Korona virüsü salgınıyla birlikte birçok meslek grubundan şirket, evden çalışma kararı aldı. Ancak buna rağmen salgın yayılmaya devam ederken dışarıda çalışmak zorunda kalan ve korona virüsü riskiyle karşı karşıya olan meslek grupları da var. Bu meslek gruplarından biri de avukatlar.
İstanbul Adalet Sarayı’ndaki tutuksuz dosyalar 14 Nisan’a kadar ertelenmiş, tutuklu dosyaların SEGBİS yolu ile yapılacağı, izleyicilerin duruşma salonuna alınmayacağı açıklanmıştı. Bununla birlikte adliyede korona virüse karşı alınan tedbirler arttırıldı. Çağlayan’da bulunan adliyeye gelen ziyaretçilerin ateşleri kapıda ölçülüyor ve ondan sonra içeriye alınıyor. Durum böyleyken avukatlar, UYAP ve elektronik sistemlerden halledebildikleri işlemleri evlerinde yapabiliyorlar ancak adliyeye giderek yapmak zorunda oldukları işler de var. Kadıköy’de avukatlık yapan Dilara Aydın, “Bunlar için bizzat adliyeye gitmemiz gerekiyor. Anayasa Mahkemesi başvurusu, arabuluculuk başvurusu, soruşturma ve sulh ceza dosyalarına ilişkin işlemler gibi. Bununla birlikte işlemeye devam eden süreler var, bu sürelere uymadığınız takdirde hak kaybı yaşarsınız.” diyor.
Ayrıca “Anayasa Mahkemesi başvurusu, arabuluculuk başvurusu, soruşturma ve sulh ceza dosyalarının elektronik ortamdan erişime açılması gerekiyor” diyen Aydın ücretli izin ve işten çıkarmalarla ilgili de “Korona virüsü salgınının iş hukuku açısından zorlayıcı sebeptir. İşveren tek taraflı olarak aldığı bir kararla işçileri ücretsiz izne çıkaramaz, ücretli izin verebilir.” diye konuştu.
“AĞIR ŞEKİLDE İLERLİYOR”
Birçok duruşma erteleniyor ama avukat olarak çalışma şartlarınız salgından sonra nasıl değişti?
Genel bir düzenleme yapılmadı. Düzenlemelerin neredeyse tamamı tavsiye niteliğinde. Hakim ve Savcılar Kurulu (HSK), 13 Mart’ta virüs sebebiyle mahkemelerin tutuklu ve ivedi işler haricinde duruşma ve keşifleri erteleyebilecekleri yönünde, takdiri mahkemelere bırakan bir duyuru yayınladı. Bu duyurunun ardından birçok mahkeme duruşmaları erteledi. Ama yine de duruşma yapan mahkemeler var. Duyurunun ardından tek tek duruşmalarımızın akıbetini öğrenmeye çalıştık tabi. Mahkemelere telefonla ulaşamadık, UYAP portalı çöktü ve bir kaos ortamı oluştu. O yüzden birçok meslektaşım ve vatandaşlar adliyeye gitmek zorunda kaldı. Bu süreçten sonra da adım adım düzenlemeler geldi. 60 yaş üzeri ve risk grubundaki memurlar için 12 gün idari izin verildi, stajyer avukatların 30 Mart’a kadar izinli sayılmalarına ve bu sürenin stajdan sayılmasına karar verildi. Bugün de, Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile nafaka alacakları hariç olmak üzere 30 Nisan’a kadar icra ve iflas takiplerinin durdurulmasına, taraf ve takip işlemlerinin yapılmamasına karar verildi. Düzenlemeler yapılsa da oldukça düzensiz ve ağır bir şekilde ilerliyor ne yazık ki.
Adliyeye gitmek zorunda kalıyor musunuz?
Örneğin 13 Mart’ta müvekkillerle bir toplantı yaptık. Çünkü yeni bir dava açacağız bunun için evrakları teslim almamız gerekiyor, sözleşme yapmamız gerekiyor. Dava açma süremiz var, zaman kaybetmememiz gerekiyor. Hala elektronik ortamda yapamadığımız birçok işlem var. Bunlar için bizzat adliyeye gitmemiz gerekiyor. Anayasa Mahkemesi başvurusu, arabuluculuk başvurusu, soruşturma ve sulh ceza dosyalarına ilişkin işlemler gibi. Bununla birlikte işlemeye devam eden süreler var, bu sürelere uymadığınız takdirde hak kaybı yaşarsınız. Tüm bunlarla ilgili de hiçbir önlem alınmadığı için adliyeler ne yazık ki boşaltılamadı. O yüzden tüm bunlar için genel bir düzenleme yapılması gerektiğini düşünüyorum.
