Yeni dönem çalışmalarına hız kesmeden devam eden Kadıköy Kent Konseyi, 12.Genel Kurulu’nda “Kentsel Kamusal Alanlar ve Geleceğimiz” gündemiyle 24 Şubat Cumartesi günü biraraya geldi. Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, TMMOB Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhçu, TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Tayfun Kahraman ve Konut Hakkı Savunucusu Cihan Uzunçarşılı Baysal’ın konuşmacı olarak yer aldığı Genel Kurul’da İstanbul’un son 15 yıldaki dönüşümü ve kamusal alanlara yapılan “rant odaklı” müdahaleler konuşuldu. En büyük görevlerinin ortak aklı geliştirmek olduğunu ifade eden Kadıköy Kent Konseyi Başkanı Saltuk Yüceer, “Bizler Kadıköy Kent Konseyi olarak, Kadıköy kentinin tarihini sosyal ve kültürel kimliğine zarar verecek, kamu yararı olmayan imar faaliyetlerine karşı çıkışımızı sonuna kadar sürdüreceğiz.” dedi.
NUHOĞLU’NA TEŞEKKÜR
Açılış konuşmasını yapan Kadıköy Kent Konseyi Başkanı Saltuk Yüceer, konuşmasına salondaki dinleyicilere teşekkür ederek başladı. Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu’nun Genel Kurul’da konuşmacı olarak yer almasına atıfta bulunan Yüceer, genelde belediye başkanlarının açılış konuşması yapıp müsaade istediklerini, Genel Kurul’da bunun bir ilk olduğunu dile getirerek Nuhoğlu’na teşekkür etti.
“KADIKÖY ÖNCÜ OLABİLİR”
“İçinden geçtiğimiz tarihi dönemde, yerel demokrasinin gelişimi çok daha önemli” diyen Yüceer şöyle devam etti: “Yasa bize senede iki kere genel kurul yapmayı söyler. Bizler bu dönemde bu sayıyı dörde çıkarmayı hedefliyoruz. Çok kültürlü, çok aktörlü, birlikte konuştuğumuz birlikte düşündüğümüz birlikte yönettiğimiz yeni bir yönetme kültürüne ihtiyacımız var. Bunu önce yakınımızdan yani yerelden kurmaya başlayacağız. Kadıköy Türkiye’de bulunan öncü kentlerden biri olabilir.”
TAŞYAPI’YA TEPKİ
Yüceer, Kadıköy’ün kamusal alanlar konusunda sıkıntı çektiğini ifade ederken, Kadıköy’ün önemli yeşil alanlarından Meteoroloji arsasına 4 adet gökdelen inşa eden ve Kadıköy Belediyesi’ne açtığı tazminat davasını bilirkişi raporuyla kazanan Taşyapı’ya tepki gösterdi; “Bizler Kadıköy Kent Konseyi olarak, Kadıköy kentinin tarihine, sosyal ve kültürel kimliğine zarar verecek, kamu yararı olmayan sadece imar faaliyetlerine karşı çıkışımızı sürdürüyoruz. Kadıköy’ün simgesi olan kültürel miraslarının yanı sıra, sosyal yaşantımızda, belleğimizde yer eden alanlarımızı umursuyoruz. Bu alanların kamu yararı doğrultusunda düzenlenmesinin takipçisi ve talepçisi olacağız.” dedi.
“HALK REFERANDUMA ODAKLANDI”
Genel Kurul’da konuşan Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, Türkiye’nin içinden geçtiği kritik eşikte, referandum oylamasının yapılacağı bu süreçte bile kamu arazilerine rant odaklı saldırıların hız kesmeden devam ettiğini ifade etti. Nuhoğlu, referanduma sunulan anayasa teklifiyle halkın referandum sürecine odaklandığını, bundan dolayı da kamu arazilerinin özelleşmesi konusunda kamuoyu yaratılamadığını dile getirdi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının kentsel dönüşümde yetkileri Çevre ve İl Müdürlüğüne vermesiyle birlikte İstanbul’daki 39 ilçe belediyesinin hiçbir yetkisi kalmadığını söyleyen Nuhoğlu, kamu arazilerinin olmadığı bir kamuyu düşünmenin mümkün olmadığını, yuvalar, kültür evleri, spor, sağlık ve eğitim alanları için binlerce hektarlık alana ihtiyaç olduğunu belirtti.
