Sokak hayvanlarının beslenmesi ve sağlığı ile ilgili veteriner hekim Güven Selbes ile konuştuk. Selbes, yapılan araştırmalara göre sokak hayvanlarının yaşam süresinin ortalama 4 ila 7 yıl arasında olduğunu söyledi. Selbes, “Sokak hayvanlarının başlıca ölüm nedeni trafik kazaları, insanlardan gördükleri şiddet ve zehirlenmeler. Başka hayvanlar tarafından da saldırıya uğruyorlar, örneğin köpekler kedilere veya köpeklerin birbirine saldırıyor” dedi.
Sokak hayvanlarında görülen hastalıkların evcil hayvanlarda da görüldüğünü belirten Selbes, hastalıkların semptomlarının sokak hayvanlarında fark edilmesinin zor olabileceğini ve hastalığın ilerlemesinin ardından teşhis edilebildiğini söylüyor.
VİRAL HASTALIKLAR
Sokak hayvanlarında, virüsün bulaşmasıyla oluşan viral hastalıkların insanlara bulaşmadığını vurgulayan Selbes, “Özellikle kedi korona virüsü, bütün kedigillerin problemi olan bir hastalık. Mutasyonla FIB’e dönüşüyor. Kediler arasında, dışkıyla direkt veya indirekt olarak salya ve idrarla bulaşıyor” dedi. Kedi ve köpeklerde ‘gençlik hastalığı’nın da önemli bir virütik hastalık olduğunu belirten Selbes, “Bulaşı yüksek olan ve bağışıklık sistemini çökerten bir hastalık. Ölüm oranı çok yüksek” dedi.
EN ÖNEMLİ KAYNAK HAYVAN SAHİPLERİ
Bulaşın en önemli kaynaklarından bir tanesinin hayvan sahipleri olduğunu belirten Selbes, sokak hayvanları ile temas kurup, onları sevip kucağımıza aldığımızda evlerimizdeki dostlarımıza pire gibi parazitsel hastalıkların bulaşma ihtimalinin olduğunu kaydetti. Selbes, bunlar dışında başka bir hastalık bulaşmasının çok zor olduğunu söyledi. Selbes, “Pire veya mantar olabilir, fark etmeden hem kendine hem de evde beraber yaşadığın canlıya bulaştırabilirsin. Ama onun haricinde diğer virütik enfeksiyonları bulaştırma ihtimali çok düşük” dedi. Kişilerin taşıyıcı olma durumu için Selbes şu uyarıları yaptı “En iyi dezenfeksiyon yöntemi, 30 saniye kuralı ile eli yıkamak. Ama bulaştan şüpheleniyorsanız evin girişinde üstünü çıkartıp, o gün giyilen kıyafeti tek başına çamaşır makinesinde yıkamak çok daha iyi olur.”
“ONLAR ÇÖP MAKİNESİ DEĞİL”
Sokak hayvanlarına iyilik olsun, karınları doysun diye evdeki artan yemeklerin ya da kemik veya balık kılçığı gibi artıklar verildiğinde, onların buna alışık olduğu fikrinin yüzde 100 yanlış olduğunu vurgulayan Selbes, “Onlar çöp makinesi değil, onlar yaşayan canlı bir organizma. Kemik ve kılçık yemenin hiçbir canlıya faydası yok, çok fazla zararı var” dedi. Kılçığın, sokak hayvanlarının boğazına ve midesine saplandığı durumlarla çok fazla karşılaştıklarını vurgulayan Selbes, “Nedeni belli olmayan ölümlerde yaptığımız otopsiler sonucu bu durumla çok sık karşılaşıyoruz. Kendimizin tüketemeyeceği gıdaları, başka canlıların tüketimine vermek çok yanlış bir davranış” dedi.
Selbes, kemik ve kılçık dışında insan gıdalarının genelde tuzlu ve baharatlı olduğundan dolayı yemek artıklarının hayvanlar için çok zararlı olduğunu vurguladı. Hayvanların karaciğer ve böbreklerinin hızla bozulmasına neden olduğunu dile getiren Selbes, “Onları beslemek istiyorsak kedi veya köpek maması olması gerekmiyor, fakat onların tüketebileceği boyuttaki gıdaları evde pişirip onlara vermek çok daha mantıklı olur” şeklinde konuştu. Köpek ve kedilerin günlük protein, karbonhidrat ve yeşillik tüketmesi gerektiğini söyleyen Selbes, “Et ürünü tüketebilirler ama salam, sosis ve sucuk insanlara nasıl zararlıysa, hayvanlara da o kadar zararlı. İçerisinde çok ciddi kimyasal kalıntılar var, özellikle nitrit bütün canlılar için çok zararlı. Karbonhidrat kaynağı olarak pirinç, makarna, bulgur, sebze olarak kabak ya da havuçla karma bir yemek yapabiliriz” dedi.
DÜŞÜNCESİZLİKTEN YARALIYORUZ
Cam şişelerinin çöpe değil de yerlere atmasından kaynaklı, haftada 2 veya 3 kez yaralanmış kedi ve köpek tedavi ettiklerini belirten Güven Selbes , özellikle, deniz kenarındaki amatör balıkçıların bıraktıkları olta iğneleri, çoğunlukla kediler olmak üzere sokak hayvanlarının yaralandığını vurguladı. Selbes, “Balık mevsiminde bu iğnelere maruz kalmış martılar çok sık geliyor. Martılar oltanın ucundaki ışıltıyı balık sanıp yiyorlar, kursağından ağzından kanatlarından olta iğnesi çıkartıyoruz” şeklinde konuştu.
Kutu konservelerin içindeki ürünlerin iyice temizlendikten sonra çöpe atılması gerektiğini vurgulayan Selbes, “Hayvanlar sanki içerisindekini yemek gibi algılayıp, başlarını içeri soktuktan sonra çıkartamıyorlar. Bu tip ölümlerle de karşılaşıyoruz. Konserveler zamanında tüketilmeyip atık olduğunda çok hızlı bozulup gıda zehirlenmelerine neden olabiliyor” dedi.
BİLİNÇSİZ İLAÇ KULLANIMI
Selbes bir diğer önemli problemin, insanların patili dostlarımıza kulaktan dolma bilgilerle uzmana danışmadan tedavi amaçlı ilaç uyguladıklarını ifade etti. Selbes, “Yok bu ona çok iyi gelmiş, buna da çok iyi gelir’ mantığı ile çok fazla ve gereksiz ilaç kullanılıyor. Bu da zaman zaman antibiyotik direncine neden oluyor, enfeksiyonları kontrol etmekte çok zorlanıyoruz” şeklinde konuştu. Kedilerin birtakım ilaçlara karşı çok hassas olduğunu vurgulayan Selbes, “Yarasına, canını acıtabilecek bir uygulama yaptığınızda, onu bir daha görme şansınız ne yazık ki olmuyor. Siz yardım için onun canını acıttığınızda, onlar direkt insanların canını acıtacağını düşünüyor ve kendi başının çaresine bakmaya çalışıyor. Bu durum ne yazık ki ölümlere neden olabilecek boyutta enfeksiyonlara neden oluyor” dedi.