"Neşemiz kalmadı umut da tükeniyor"

Tarihi Salı Pazarı’nda tek gündem ekonomik çöküş! Bir dokunup bin ah işittiğimiz vatandaş, “Maaşlar yetmiyor, geçinemiyoruz, mutlu değiliz” diyor

29 Mayıs 2025 - 09:46

Hülya ARSLAN-Seyhan KALKAN VAYİÇ

“Maaş yattı mı?”, “Bu ay faturalar ne kadar geldi?”, “Ev sahibi kiraya ne kadar zam yaptı?” gibi sorularla günümüz geçiyor. Yetmeyen maaşlar, durmadan artan kiralar ve  faturalar… Adeta nefes alacak bir alan bırakmıyor. Günü nasıl kurtarırız diye düşünürken geleceğe umutla bakamıyoruz. Ekonomik daralmanın en iyi hissedildiği yerlerden biri de semt pazarları. Biz de vatandaşın halini sormak için Kadıköy’ün kalbi sayılan Tarihi Salı Pazarı’na gittik. Pazardaki sakinlik alım gücünün ne denli düştüğünün çarpıcı bir göstergesiydi. 

“GÜZEL GÜNLER GÖRMEK İSTİYORUZ”

Ordu’da yaşayan ve İstanbul’daki kızını ziyarete gelen Nafiye Tekeşin, eşi ile kendisinin emekli ve evlerinin de olmasına rağmen ekonomik olarak çok zorlandıklarını söyledi: “Ülke zor durumda. İyi yönetilmiyor. Olanlara çok üzülüyorum. Hukuk ayakların altında. Umarım demokrasi gelir. Güzel günler görürüz.”

Emekli Bahadır Akçakoca ise eşi çalışıyor olmasına rağmen kirada oturduğu, biri lisede diğeri üniversitede okuyan çocukları olduğu için ekonomik zorluk yaşadığını belirtiyor: “Birçok kişiye göre iyi durumdayım. Günümüz koşullarında geçinmek çok zor. Ekonomik olarak ayakta kalmak imkansız hale geldi. Pazara bir bakın insanlar mutsuz ve keyifsiz. Pazar boş. Tezgahlarda pazarlık yapılıyor. Birgün sonra neye uyanacağımızı bilmeden yaşıyoruz. Kurban Bayramı’na da az bir süre kaldı. Bu ortamda bayram nasıl kutlanacak? Ekonomik koşullar bayramı yaşatmıyor.” 

Eski mutlu günlerin geride kaldığını dile getiren Sabahat Tüzün de “Eşimin emekli aylığından faydalanıyorum. Evim kira değil. İyi ki başımı sokacak bir evim var. Pazarda da en uygununu bulmaya çalışıyorum.” diye konuştu. 

“BAŞKA ÇARE YOK”

Pazarda kayınvalidesi Kezban Başaran ile birlikte uzun yıllardır market arabasında kahve, su, çay ve atıştırmalık satan Ayşe Başaran ise hem ev ekonomisine katkı sağlıyor hem de pazar alışverişlerini bu yolla karşılamaya çalıştığını şu sözlerle anlatıyor: “29 ve 20 yaşında iki kızım var. Büyük kızım çalışıyor, küçük kızım okuyor. Geçim çok zorlaştı. Bu şekilde para kazanarak hem evin ihtiyaçlarını karşılıyoruz hem de meyve ve sebze alabiliyoruz. 100 TL’nin altında meyve yok artık. Pazarda satış yaparak ancak kendimize yetecek kadar ürün alabiliyoruz. 20-25 senedir bu pazarda çalışıyoruz. Önce kayınpederimle çıkardık, sonra o rahatsızlandı. Benim de kalp problemim oldu ve iki yıl ara verdim. Şimdi yeniden çalışıyorum çünkü başka çare yok.”

Geçimlerini sağlamak için uzun yıllardır pazarda çalışan Kezban Başaran da “Ekmek parası için buradayız. Gelir az ve gider çok. Kimse keyiften çalışmıyor.” dedi.

“İKİNCİ EL KIYAFET ALIYORUM”

Ekonomik gücünün yettiği kadar alışveriş yapacağını ve ikinci el kıyafet alacağını söyleyen Nurhan Van ise düşüncelerini şöyle dile getiriyor: “Eşim emekli, maaşıyla evin tüm yükünü çekiyoruz. Evde iki torun, bir de oğlum var. Allah’tan ev kira değil. Bugün pazara kıyafet almaya geldim. Üstümdeki bile ikinci el. Birkaç parça daha aldım, yıkayıp giyeceğim. Neşemiz kalmadı, umut da tükeniyor. Hayat sadece temel ihtiyaçları karşılamaya indirgenmiş durumda.”

“HEYECAN KALMADI”

Her hafta alışveriş için pazara gelen Semih Altınkum ise yaşadığı geçim sıkıntısını şu sözlerle ifade ediyor: “Her cuma buraya geliyorum. Aynı insanlardan alışveriş yapmayı seviyorum, hem güveniyorum hem de elimden geldiğince onları destekliyorum. İki oğlum var. Biri işten çıkarıldı çünkü çalıştığı fabrika küçüldü. Diğeri çalışıyor ama maaşlar yetersiz. Ben de emekli maaşıyla geçinmeye çalışıyorum. Ekonomik olarak ülkece iyi değiliz. Bayrama da az bir süre kaldı. Normalde bayram öncesi pazarlar tıklım tıklım olur. Eskiden hazırlık yapardık ve heyecan duyardık. Şimdi alışveriş yapıp bayram sofra kuracak halimiz yok. Evdeyiz, hiçbir şey almadık. Bu da insanı mutsuz ediyor. Pazardaki tenhalık herşeyi anlatıyor zaten.”

“GÜNÜ KURTARMAYA ÇALIŞIYORUZ”

Pazardaki tezgâhının başında yıllardır geçimini sağlamaya çalışan ve son yıllarda yaşanan ekonomik daralmanın etkisini en derinden hissedenlerden biri olan Engin Buğan, “Her sene bir önceki yılı arar olduk. Müşteri az, satış yok. 20 yıldır pazarcıyım. Şimdiye kadar böyle kötü bir dönem yaşamadım. İnsanlar artık 1 kilo değil, 250 gram meyve alıyor. Bazısı fiyat sorup geçiyor. Bakın tezgâhta kimse yok. Sadece günü kurtarıyoruz. İnsanlar pazara bile gelmiyor çünkü alacak gücü yok. Vatandaş da biz de zor durumdayız. Ekonomi öyle bir hâle geldi ki artık herkes birbirinin halinden anlıyor ama kimsenin elinden bir şey gelmiyor. Allah’tan kendi evim var. Kira verseydim bu işi sürdüremezdim.” şeklinde konuştu.


ARŞİV