Kars Belediyesi’nin bu yıl 2.sini düzenlediği “Beyaz, Uykusuz, Uzakta” adlı kültür sanat festivalinin davetlileri arasında Gazete Kadıköy’ de vardı...
Adını, Cemal Süreya’nın Kars’ı görmeden yazdığı “Beyaz, Uykusuz, Uzakta” dizesinden alan Kars Kültür ve Sanat Festivali, 22-26 Mart tarihleri arasında yapıldı. Ne demişti usta görmediği bu uzak şehir için; “Öyle güzel ki ölürüm artık / Beyaz uykusuz uzakta/ Kars çocukların da Kars’ı / Ölüleri yağan karda/ Donmuş gözlerimin arası…”
Kars deyince akla ilk gelen ve Süreya’nın da iliklerinde hissettiği soğuk ve ayazın aksine müthiş bir kış güneşi karşıladı bizleri. Son iki yıldır Kars deyince soğuk ve karın yanında başka şeyler de geliyor akla; “İnsanlık Anıtı” adlı, dünyaca ünlü heykeltıraş Mehmet Aksoy’un elinden çıkma, kardeşliğin simgesi heykelin, Başbakan’ın bir kelimesiyle yıkılması gibi... İşte bu iki nedenden festivalin “sıcak” geçeceği belliydi. Kimler yoktu ki programda: Cihat Aşkın, Mehru Ensari, Mesut Özgen, Kubat, Kardeş Türküler ve BGST Dansçıları, Grup Seksendört, Balkan Naci İslimyeli, Bejan Matur, Ferhat Uludere, Buket Dereoğlu, Orhan Alkaya ve Murat Uyurkulak. Çoğu, iktidarın politikalarını eleştiren, sanatlarını muhalif bir bakış açısıyla yapan edebiyatçılar, müzisyenler, oyuncular ve ressamlar bir anda doldurdu o uzak kenti.
İlk akşam İsmail Aytemiz Spor Salonu’nda gerçekleşen Kubat konseriyle başlayan coşku, ertesi akşam Cihat Aşkın ve Mehru Ensari’nin piyano ve keman resitaliyle devam etti. Halk Eğitim Merkezi’ndeki dinletide ikili Minyatürler albümünden türküler seslendirdi. Özellikle Cihat Aşkın’ın, Ali Ekber Çiçek’e bir selam göndererek kemanıyla çaldığı “Haydar Haydar” solosu izleyiciler tarafından ayakta alkışlandı. Aşkın ve Ensari, konser öncesinde Güzel Sanatlar Lisesi ve Konservatuvar öğrencileriyle de atölye çalışması yaptı. İki usta, gençlerin dertlerini dinledi, ‘bir köşede unutulduklarını’ söyleyen öğrencilere umut aşılamaya çalıştı.
KARDEŞ TÜRKÜLER: “UCUBE UYGULAMALARA SON VERİLSİN”
Festivalin 3. günü, özellikle üniversite öğrencilerinin sabırsızlıkla beklediği Kardeş Türküler’in konseri vardı. Kardeş Türküler’e Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu Dansçıları da eşlik etti. Konserden önce, Spor Salonu’nu dolduran 5 bini aşkın izleyiciye, Belediye’nin “icraatlarını” anlatan bir tanıtım filmi gösterilmeye çalışılınca, ıslıklar ve yuhalamalar yükselmeye başladı. Salonun baskısına dayanamayan Belediye Başkanı Nevzat Bozkuş, filmi yarıda kestirmek zorunda kaldı. Kardeş Türküler grubundan Vedat Yıldırım ise, Kars halkının newroz bayramını kutlayarak başladığı konuşmasında Sivas davasının zamanaşımına uğramasını, Hrant cinayetini, Uludere katliamını hatırlatarak, “asıl bu ucube uygulamalara son verilsin” çağrısı yaptı. Daha sonra binlerce Karslı ve üniversite öğrencisi, Kardeş Türküler’in her dilden söylediği şarkılar ve türkülerle dans etti, halaylar çekti.
Heykel tartışması festivalin son gününde de devam etti. Şair, yazar, yönetmen, gazeteci, tiyatro ve sinema oyuncusu Orhan Alkaya da, söyleşisine kısa bir açıklama yaparak başladı. Başbakan’ın “ucube” diyerek yıktırdığı Kars’taki İnsanlık Anıtı’nı unutmadığını, buna karşı mücadele eden sanatçıların başında geldiğini belirterek “Ancak Karsı ve Karslıları, bu yüzden ötelemek, buraya gelmeyerek onları cezalandırmak doğru değil. Sözümü İstanbul’dan söylemektense Kars’ta söylemeyi tercih ettim.” dedi. Yazar ve gazeteci Murat Uyurkulak da, kendisini tanıtırken “ucube” 12 Eylül darbesinden, “ucube” sınavlardan ve “ucube” askerlik yoklamasından bahsetti. Bir dinleyicinin “Bu sözü sürekli tekrar ederek biz Karslıları rencide ediyorsunuz” eleştirisi üzerine “Ben sizi değil, heykel yıkan zihniyeti protesto ediyorum. Bu da benim küçük çaplı bir protestomdu.” diyerek açıklama yaptı.
Biz gazeteciler, festivalin son günü akşam saatlerinde İstanbul’a doğru yola çıkarken, binlerce Karslı, Grup Seksendört’ün konserine akın ediyordu. 7 bin izleyicinin, özellikle de tüm kışı kapalı mekânlarda “unutulma” hissiyle geçiren gençlerin, onlar için gelen bir müzik grubuyla buluşmasındaki coşkuyu duyunca festivallerin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladık. 4 gün süren Kars Kültür Sanat Festivali, tüm tartışmaların gölgesinde, büyük bir umut, coşku ve yenilenme taşıdı kente. Unutmaya ve unutulmaya inat, bir halkı ötelemeyerek… Hem ne demişti usta, görmeden yazdığı şiirinin sonunda: “Nasıl olsa yine bir gün / Döneriz bu yollardan geri / Senin bir elinde bir mendil/ Öbüründe kuş sesleri.”
GÜZEL SANATLAR LİSESİ DE KONSERVATUVARI DA VAR
Kars, birçok Anadolu kenti gibi müthiş bir kültürel ve tarihsel geçmişe sahip. Çoğu “kentsel dönüşüm”den nasibini almış olsa da Rusların yaptığı, oymalı, işlemeli taş binalarla süslü sokaklarda yürümek, insanda bir Avrupa kentinde geziyormuş hissi uyandırıyor. Çamurlu ve kardan dolayı çökmüş yolları görmezden gelirseniz tabii… Kent merkezinde en dikkat çeken bina Kafkas Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’na ait. O zamana kadar Öğretmenevi olarak kullanılan bu tarihi taş bina, 2003 yılında Konservatuvara devredilmiş. Kars Güzel Sanatlar Lisesi’nden mezun olan birçok genç, konservatuvarda devam ediyor eğitimine. Zaten Kars merkezde dolaşırken, her köşeden müzik sesi duymanız, tam da bu nedenle hiç şaşırtıcı değil. Festivalin tüm yükünü omuzlayan ve kendisi de Karslı olan ressam Erkan Doğanay ve eşi Hilal Beyazıt Doğanay, yaşamlarını uzun süredir İstanbul’da geçirmelerine rağmen Kars’a vefalarını bu festivalle ödüyorlar. Çünkü onlar, o uzak kentteki sanat öğrencilerinin, bir kültür sanat festivaliyle ne kadar mutlu olacaklarını biliyorlar…
Semra ÇELEBİ