Ormanlar neden tehlikede?

Orman yangınlarının artış sebeplerini ve ormanların karşı karşıya kaldığı tehlikeleri konuştuğumuz Prof. Dr. Ünal Akkemik, “Ormanlarımızda yangınlar artarken, aynı zamanda hastalık etmenlerinin de artmasıyla toplu ölümler meydana geliyor” dedi

08 Eylül 2023 - 18:18

Karaların üçte birini kaplayan ve karadaki türlerin yarısından fazlasını barından ormanlar, dünyanın en değerli ekosistemlerinden biri olarak kabul ediliyor. Ancak nüfus artışı, aşırı büyüme, inşaat ve maden projeleri nedeniyle her yıl hektarlarca orman yok oluyor. Ormanlar için başka bir risk de yangınlar. İstanbul Planlama Ajansı’nın geçtiğimiz günlerde sosyal medyada paylaştığı verilere göre Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ormanlık alanlarda 2012-2022 arasında 63 bin 979 adet tesis yapımına izin verildi. Bu izinler toplamda 406 bin 200 hektarlık bir orman alanını kapsıyor. Arazilerin çok büyük bir kısmı madencilik (yüzde 27) ve enerji sektörü (yüzde 35) için tahsis edildi. Bunun yanında 1997-2011 yılları arası ülkemizde yılda ortalama 9 bin 85 hektar ormanlık alanı orman yangınlarında kaybettik. 2012-2022 arası dönemde ise kaybımız yüzde 140 arttı ve yılda ortalama 21 bin 786 hektara yükseldi. İklim değişikliğinin sonuçlarından kuraklık ve sıcakların her yıl artması ile birlikte orman yangınlarının da artacağı öngörülüyor.  Prof. Dr. Ünal Akkemik ile orman yangınlarındaki artışın nedenlerini ve bu durumun gelecek yıllarda ortaya çıkarabileceği riskleri konuştuk.

-İklim krizi özellikle ülkemizi ve coğrafyamızı nasıl etkiledi. Son yangınlar üzerinden nasıl bir değerlendirme yaparsınız?

İklim değişikliği artık hayatımızın bir parçası haline geldi diyebiliriz. Ben terim olarak iklim krizi yerine iklim bilimcilerin dediği gibi iklim değişikliğini kullanmayı tercih ediyorum. İklim değişikliği etkisiyle yaşanan olaylar da kriz boyutuna ulaşan afetler şeklinde olmaya başladı. İklim değişikliğinin etkisiyle, özellikle yarı kurak bölgelerdeki ağaçlarda büyüme giderek azalıyor. Kuraklığın şiddeti, sıklığı ve süresi artıyor. Bunun sonucunda da az suyla yetinmeye çalışan ağaçlarda, bir de artan buharlaşma etkisiyle su kaybı artınca büyüme azalıyor. Bu durum ağaç yaş halkalarında daralma olarak karşımıza çıkıyor. Özetle ağaçların büyümesi giderek yavaşlıyor. Göknar, kızılçam, fıstıkçamı ve zeytin ağaçlarında yaptığımız çalışmalarda, 1992-1994 yıllarından itibaren büyümede belirgin bir azalmanın başladığı görülüyor.Diğer yandan kuraklık ve düşük nem etkisiyle zayıf düşen ağaçlarda böcek ve mantar hastalıkları giderek artmaya başladı. Çamlarda kozalak verimini düşüren kozalak emici böceklerin popülasyonunda belirgin bir artış oldu. Kent ortamındaki ağaçlarda böcek zararları artmaya başladı ve özellikle dişbudak ağaçlarında kurumalar arttı. 

Yangınlarla ilişkisini nasıl açıklarsınız?

