Yassıada ve Sivriada açıklarına dökülen Kurbağalıdere’nin balçığı Marmara Denizi’ni zehirliyor
Erhan DEMİRTAŞ
Kadıköy’ün bitmeyen derdi Kurbağalıdere, Kadıköy sınırlarını aşarak bütün İstanbul’un sorunu olmaya başladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Daire Başkanlığı, Deniz Hizmetleri Müdürlüğü ve Ulaştırma Bakanlığı’nın başlattığı ortak çalışmayla derenin dibinden şimdiye kadar, 918 adet tır ile 100 metrekare alan üzerine inşa edilen 287 katlı bir gökdelene denk gelen 79 bin metreküp balçık çıkarıldı. Çıkarılan balçık ise Yassıada ve Sivriada açıklarına döküldü. Geçtiğimiz hafta Denizle Yaşam Koruma ve Çalışma Grubu, Kurbağalıdere’de çalışan gemilerin izini sürerek balçığın denize dökülme anını görüntüledi. Takibe katılan Denizle Yaşam Koruma ve Çalışma Grubu başkanı Volkan Kırcı, döküm işini Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı dört geminin gerçekleştirdiğini belirtti. Dereden çıkarılan balçığın Marmara’daki yaşamı olumsuz etkileyeceğini söyleyen Kırcı, şöyle konuştu: “Bunca çöp ve atık Marmara Denizi’ni kirletmezmiş gibi şimdi de Kurbağalıdere’den çıkarılan balçık denizi kirletmeye başladı. Kendine özgü gorgonları, mercanları olan Marmara Denizi’nin kirletilmesine göz yumamayız. Denizi ve adaları korumak zorundayız.”
“CANLILAR ZARAR GÖRECEK”
Daha önce Haliç’teki ıslah çalışmalarında görev yapan, İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsü Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Yrd.Doç.Dr. Ahsen Yüksek, konuyla ilgili Gazete Kadıköy’e konuştu.Yüksek, Kurbağalıdere’den çıkarılan balçığın anoksik(oksijensiz) madde içerdiğine dikkat çekerek, “Yassıada ve Sivriada açıklarına dökülen balçık sadece o boşaltımın yapıldığı alanı değil tüm Marmara’yı etkiledi. Çünkü dökülen malzeme denizin dibine çökmeyecek bir yapıya sahip. Bu da balçığın denizin tamamına yayılmasına neden oluyor” dedi. Deniz canlılarının ciddi şekilde zarar göreceğinin altını çizen Yüksek, Ada açıklarına dökülen çamur yüzünden deniz analarının ve zehirli türlerin çoğalmaya başlayacağını belirtti.
Balıkçılık için Marmara Denizi’nin çok önemli olduğunu hatırlatan Yüksek, “Marmara Denizi Akdeniz ve Karadeniz arasında çok önemli bir işlevi olan bir iç deniz. Marmara Denizi aynı zamanda en önemli balık türlerinin göç yoludur. Bu yüzden Marmara’yı korumak zorundayız. Hem denizin ekosistemi hem de deniz ekonomisi için bunu yapmak zorundayız” diye konuştu.
“KARAYA DÖKÜLMELİ”
Üç yıldır ıslah çalışması süren Kurbağalıdere’den çıkan balçığın Yassıada ve Sivriada açıklarına döküldüğünün belirlenmesinin ardından gemiler şimdi balçığı ilk olarak Kartal’a boşaltıyor. Kartal’da kamyonlara yüklenen balçık Ömerli’ye dökülüyor. Kurbağalıdere’den çıkarılan balçığın denize dökülmesi yerine ne yapılmalı sorusuna da açıklık getiren Ahsen Yüksek, 2014 yılına kadar döküm işlemlerinin Çınarcık çukurunun derinliklerine yapıldığını ama son bir yıldır bu işlemin yasaklandığını söyledi. Boğaz akıntısının yüksek olduğu yerlerde döküm işleminin deniz yaşamı için tehlikeli olduğunu ifade eden Yüksek, “Eskiden döküler boğaz akıntısının yüksek olduğu yerlere verilirdi ama bu çok yanlış bir uygulama. Denizin kırmızı olduğu söylentisi aslında bundan kaynaklanıyor. Azot ve fosfot oranı yüksek atıklar denize dökülünce kuzeyden esen rüzgarla birlikte Marmara’nın güney sahili, güneyden rüzgar esince ise bu defa kuzey sahilleri kirlenmiş oluyor. Çünkü denize dökülen malzeme dibe çökmüyor. Dibe çökmediği için atıklar bütün denize yayılmış oluyor” diye konuştu.
