Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’na üye öğretmenler, 25 Haziran Çarşamba günü sendikanın Kadıköy’deki genel merkezinden Ankara’ya yürüyüş başlattı. Öğretmenler, taban maaşın yasal güvence altına alınmasını, belirsiz süreli sözleşmelerin kaldırılmasını, eğitim ve güzel sanatlar iş kolunun kurulmasını ve özlük haklarında kamudaki meslektaşlarıyla eşitlik talep ediyorlar. Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi Evin Turğut ile konuştuk.
TALEPLER NELER?
Özel okullarda görev yapan öğretmenlerin asgari ücretle çalıştırıldığını söyleyen Turğut, Öğretmenlik mesleğinin niteliğiyle bağdaşmayan bu durum, hem eğitim kalitesini düşürüyor hem de öğretmenlerin mesleğe dair motivasyonunu kırıyor. Kamuda çalışan öğretmenler için geçerli olan maaş skalasının özel öğretim kurumlarında da uygulanmasını, en azından bir taban maaş uygulamasının zorunlu hale getirilmesini talep ediyoruz.” dedi.
Özel okul öğretmenlerinin büyük çoğunluğunun her yıl yenilenen, iş güvencesi sağlamayan sözleşmelerle çalıştırıldığını ifade eden Turğut şöyle devam etti: “Bu da onları, her an işsiz kalma tehdidiyle karşı karşıya bırakan bir düzene mahkûm ediyor. İş güvencesinin olmadığı bir yerde eğitimde sürdürülebilirlikten söz edilemez. Mevsimlik işçiler gibi yaz aylarında işsiz ve maaşsız nasıl geçineceğimizin hesabını yapıyoruz. Çoğu kurum 12 aylık değil; dokuz, on, on bir aylık sözleşme dayatıyor. Hal böyle olunca kıdem tazminatı hakkı, yaz maaşı, ihbar tazminatı başta olmak üzere pek çok hakkımız da gasp edilmiş oluyor.”
Özel okul öğretmenlerinin “ticaret” işkolunda sayıldığını belirten Turğut, “Biz eğitim emekçisiyiz, tüccar değiliz. Bu nedenle kendi işkolumuzda örgütlenmek ve toplu sözleşme yapabilmek istiyoruz. Eğitim ve Güzel Sanatlar İşkolunun kurulması hem sendikal haklarımızın önünü açacak hem de mesleğimizi kendi özgün koşullarımız içinde savunmamıza imkân tanıyacak. Denetimsiz özel öğretim düzeninin kamu yararına göre yeniden düzenlenmesi de gündemimizde” dedi.
“SORUNLAR KRONİK HALE GELDİ”
Son yıllarda özel okul öğretmenlerinin yaşadığı sorunların toplumsal gündeme taşındığını söyleyen Turğut, “ Eğitim sendikaları, medya, akademi ve kamuoyu bu sorunlara daha duyarlı hale geldi. Bazı öğretmen arkadaşlarımız, sendikal faaliyet yürüttükleri için işten çıkarıldıklarında, bu davaları kazandık ve sendikal tazminat hakkını gündeme taşıdık. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı’nın bazı düzenlemeleri öğretmenlerin şikâyetlerine bağlı olarak özel okul patronlarını daha sık denetlemeye başladı. Bununla birlikte, bu olumlu gelişmeler sistemsel bir dönüşüm yaratmaya yetmiyor. Patronlar lehine işleyen yasal boşluklar ve devletin yeterince irade göstermemesi, sorunları kronik hale getiriyor.” şeklinde konuştu.
“ONUR MÜCADELESİ DE VERİYORUZ”
“Öğretmenlere ders saatleri dışında veli görüşmeleri, etütler, seminerler, nöbetler, hafta sonu etkinlikleri gibi birçok iş yükleniyor. Bunlar çoğu zaman ücretsiz yapılıyor.” diyen Turğut, öğretmenlerin yaşadığı sorunları şöyle sıraladı: “Örgütlenmeye çalışan öğretmenler işten çıkarılıyor, tehdit ediliyor ya da fişleniyor. Sendika üyeliği hâlâ birçok okulda ‘istenmeyen’ bir durum olarak görülüyor. Patronların ve yöneticilerin keyfi uygulamaları öğretmenlerin mesleki özerkliğini yok ediyor. Öğretmenler not baskısı, şikâyet tehdidi, işten çıkarılma korkusu altında çalışıyor. Tüm bu sorunlar, öğretmenlerin hem mesleki verimini düşürüyor hem de ruhsal sağlıklarını tehdit ediyor. Mücadelemiz sadece ücret değil, onur ve saygı mücadelesidir. Özel okul öğretmenleri sadece haklarını değil, meslek onurlarını da korumaya çalışıyorlar. Her sabah yüzlerce çocuğa umut olmak için sınıflara giren, onların geleceğini inşa eden öğretmenler, kendi geleceklerini kuramayacak durumda. Bu kabul edilemez. Özel öğretim kurumları ticarethaneye, öğretmenler ise ucuz iş gücüne indirgenemez. Eğitimin niteliği, öğretmenin niteliğiyle başlar. Eğer öğretmeni açlık sınırında yaşamaya mecbur bırakıyorsanız, bu ülkede nitelikli eğitimden söz edemezsiniz.”