Nuhoğlu: Yetkinin tek elde toplanması yereli güçsüz bırakır

Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu ile Kadıköy Belediyesi’nin çalışmalarından ve önümüzdeki yıllardaki hedeflerini konuştuk

06 Nisan 2017 - 17:21

Kadıköy Belediyesi 33. yaşını kutlarken, Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu da görevdeki 3 yılını geride bıraktı. Nuhoğlu ile Kadıköy Belediyesi’nin hayata geçirdiği ve yakın zamanda Kadıköylülerin hizmetine açılacak projeleri, Kadıköy’ü ve 16 Nisan’da yapılacak Anayasa değişiklik referandumunu konuştuk. Nuhoğlu, “Merkezi anlamda yetkilerin tek elde tutulması yerel yönetimlerin yerelde güçlerini kaybetmesi anlamına gelir. Yerel yönetimler bu durumda güçlü olamazlar” diyor

Kadıköy Belediyesi geçtiğimiz yıl önüne hedef olarak koyduğu birçok projeyi hayata geçirdi. Sadece İstanbul’da değil tüm Türkiye’de bu projeler konuşuldu. Sizce 2016 yılı nasıl geçti?

Kadıköy Belediyesi’nin aslında son bir yılını değil son 3 yılını değerlendirmek daha doğru olur. Üç yılda neler yaptık? İlk 6 ayda stratejik planla önümüzdeki 5 yılda neler yapacağımızı vatandaşlarımızla beraber belirlemiş, 52 tane proje ortaya çıkarmıştık. Bu 52 projenin yaklaşık yüzde 85’i şu anda gerçekleşti. Devam eden projeler de 2018 yılı içerisinde bitecek. Kolektif bir şekilde projelerin hayata geçmesini sağladık. Meclis üyelerimizin, bürokratlarımızın, muhtarlarımızın, Kadıköy Kent Konseyi’nin, tüm sivil toplum örgütlerinin, derneklerin ve meslek örgütlerinin düşüncelerini alıyoruz ve ortak akıl oluşturuyoruz. Farklı toplantı ve çalıştaylarla bütün bu ihtiyaçları ortaya çıkartıyoruz. Sonuçta proje haline gelmesini sağlıyor ve vatandaşlarımızın daha rahat yaşayabileceği bir dünya oluşturmak için hep birlikte çalışıyor, mücadele ediyoruz.

Her kesime hitap edecek projeler var aslında değil mi?

Bundan yaklaşık 2400 sene önce Platon, Devlet adlı kitabında hocası Sokrates ile eğitim üzerine konuşmasında ‘İyi insan nasıl olur?’ sorusuna cevap olarak; “ Tanrı insanlara bu iki sanatı, müzik ve beden eğitimini iki hedefle, yani ruh gücü ve bilim sevgisi için verdi denebilir; ruh ile vücut için değil, ruh gücüyle bilim sevgisi için verdi ki, iki saz teli gibi gerilip gevşetilerek bir uyum oluşturacak kadar  denkleşsinler” demiş. Bir yerel yönetim de hem spor faaliyetlerini hem de sanatsal faaliyetleri desteklemek zorunda ki toplumda güçlü insanlar, güçlü kimlikler ortaya çıksın. Biz bu düşünceyi temel aldık. Gençlik Sanat Merkezi ve Karikatür Evi gibi projeleri Kadıköy’e kazandırdık. Sanatı desteklerken, vatandaşlarımızın spor yapabilmesi için İbrahimağa Yüzme Havuzu projemizi başlattık. Parklarda spor alanları oluşturduk. Yüzme havuzu bitmek üzere. Kapalı spor salonu ihaleye çıktı. Yani spor ve sanat birlikte yürüdüğü zaman hem mutlu bir toplum hem de güçlü insanlar yaratıyoruz.Bir de hayata geçirilen projeler, yaşayan bir mekân haline geliyor…

Bir de hayata geçirilen projeler,  yaşayan bir mekan haline geliyor...

Bütün mekânların aslında insanlara açılması gerekiyor. Yani değeri ölçen şey o mekânın kullanımıdır. Kadıköy Belediyesi’nin kurum olarak tüm tesislerini vatandaşların kullanımına açtık. Açmaya da devam edeceğiz. Ne kadar çok vatandaşımız tesislerimizi kullanırsa biz o kadar başarılıyız demektir. Şu anda bir milyonun üzerinde insan bütün bu tesisleri kullanıyor. Bu, nüfusumuzun neredeyse iki buçuk katı. Bunun daha çok artmasına gayret ediyoruz.

