Tarımda kullanılan zehirli kimyasal madde olarak tanımlanan pestisitler hem çevreye zarar veriyor hem insan sağlığı için ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor. Greenpeace Türkiye’nin yaptırdığı pestisit kalıntı analiz sonuçlarını da içeren “Pestisitler ve Çocuklar” raporuna göre, analiz edilen her 3 gıdadan 1’inde mevzuata uygunsuzluk tespit edildi. Araştırmada İstanbul’da beş zincir marketin mağazalarından ve farklı semt pazarlarından alınan 14 tür sebze ve meyveye ait 155 ayrı örnek, uluslararası akredite bir laboratuvarda incelendi. Analiz sonucuna göre örneklerin yüzde 61’inde birden fazla pestisit kalıntısı, yüzde 43’ünde ise en az bir PFAS’li pestisit kalıntısı tespit edildi.
HANGİ ÜRÜNLERDE VAR?
Analiz edilen örneklerdeki mevzuata aykırı kalıntı oranları şöyle tespit edildi: “Salamura yaprak (yüzde 80), yeşil sivri biber (yüzde 70), ıspanak (yüzde 67), kıvırcık marul (yüzde 40) armut (yüzde 40), üzüm (yüzde 40), golden elma (yüzde 30), starking elma (yüzde 30), dolmalık biber (yüzde 20), patlıcan (yüzde 20), domates (yüzde 13) portakal (yüzde 10), hıyar (yüzde 7). Analiz sonuçlarına göre örneklerin yüzde 61’i birden fazla sayıda pestisit kalıntısı içeriyor. Örneklerin yüzde 15’inde iki adet, yüzde 18’inde üç, yüzde 8’inde dört, yüzde 6’sında beş, yüzde 4’ünde altı adet pestisit kalıntısı tespit edildi. 7 ila 21 adet arasında pestisit kalıntısı içeren örneklerin oranı ise yüzde 12 olarak belirlendi.
“KANSEROJEN TEHDİT OLUŞTURUYOR”
Analiz edilen 155 örneğin 49’unda hormonal sistem bozucu, nörolojik gelişim bozucu, kanserojen ya da üreme sağlığı açısından tehdit oluşturan en az bir pestisit tespit edildi. En fazla gelişim bozucu pestisit kalıntısı armut ve üzüm örneklerinde çıktı. Bu örneklerin yüzde 90’ında üreme sağlığı ya da gelişim bozucu karakterde en az bir pestisit kalıntısı olduğu belirlendi. Portakal örneklerinin yüzde 50’sinde, sivri biber örneklerinin yüzde 40’ında, salamura yaprak, golden elma ve starking elma örneklerinin yüzde 30’unda, domates örneklerinin yüzde 26,7’sinde, çarliston biber ve patlıcan örneklerinin yüzde 20’sinde, dolmalık biber örneklerinin yüzde 10’unda ve ıspanak ile hıyar örneklerinin yüzde 6.7’sinde üreme sağlığını veya gelişimi bozucu karakterde en az bir pestisit kalıntısı belirlendi.
ÇOCUKLAR DAHA FAZLA ETKİLENİYOR!
Greenpeace Türkiye’nin sürdürdüğü “Zehir Etme” kampanyası kapsamında yaptırdığı analizler gıda mühendisi Dr. Bülent Şık tarafından “Pestisitler ve Çocuklar-Çoklu Kalıntı, PFAS ve Gelişimsel Toksisite” başlıklı raporda değerlendirildi. Raporda yer verilen araştırmalar, çocukların pestisitlere yetişkinlere kıyasla çok daha hassas olduğunu ve gelişim süreçlerinde ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalabileceklerini gösteriyor. Çocukların bağışıklık, sinir ve hormonal sistemlerinin gelişim aşamasında olması nedeniyle pestisitlerin etkileri yetişkinlere kıyasla daha zarar verici ve kalıcı olabiliyor. Bilimsel çalışmalar, kritik nörogelişimsel dönemde pestisitlere maruz kalmanın, nörogelişimsel bozukluklar da dahil olmak üzere birçok hastalığa yatkınlığı artırdığını gösteriyor. Raporda, pestisitlerin özellikle çocuk sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri vurgulanırken, pestisit kullanımını azaltıp ortadan kaldıracak yöntemlerin yaygınlaştırılması gerektiği belirtildi.Greenpeace Türkiye, Tarım ve Orman Bakanlığına pestisit analiz sonuçlarını düzenli olarak kamuoyu ile paylaşma çağrısını yineledi.