ATIKLAR DEĞERLENDİRİLEBİLİR
Yüksek, dereden çıkarılan balçığın denize dökülmesi yerine uygun koşullarda karada ugun koşullarda depolanması gerektiğini söyledi. “Denizdeki 1 kilometrekarelik alana bir şeyi dökerseniz bütün denizi kirletebilirsiniz. Ancak karaya dökülen atık sadece döküldüğü alana etki eder. Ama bu demek değil ki karaya her şey dökülmeli. Atıkların yer altı sularına karışmasını önlemek için uygun koşullarda saklanması gerekir” diyen Yüksek, Avrupa ülkelerinde bu işlem için özel havuzların yapıldığı bilgisini verdi.
Yüksek, balçığın zehirli gazlardan arındırılarak dolgu alanların yapımında, inşaat, yol ve tarım alanında değerlendirilebileceğini de ifade etti.
“ISLAH SÜREKLİ DEVAM ETMELİ”
Haliç’te yürütülen ıslah çalışmalarında toplam 5 milyon metreküp balçığın çıkarıldığını hatırlatan Yüksek’e göre Kurbağalıdere’deki ıslah çalışması ciddi bir şekilde devam ederse, derede yeniden balıkları ve diğer canlıları görmek mümkün olabilecek. Kurbağalıdere’nin havza özelliği olduğunu hatırlatan Yüksek, balçığın çıkarılmasıyla ıslah çalışmasının bitmeyeceğini söylüyor. “Kurbağalıdere’nin gerçekten ıslah edilmesi için sadece belli bir alanın değil, dereyi besleyen bütün kaynakların ıslah edilmesi gerekir” diyen Yüksek, “Dere üzerindeki fiziksel baskının ortadan kaldırılması gerekir. Bu yapılmıyorsa ıslah çalışmalarının sürekli devam etmesi gerekir” uyarısını yapıyor. Yüksek, Kurbağalıdere yatağında balçığın oluşmaması ve taşkınların önlenmesi için de dere etrafının mutlaka yeşillendirilmesi gerektiğini söylüyor.
MERCANLAR ÖLÜR
Doktora tezini Marmara Denizi’nde yaşayan mercan toplulukları üzerine yapan İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı’ndan Dr. Nur Eda Topçu Eryalçın, Marmara’da bol miktarda bulunan mercanların balçığın denize dökülmesiyle beraber tehlikede olduğunu belirtti. Mercanların, suda askıda bulunan besin parçacıklarını ve mikroskobik canlıları süzerek beslendiğini ifade eden Eryalçın, balçığın mercanlara verdiği zararı şu şekilde açıkladı: “Suda aşırı miktarda kum, çamur ve balçık bulunması durumunda, mercanların üstü örtülür. Canlının beslenme ve nefes alma faaliyetleri durduğu için bir süre dokularını kaybederek ölür.” Yassıada’da bulunan mercan topluluklarının oranında ciddi bir azalma olduğunu belirten Eryalçın, “Eğer bu yoğun balçık çökelmesi Prens Adaları kıyılarında devam ederse, ne yazık ki hiçbir mercan türünün hayatta kalabilmesi mümkün olmaz” dedi.