 “BELEDİYE AİLE GİBİ OLMALI”

Bir de siz  her fırsatta Belediyenin vatandaşların ailesi gibi olmasından bahsediyorsunuz.

Belediye tabii insanları aile olarak görmek zorunda. Vatandaşların da burayı kendi evi gibi görmesi lazım. Aynı zamanda güven duyması lazım ki sorunlarını bize aktarsın. Sorunları beraber çözelim. İnsanlar bizi kendi karşıtı olarak görürse yönetim olarak başarısız oluruz. Vatandaşla beraber karar verdiğiniz takdirde başarılı ve ortak bir yönetim anlayışı oluşturursunuz.

Kadıköy aynı zamanda cazibe merkezi haline de geliyor. Bu belirli sorunları da yaratabilir. Kadıköy’de olumsuz gördüğünüz şeyler var mı?

Aslında İstanbul’u bütün olarak değerlendirirsek nüfus yoğunluğundan kaynaklı yaşanan sorunlar var. Kadıköy’ü de çok ayrı tutmuyorum. Bu hafta havanın güneşli olmasıyla beraber müthiş bir kalabalık vardı. Ama insanlar başka ilçelerde yaşamalarına rağmen günlerini Kadıköy’de geçirmek istiyorlar. Burası rahat, keyifli ve özgür bir yer. Diğer ilçelerin de insanlara aynı rahatlığı sunması gerekiyor. Biz insanların buraya gelmesinden mutlu oluyoruz. Büyükşehir Belediyesi’nin de özellikle kültür sanat faaliyetlerine destek vermesi ve insanların daha rahat yaşayabileceği ortamları yaratması gerekiyor.

Fikirtepe’deki kentsel dönüşüm projesinin bitmesiyle nüfusun hızlı bir şekilde artması bekleniyor. Kadıköy Belediyesi olarak buna yönelik bir hazırlığınız var mı?

Kadıköy Belediyesi bünyesinde şu anda 28 tane müdürlük var. Bir de etüt merkezleri, çocuk yuvaları, sosyal yaşam merkezleri birimlerimiz var. Aslında yerel yönetim örgütlenme modeli değişiyor, birimlere dönüşüyor. İhtiyaçları tespit ettiğiniz zaman ona yönelik bir birim oluşturacaksınız. Sorunları sadece müdürlüklerle çözme şansınız yok. Bu birimler hayatın her alanında olacak. Merkezi hükümetin yaptığı sosyal hizmetler ve sağlık da dâhil olmak üzere yerel yönetimlerle beraber olacak. Şimdi biz bütün okulların inşaat ve bakım işlerini yapıyoruz. Aslında bu merkezi hükümetin görevi. Bunları yapamayan merkezi hükümet şu an tek kişilik bir yönetimde bunları nasıl yapacak onu ben de bilmiyorum. Bir kişiyle nasıl yapacaklar onu da anlamak mümkün değil. Bir hayale gidiyoruz inşallah vatandaşlarımız bu işi çözer, bu ülke rahat eder.

“BU REFERANDUMU NEDEN YAPIYORUZ?”

Siz mahalleleri de geziyorsunuz, esnafı ziyaret ediyorsunuz. Vatandaşlar Kadıköy Belediyesi’nin projelerini nasıl değerlendiriyor?

Kadıköylüler bu projeleri olumlu karşılıyor. Ama bunun yanında vatandaşlar mutsuz. Mutsuzluk şu; Ülke yönetiminde üç sene içerisinde dört tane seçim geçirdik ve bir darbe girişimi yaşadık. Şimdi de referandum. İnsanlar soruyor.‘Bu referandumu neden yapıyoruz?’, ‘Bu referandum niye karşımıza çıktı?’ 1920’de TBMM kuruluyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları TBMM’de tüm sorunlarını çözdüler, meclis dışı bir çözüme gitmediler. Aradan yaklaşık 100 yıla yakın bir süre geçti. Şimdi biz bu meclisi çok güçsüz bir hale getiriyoruz ve tek kişilik bir yönetime geçiyoruz. Aslında vatandaşlarımız bundan huzursuz. Vatandaş anlayamıyor niye bu referandumu yapıyoruz, niye meclisimizin elindeki yetkileri bir tek kişiye veriyoruz veya vermek istiyoruz. Böyle bir tercihle neden karşı karşıya kalıyoruz? Türkiye Cumhuriyeti parlamenter sistemin yerleştiği bir ülke. 150 yıla yakın bir deneyimimiz var. Az bir deneyim değil ki. Anadolu coğrafyasında hep meclisler oldu. Meclislerle yönetilen Anadolu’da birdenbire karşımıza niye bu tercih geldi? Bütün vatandaşlarımızın bunu düşünmesi gerekiyor.

