlık duyar kişiliğine ve sanatına. Nitekim 1976’da, torunu Sinan Başkurt’un annesi Sebahat Hanım kendisine Şemsettin Başkurt’un iki resmini gönderdikten sonra yazdığı mektupta “Demin gönderdiğiniz iki resmi aldım, sevinçli bir şaşırma. Yoksa resimler Şemsi Hocam, Adana dostum Şemsi Hocam’ın mı?” der ve devam eder:  “Hayli yıl sonra resimlerini aramıştım, ölümünden sonra resimlerinin kimde nerede olduklarını bulamamıştım... Orhan Kemal’in de oturduğu kenar mahallelerin Adana’da kederini ve şiirini onun gibi anlatan kimse yok.”
Abidin Dino’nun aradığı resimler, şimdi Kadıköy’de. Her biri sarı, sıcak Adana güneşini hissettiriyor. Realist akıma bağlı olarak yaptığı resimlerde, renklerin en canlısını, yeşillerin en yeşilini, sarıların en sarısını kullanmış. Kendi otoportreleri, eşinin portresi, Adana’nın kahveleri, tarlaları, ağaçları, arada bir gittikleri Bostancı’daki evden görünen manzaralar en çok resmettikleri arasında. Güneşin ışığını da çok sevmiş belli ki Başkurt yaşadığı yerleri sevdiği gibi…
Türkiye resim tarihinin unutulmaya yüz tutmuş bu şahsiyeti sadece resimleriyle değil, aynı zamanda gerçek sanatçı kimliğiyle de önemli bir kimlik. Yaşar Kemal’in hakkında yazdıkları, Abidin Dino’nun mektuplarıyla birlikte, bu az konuşan, filozof tabiatlı düşünür ressam Şemsettin Başkurt’u tanımak isterseniz 10 Şubat-8 Mart tarihleri arasındaki bu sergiyi kaçırmayın!
 
ŞEMSETTİN BAŞKURT / 1891-1948
Mehmet Şemsettin Başkurt 1891 yılında İstanbul’da doğdu. Babası Mehmet Fuat Bey askeri doktor, annesi Naciye hanımdır. Üç kız kardeşi vardır; Ferdane (1892), Dürdane (1895), Yegâne (1905). İlköğrenimini İstanbul Unkapanı Merkez rüştiyesi, ortaöğrenim tahsilini de Vefa lisesinde yaptı. Sanayii Nefise’den 1923 yılında mezun oldu. Şadiye Hanım’la evlendi ve Bedri, İffet, Necmi, adında üç çocukları oldu. 1925-1932 yılları arasında Tekirdağ’da ortaokul resim öğretmeni olarak görev yaptı. 1932-1942 yılları arasında Adana 1.Ortaokulu, 1942-1948 yılları arasında da Adana 2.Ortaokulu’nda resim öğretmenliğine devam etti.
1948 yılında Adana’da yaşamını yitirdi.

ARŞİV