“ACİLEN DÜZENLEME YAPILMALI”
Adliyedeyken evraklarla veya insanlarla mesafe-temas durumu nasıl oluyor? Korunabilme imkanınız var mı?
Bundan korunabilmenin tek yolu evden çıkmamak. Diğer türlüsü mümkün değil. Adliye zaten çok kalabalık bir yer. Oraya gittiğiniz an ya bir memurla görüşürsünüz ya bir evrak verirsiniz ya bir imza atarsınız ve bunların hepsi de virüsü almanız için yeterlidir. Birçok işlem, UYAP sistemi üzerinden gerçekleştiriliyor. Bunun haricindeki işlerin de elektronik ortamdan yapılabilmesi için en kısa zamanda bir düzenleme yapılması gerekiyor.
Yapılması gereken düzenlemede neler olmalı?
Bence öncelikle en baştan adli tatil gibi daha genel bir düzenleme yapılabilirdi. Bu şekilde parça parça, düzensiz ve yavaş önlem almak adliyelerdeki yoğunluğu uzunca bir süre azaltmadı. Nitekim adliye personelleri içerisinde korona virüs vakaları olduğuna ilişkin haberler çıkmaya başladı.
Bundan sonrası için öncelikle acilen sürelerle ilgili bir düzenleme yapılması gerekiyor. Çünkü süreler işlemeye devam ederse hem personelin iş yükü artacak, hem avukatın iş yükü artacak hem de vatandaşın olası hak kayıplarının önüne geçilemeyecek. Birçok meslektaş evden çalışmaya başladı şimdi dolayısıyla davalara ilişkin çoğu belgeler ofislerde kaldı. Bu evraklar olmadan evden çalışmak da mümkün olmuyor. Yahut belge temini için müvekkille görüşmek gerekiyor, müvekkil de o belgeyi başka bir yerden temin ediyor derken büyük bir zincir oluşuyor. Bu nedenle de hem teması engellemek hem de hak kayıplarının önüne geçebilmek için sürelerle ilgili düzenleme elzem. Bununla birlikte tabi bir de, Anayasa Mahkemesi başvurusu, arabuluculuk başvurusu, soruşturma ve sulh ceza dosyalarının elektronik ortamdan erişime açılması gerekiyor. Böylelikle adliyedeki yoğunluk en aza indirilebilir.
“İŞVEREN ÜCRETSİZ İZNE ÇIKARAMAZ"
İşe gitmek zorunda olanlar, ücretsiz izne zorlananlar hukuki olarak ne yapabilir?
Öncelikle çalışanlar iş yerlerine başvurarak önlem alınmasını isteyebilir, önlem alınana kadar 6331 sayılı kanunun 13. maddesi doğrultusunda çalışmaktan kaçınabilirler. Önlem alınmadığı takdirde sözleşmelerini fesh edebilirler.
İzin meselesine gelirsek, işveren tek taraflı olarak aldığı bir kararla işçileri ücretsiz izne çıkaramaz. Ücretsiz izin uygulanabilmesi için işçinin mutlaka rızasının olması gerekir. İşveren, işçileri yalnızca ücretli izne çıkartabilir. Tek taraflı olarak, işçinin rızası alınmadan uygulanan ücretsiz izin fesih anlamına gelir ve bu durumda işçi işe iade davası açabilir. Korona virüs salgını iş hukuku açısından “zorlayıcı sebep”tir. Bu husus iş kanununda işçi ve işveren bakımından ayrı ayrı düzenlenmiştir. Eğer bu sebeple işyerinde iş durursa işçiye bir hafta süreyle yarım ücret ödenir. Bir haftanın sonunda işçi iş sözleşmesini feshederek kıdem tazminatını alabilir ya da açılışı bekleyebilir. Koşulları olan işçi ayrıca işsizlik yardımı alabilir.