Kadıköylülerin kararı ne olacak sizce? Kadıköy’de Hayır kampanyasının güçlü olduğu gözlemleniyor.

Tabi en güçlü olduğu yerlerden biri aslında. Ben Türkiye’deki herkesin Hayır konusunda daha duyarlı davranacağını düşünüyorum. Şimdi burada Hayır ve Evet yarışmıyor. Kaybeden 80 milyon Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olacak. Kimse kimsenin rakibi değil. Yani bu çok önemli bir şey. Sonuçta biz kendi yönetim modelimizi tartışıyoruz. Parlamenter sistem mi olacak, tek kişilik bir yönetim mi? Farklı tercihler kullansak da hepimiz aynı taraftayız. Aynı şekilde mağdur olacağız veya sorunları çözüp daha mutlu ve güçlü bir şekilde geleceğe yürüyeceğiz. Ülkeler dönem dönem kötü durumlara düşebilir. 16 Nisan’da da vatandaşlarımız bu düğümü çözecek.

“YEREL YÖNETİMLER GÜÇLERİNİ KAYBEDER”

Siz yerel yönetimlerin güçlü olmasından yanasınız. Anayasa değişikliği kabul görürse yerel yönetimler bu değişiklikten nasıl etkilenir?

Belediye başkanlarının sayıları azaltılacak diye bir duyum var. İstanbul üç bölgeye ayrılacak ve belediye başkanlık sayısı 3’e düşürülecek diye bir durum söz konusu. Bu duyum ne kadar doğru ne kadar yanlış onu bilmiyorum ama bildiğim bir şey var; merkezi anlamda yetkilerin tek elde tutulması yerel yönetimlerin yerelde güçlerini kaybetmesi anlamına gelir. Yerel yönetimler bu durumda güçlü olamazlar.

Açıklamanız şunun için çok önemli; Fikirtepe Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlandı. Kadıköy Belediyesi’nin söz ve yetki hakkı yok. Ama insanlar sorunlarını çözmek için Ankara’ya gitmek zorunda kalıyor. Şu an bile bu kadar çok problem yaşanırken, ilerde nasıl sorunlar ortaya çıkar?

Yerel yönetimlerin güçlü olması sorunların hızlı çözülmesine yardımcı oluyor. Merkezden yerelin görülmesi çok zor. Bu, uçağın içerisinden yerdeki insanları görmeye benziyor.  Havadan bakıp görmek gibi. Ama göremezsiniz. Dünyanın her tarafında yerel yönetimler güçlendiriliyor.

Son olarak Kadıköylülere neler söylemek istersiniz?

Aslında benim temelde anlatmak istediğim özellikle bu referandum sürecinin ülkeyi yorduğu. Parlamenter sistem içerisinde elbette ufak tefek problemler var. Ama parlamenter sistem kendini yenileyebilir. Ön seçim gibi halkın tümünün katıldığı oylamalarla beraber seçim yapılabilir, partilerin iç işleyişi daha demokratikleşebilir. Sadece TBMM olarak düşünmemek lazım. İlçelerdeki yerel yönetim meclisleri de buna dâhil. Tüm meclislerin demokratik bir şekilde çalışması gerekiyor. Bunu sağlayabiliriz. İlk mecliste Türkiye’nin nüfusu yaklaşık 13 milyon civarındaydı. Erkeklerde okuma oranı yüzde 5 kadınlarda yüzde 0,8’di. O koşullarda meclis bütün sorunları çözdü. Şimdi çok daha iyi konumdayız. Okuma yazma oranı çok yüksek, 80 milyon nüfusa sahibiz. Üniversitelerimiz var. Bu kadar birikim içerisinde buna demokratik bir işleyiş kazandırdığımız zaman bu ülke çok ileriye gider. Birlikte yaşama kültürüne sahibiz. Sokakta insanlarımız birbirleriyle barışık, gayet iyi ilişkiler içinde yaşıyorlar. Referandumu memleketin geleceğini belirleyen bir karar gibi görmemiz gerekiyor. Bu referandumun tek bir şeyi iyi oldu. Sağdan soldan herkes Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin önemli olduğunu tekrar anladı. 


ARŞİV