Eğitim Reformu Girişimi’nin geçtiğimiz haftalarda yayınladığı “Eğitim İzleme 2024” raporunda öğretmenlik mesleğinin içinde olduğu küresel kriz ve Türkiye’deki öğretmenlerin çalışma koşulları ele alındı. Rapora göre öğretmen açığı tüm dünyada bir krize dönüşürken, sürdürülebilir ve yapısal değişikliklere gidilmezse bu krizin giderek derinleşeceği ifade edildi. Bunun yanında öğretmenlik mesleğinin çekiciliği her yıl giderek azalıyor. Düşük maaşlar, iş-hayat dengesinin kurulamaması ve öğretmene yönelik sıklığı artan şiddet olayları, tüm dünyada öğretmenleri mesleği bırakmaya itiyor.
MESLEKTE KALMAYI TERCİH EDİYORLAR
Kanada’da öğretmenlerin yaklaşık yüzde 40’ı mesleğin ilk beş senesinde öğretmenliği bırakıyor. 2023’te Birleşik Krallık ’ta boş öğretmen kadrosu 2022’ye göre yüzde 20 artmış durumda. İtalya’da 2022’de 125 bin öğretmen kadrosunun yalnızca 73 bini tam zamanlı öğretmenlerce doldurulabildi. ABD’de Şubat 2020-Mayıs 2022 arasında 300 bini aşkın devlet okulu öğretmeni ve yardımcı eğitim personeli işi bıraktı. Raporda, öğretmenlerin yalnızca yüksek gelirli ülkelerde işi bırakmadıkları vurgulanırken; öğretmen açığının düşük ve orta gelirli ülkelerde daha da ciddi bir problem haline geldiği belirtildi.
Dünyada bu gelişmeler yaşanırken, Türkiye’de öğretmenler meslekte kalmayı tercih ediyor. Rapordaki verilere göre Türkiye’de öğretmen işgücünde azalma oranı yüze 2-2,4 civarında. Mesleği bırakan ya da bırakmayı planlayan öğretmenlerle yapılan araştırmalar, Türkiye özelinde öğretmenlikten ayrılmanın en güçlü nedeninin ekonomik olduğunu gösteriyor. Stres, iş yükü fazlalığı ve okul yönetiminden yeterli destek/saygı görmemek, ekonomik nedenlerden sonra öğretmenlerin temel sorunlarını oluşturuyor.
“DENEYİM SÜRESİ FARK YARATMIYOR”
Tüm dünyada öğretmenlerin mesleğe başlama maaşları ile alabilecekleri en yüksek maaş arasındaki fark da giderek azalıyor. İlkokul öğretmenlerinin yıllık deneyim sonrasındaki maaşları ile kariyerlerinin başındaki maaş arasındaki fark 2015-2022 döneminde OECD ortalamasında 4, Türkiye özelinde 7 yüzde puan azaldı. Türkiye’de çalışılan kademe ve deneyim süresi öğretmen maaşları açısından önemli bir fark yaratmıyor. Türkiye’de mesleğe MEB kadrolarında yeni başlayan bir öğretmen ile o kademede mümkün olan en yüksek maaşı alan bir öğretmenin maaşları arasındaki fark her kademede (ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim) yüzde 9. OECD ortalamasında bu fark tüm kademelerde yüzde 64-65 civarında.
“YÜZDE 16,1’İ PİŞMANLIK DUYUYOR”
Raporda, istihdam istatistikleri bakımından Türkiye’de bir azalma krizi olmasa da meslekteki öğretmenlerin iyi olma hâli bakımından sorunlar yaşadığı belirtildi ve şu bilgiler paylaşıldı: “Uluslararası Öğretme ve Öğrenme Araştırması (TALIS) 2018 verilerine göre Türkiye’de öğretmenlerin yüzde 16,1’i öğretmenlik mesleğini tercih etmekten pişmanlık duyuyor; OECD ülkelerinin ortalamasında bu oran yüzde 9. Sağlık ve Eğitim Vakfı’nın (SEV) yaptığı bir araştırmaya göre 2022- 23 eğitim-öğretim yılı başlangıcında öğretmenlerin yalnızca yüzde 30’u, takip eden beş yıl içinde ‘meslekten, mevcut okullarından ya da pozisyonlarından ayrılmayı’ düşünmüyordu. Türk-Eğitim-Sen’in 2022 yılında yaptığı araştırmada ‘Tekrar meslek seçecek olsaydınız öğretmen olmak ister miydiniz?’ sorusuna öğretmenlerin yüzde 42,1’i ‘Hayır, kesinlikle seçmezdim’ yanıtını verdi.”
KADRO YERİNE ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİK
Raporda, yeterli öğretmen bulunmayan branşlar için geçici bir çözüm olarak getirilen ücretli öğretmenlik istihdamına ilişkin görüşler de paylaşıldı. Ücretli öğretmenler ders ücreti karşılığında maaş alıyor ve bulundukları kadroya atama yapıldığında sözleşmelerinin sona ermesi gerekiyor. Ancak, eğitim fakültesi mezunu öğretmen adayı arzının yüksek olmasına rağmen kadrolar, sözleşmeleri sürekli yenilenen ücretli öğretmenlerle dolduruluyor. Ücretli öğretmen sayısı Türk- Eğitim-Sen’in araştırmasına göre 2023-24’te 71 ilde toplam 66 bin 780’di. Bu sayının 28 bin 381’ini eğitim fakültesi mezunları, 31 bin 745’ini eğitim fakültesi dışındaki lisans programlarının mezunları ve 6 bin 654’ünü ise ön lisans mezunları oluşturuyor. Bu da en az 28 bin 381 eğitim fakültesi mezununun, aynı eğitime sahip olduğu meslektaşlarından çok daha az maaş alarak, tatil günlerinde maaş almayarak ve SGK primleri tam ödenmeden aynı işi yaptığını ortaya koyuyor.
Raporda konuyla ilgili şunlar paylaşıldı: “Eğitim fakültesi mezunlarının öğretmen olarak bakanlık kadrolarında istihdam edilmeleri yerine, ücretli öğretmenlik uygulamasıyla öğretmenlerin kısa dönemli sözleştirmelerle çalıştırılmaları, arz-talep dengesindeki uçurumun kapanmasını imkânsız kılıyor. 66 bin 780 ücretli öğretmenin içinde yeterli donanıma ve formasyona sahip olmayan kişilere mesleğin yolunun açılması ise öğretmenliğin herhangi biri tarafından yapılabilecek sıradan bir iş olarak görülmesine, öğretmenliğin itibarının daha da zedelenmesine neden oluyor. Meslek standartlarını karşılamayan donanımda öğretmenlerle öğrenen çocuklara hak ettikleri nitelikte eğitim sunulmamış oluyor. Dolayısıyla, ücretli öğretmenlikle hem öğretmenin hem öğrencinin iyi olma hâlleri zarar görüyor.”