En önemlisi de yangınların artmasına neden olması. Ülkemizde yanan alan miktarı ile iklim değişikliği arasında belirgin bir ilişkiden söz edemeyiz. Ancak, aşırı sıcak günlerin sıklığının artması yangının çıkma riskini artırdığını söyleyebiliriz. O nedenle iklim değişikliğinin etkisiyle daha fazla yangın çıkma olasılığı var. Diğer yandan, İç Anadolu ve Akdeniz Bölgesinin yüksek kesimlerindeki karaçam ormanlarındaki örtü yangını tipindeki yangınların tepe yangınına dönüşme riskini artırdığı görülüyor. Karaçam ağaçların bulunduğu ormanlarda toprağı örten otsu bitki örtüsünün yanmasına örtü yangını diyoruz.  Böyle yangınların zararı düşük olup ağaçlar hayatta kalmakta ve bazılarının gövdesinde yanık izi oluşmaktadır. Son yıllarda bu ormanlarda da yavaş yavaş ağaç tepelerinin de yanmaya başladığı gözlemlenmiştir.

YANGIN, HES, MADEN…

-Ormanlar için en büyük riskler neler şu anda?

Türkiye’nin yaklaşık yüzde 30’u (23.1) milyon hektar orman alanı var. Bu alanın yaklaşık yarısı verimli orman, kalanı da açıklıklar, seyrek ağaçlık alanlar veya bozuk orman diye adlandırdığımız alanlardır. Bütün bu ormanlarda; mevzuata dayalı olarak orman alanlarının yapılaşmaya açılması en büyük riski oluşturuyor. Deprem sonrası yapılaşma alanları, taş-maden-çakıl-kum ocakları, enerji nakil hatları, kamu yapıları, RES yatırımları ormanlık alanlarda yapılmakta ve orman alanlarının içerisinde ciddi boyutlara ulaşan ekosistem parçalanmaları olmaktadır. Son 10 yıllık dönemde 300 bin hektardan daha fazla alan bu şekilde orman dışına çıkarılmış ya da orman alanı parçalanmıştır.

Orman yangınları en büyük risklerden bir diğeri olup her yıl büyük miktarlarda orman alanı yanıyor. Günümüze kadar yaşanan en büyük yangın 2021 yılında Antalya ve Muğla ormanlarında yaşanmış ve 140 bin hektardan fazla alan yanmıştı. Bu, yıllık ortalama yangın alanının (yaklaşık 20 bin hektar) çok çok üzerinde oldu.  Ormanlarımızda iklim değişikliği etkisiyle yangınlar artarken, aynı zamanda hastalık etmenlerinin de (böcek-mantar gibi) artmasıyla toplu ölümler meydana gelmektedir.  Ormanlarda yaşanan böcek-mantar kaynaklı ölümler dumansız yangın olarak adlandırılmaktadır.

-En son Çanakkale’de meydana gelen orman yangını gözleri Kuzey Ormanları’na çevirdi. Yangın ve kuraklık tehlikesinin Akdeniz ve Ege’den sonra Kuzeye yöneldiğini söylemek mümkün mü? İstanbul’un ormanları da aynı tehlike ile karşı karşıya mı?

Orman yangınlarının en fazla yaşandığı ormanlar kızılçam ve maki alanlarıdır. Kızılçam tohumlarının yüksek sıcaklıklara dayanıklı olmasıyla, maki elemanlarının da yanan kısımlarının alt tarafından yeni sürgünler vererek tekrar hayata tutunma başarısının yüksek olmasıyla yangınlara büyük bir adaptasyon sağlanmıştır. İstanbul kuzey ormanları genellikle yapraklı (kayın, meşe, gürgen, ıhlamur, akçaağaç, karaağaç ve dişbudak gibi) ağaçlardan oluştuğu için yanma riski düşüktür. Ayrıca bu ormanlardaki ağaçların bulunduğu ortamların daha nemli olması, yapraklarının yanıcı olmaması nedeniyle yangın riski düşüktür. Buna karşın İstanbul’un kuzeyindeki çam ormanlarında, Adalar ile Aydos, Maltepe-Başıbüyük tepesi gibi kızılçam ve maki karışık alanlarda yangın riski yüksektir. Hem insanların ormana çok fazla müdahale etmesi hem de artan aşırı sıcak günler ve düşen nem etkisi ile özellikle temmuz-ağustos aylarında yangın riski en yüksek seviyesine çıkmaktadır. Bu yıl eylül ayında da dikkatli olunması gereklidir. Çünkü sıcak dalgalar bu yıl eylül ayında da devam edebilir ve devam etmesi durumunda yangın riski yüksek olabilir.


ARŞİV