“BAKANLIK SONUÇLARI AÇIKLAMALI”
Analiz sonuçlarını değerlendiren Greenpeace Türkiye Direktörü Berkan Özyer, Tarım ve Orman Bakanlığına pestisit analiz sonuçlarını açıklaması çağrısını yineleyerek şunları söyledi: “Araştırmalar, birden fazla pestisite aynı anda maruz kalmanın, tek bir pestisite maruz kalmaya kıyasla daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini gösteriyor. Limit aşımı bir yana, mevzuata uygun düşük seviyelerde pestisit maruziyetinin bile çocukların nörolojik ve davranışsal gelişimini etkileyebileceği kanıtlanmış durumda. Tüm bu çarpıcı veriler, yaptığımız pestisit analizleriyle birlikte değerlendirildiğinde, pestisit kalıntılarının Türkiye’deki çocukların sağlığına dair ciddi bir risk oluşturduğu görülüyor. Son analizimiz pestisit kullanımına dair anlık bir tablo ortaya koyuyor. Bu tablo endişe verici olmakla birlikte çözüme dair adım atmak için bir fırsat olarak değerlendirilebilir. İlk adım olarak, genel durumu görebilmek adına Tarım ve Orman Bakanlığı pestisit analiz sonuçlarını açıklamalı. Pestisit kullanımını azaltacak veya tamamen ortadan kaldıracak organik-ekolojik üretim yöntemleri ülke genelinde kamusal olarak teşvik edilmeli ve yaygınlaştırılmalı. Sağlıklı ve temiz gıdaya ulaşma hakkı, çocukların en temel hakkıdır.”
NELER YAPILMALI?
Raporda, meyve ve sebze üretiminde pestisit kullanımı azaltacak veya tamamen ortadan kaldıracak organik-ekolojik üretim yöntemlerinin kamusal olarak teşvik edilmesi gerektiği vurgulanırken şu önerilere yer verildi:
- Yerel yönetimler, ekolojik tarımı yerelde özendiren, kent tarımı ve kent bahçeciliği yapmayı mümkün kılan, gıda topluluklarının ve gıda kooperatiflerinin ekolojik tarım yapan çiftçilerle buluşmasını kolaylaştıran düzenlemeler yapmalı, pestisitsiz üretim yapan çiftçilere destek olmalı ve ekolojik semt pazarları kurmalı.
- Pestisit kalıntılarının çocuklarda biyolojik birikimini değerlendiren uzun vadeli izleme çalışmalar yapılmalı. Çocukların diyet yoluyla pestisit maruziyetini azaltacak ücretsiz okul yemeği programları geliştirilmeli.
- Pestisitlerin yoğun kullanıldığı bölgeler saptanmalı ve bu bölgelerdeki çevresel ortamlarda (toprak, su, hava) kalıntı izleme çalışmaları yapılarak kirlilik açısından riskli alanlar belirlenmeli. Bu haritaların kamuoyu ile paylaşılması ve bölgesel farkındalık programlarının düzenlenmesi sağlanmalı. Pestisit kirliliğine maruz kalmış tarım alanlarının rehabilitasyonu yapılmalı.
- Hamileler, bebekler, bağışıklık sistemi zayıf bireyler ve diğer hassas gruplar için pestisitlere maruz kalmayı en aza indiren özel gıda politikaları geliştirilmeli.
- Pestisit kalıntıları açısından “güvenli gıda” kriterlerini karşılayan ürünlerin kolay anlaşılır bir logo ya da simge ile etiketlenerek tüketicilere daha görünür hale getirilmesi sağlanmalı. “Pestisitsiz üretim” veya “düşük kalıntı” gibi kategoriler oluşturularak bu kategorilerde üretim yapan çiftçiler desteklenmeli.