‘Suriye Krizi ve Mezhepsel Çatışma Riskleri’ Bilgi Üniversitesi’nde masaya yatırıldı.
‘Suriye Krizi ve Mezhepsel Çatışma Riskleri’ Bilgi Üniversitesi’nde masaya yatırıldı. Panelde konuşan Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Küçükcan, din, inanç ve mezhep gibi kavramların önemine vurgu yaptı.
Mustafa SÜRMELİ
Küresel Sorunlar Platformu, 17 Aralık 2012 günü Bilgi Üniversitesi santralistanbul Kampüsü’nde “Suriye Krizi ve Mezhepsel Çatışma Riskleri” başlıklı bir panel düzenledi. Moderatörlüğünü Küresel Sorunlar Platformu Genel Koordinatörü İdris Kardaş’ın yaptığı panele konuşmacı olarak Kültür Üniversitesi Öğretim üyesi ve aynı zamanda Küresel Sorunlar Platformu Danışma Kurulu üyesi olan Prof. Dr. Mensur Akgün, İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gencer Özcan ve Marmara Üniversitesi Öğretim üyesi ve SETA Dış Politika Direktörü Prof. Dr. Talip Küçükcan katıldı.
Konuyu, ilahiyat mezunu, sosyolog ve bir dış politikacı gözüyle değerlendiren Prof. Dr. Talip Küçükcan mezhep kavramının İslam tarihi içerisinde yerini anlattığı konuşmasında, özellikle dış politika değerlendirmelerinde din, inanç ve mezhep gibi kavramların ne derece önemli olduğunu vurgulayarak, Türkiye, Suriye, İran ve Körfez Ülkeleri gibi farklı aktörlerin dış politika tercihlerinde din, ekonomi ve ideolojinin siyasa yapıcı özelliğinden bahsetti. Mezhep kelimesinin ‘taraf olmak’ anlamına geldiğini, genel anlamda bakıldığında İslamiyet’te fıkhi mezhepler olan Hanefi, Şafii, Hanbeli ve Maliki mezheplerinden bahsedilebileceğini söylediği konuşmasında Küçükcan; dinlerde mezheplerin, günlük yaşam biçimlerinin belirlenmesinde, kültürel kimliklerin oluşmasında önemli olduğunu belirtti. İslam’da oldukça önemli ayrılıklara ve tartışmalara sebep olan ana konunun itikadi inançlar ile ilgili olduğundan bahseden Talip Küçükcan, bugünlerde mezhep konusunun daha çok gündeme gelmesini Suriye krizi bağlamında değerlendirirken, Türkiye’de uzun yıllar dış politika söz konusu olduğunda din ve inanç meselelerinin hiç gündeme gelmediğini ve sebep olarak Türkiye’nin batılılaşma çabası içerisinde Ortadoğu’yu küçük görmesi olduğunu belirtti. Türkiye’nin dış politikada attığı adımların Suriye söz konusu olduğunda mezhepçi bir tavır takınıldığından bahsedilmesine rağmen ilişkilerin çok daha eskiye dayandığını belirtti. Prof. Dr. Mensur Akgün ise Türkiye’nin iddia edilenin aksine mezhepsel bir politika izlemediğini ve Türkiye’de dış politika anlamında tartışılan mezhep meselesinin geçici olduğunu söyledi. Prof. Dr. Gencer Özcan de konuşmasında Türkiye’nin esas itibariyle mezhepçi bir politika izlemediğini düşündüğünü ve bu konunun bir mezhep sorunu olarak algılanmasının çok yanıltıcı olduğunu söyledi. Özcan; mezhep tartışmalarının Suriye olayının özü ve derinliğiyle çok ilgisi olmadığını fakat bu konu üzerine konuşulmamasını da doğru bulmadığını ifade etti ve mezhepsel ayrılıkların iç savaşa yepyeni ve çok kanlı bir boyut kazandırabilme potansiyelinin olduğunu gözardı etmemek gerektiğine de vurgu yaptı.