“DEMOKRASİ MEKÂNLARI…”
Nuhoğlu’ndan sonra konuşan TMMOB Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhçu, insanların kentlere gittikçe yabancılaştığını, toplumdan mahalleden uzaklaştığını söyledi. Kamusal alanların fiziki mekânlar olmasının dışında demokrasinin de mekânları olduğunu ifade eden Muhçu şöyle devam etti: “Kamusal alanlar demokrasinin en önemli mekânlarıdır. Biz o mekânlarda, coşkularımızı paylaşır, acılarımızı birlikte yaşarız. El ele tutuşur, yılbaşını kutlarız. 1 Mayıs Emek Bayramında o meydanlarda emekçilerin duygularını paylaşmaya çalışırız. Kamusal alanların savunulması temel bir insan ve yurttaş görevi olarak önümüzde durmaktadır.”
“YETKİ KÖTÜYE KULLANILIYOR”
Kamulaştırma yasasında bulunan ‘acil kamulaştırma’nın kötüye kullanıldığını belirten Muhçu, TOKİ ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na verilen ‘olağanüstü’ yetkileri eleştirdi: “Kamulaştırma yasası 2948 sayılı kanunun 24.maddesi ‘acele kamulaştırma’yla ilgilidir. Bunu kötüye kullanarak yine bu kamusal alanların yurttaşların mülkiyetlerini, haklarını gasp eden uygulamalar sistematik biçimde sürdürülmektedir. Torba yasaların arasına sıkıştırılmış kimi maddelerle bu hak gaspları kamusal alanların satışı söz konusudur. Kamusal alanlar ya yandaş kişilere peşkeş çekerek satılmakta ya da hâsılat paylaşımı adı altında TOKİ aracılığıyla kimi kesimlere transfer edilmektedir. Eskiden merkezi hükümet, yerellerle ilgili karar alırken yerel yönetimlere danışır, fikir alırdı. Torba yasalarla, KHK’larla Çevre ve Şehircilik Bakanlığına verilen olağanüstü yetkilerle TOKİ’nin yine aşırı yetkilerle donatılması gibi süreçler neticesinde artık kamu kurumlarına, yerel yönetimlere sorulmadan bu tür yetkiler kullanılabilmektedir.”
“FATURA HALKA ÇIKIYOR”
TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Tayfun Kahraman, kamusal alanların satışıyla birlikte, kent merkezinde planlama yapmanın imkânsız hale geldiğini belirtti: “Kamu mülklerinde özellikle kamusal alan yaratılabilecek tüm kent toprakları satıldı. Kent plancıları olarak bir plan çalışması yapmak istediğimizde İstanbul’da kamusal alan yaratabilecek bir arsa yok. Çok yüksek maliyetlerle sattığımız yerleri geri almak zorundayız. Bu alanları satmanın faturası halka, bize çıkıyor.”
“NEYE DÖNÜŞÜYORUZ”
Kentsel kamusal alanın sadece rastlaşma, geçiş mekânları değil, müşterekleşme mekânları olduğunu söyleyen Konut Hakkı Savunucusu Cihan Uzunçarşılı Baysal, kentsel kamusal alanların yok edilişinin Kentsel Kapitalizm’in bir sonucu olduğunu ifade etti: “Bir kentin ne kadar demokratik olduğunu kentsel kamusal alanların sayılarına bakarak söyleyebilirsiniz. Kamusal alanların yok edilişi sadece Türkiye’de olan bir şey değil. Kentsel kapitalist gidişatın bir sonucu. Dünyanın her yerinde kamusal alanların artık yok edildiğini görüyoruz. Çünkü kapitalist kentleşme bir müşterek olan kenti kemiriyor. Yok ediyor. Birikim toplumsal bellekle, kültürle değil, kentin metalaşması üzerinden, rant üzerinden sağlanıyor. Sormamız gereken soru şu: Meydanlarımız neye dönüşüyor? Onlar dönüştükçe biz neye dönüşüyoruz?”