"Şili'de HAYIR sokaklarda hayat buldu"

Şili'de, diktatör Augusto Pinochet'yi iktidardan düşüren "HAYIR" kampanyasının fikir sahibi ve yürütücüsü Eugenio Francisco Garcia Ferrada, Kadıköylülerle bir araya geldi. Gazete Kadıköy'e konuşan Ferrada, “Sadece 'hayır'ın arkasında olmak önemli değil; önemli olan daha sonrasında olacakların da arkasında durmaktır” dedi

25 Şubat 2017 - 04:53

Şili'de, diktatör Augusto Pinochet'yi deviren 'hayır' kampanyasının yaratıcısı Eugenio Francisco Garcia Ferrada, Kadıköylülerle buluştu. CHP Gençlik Kolları Örgütü'nün daveti ile Türkiye’ye gelen Ferrada, 24 Şubat Cuma günü Tasarım Atölyesi Kadıköy'de düzenlenen “Hayır Nasıl Kazanılır” söyleşisine konuşmacı olarak katıldı. Ferrada, Şili'deki deneyimlerini Kadıköylülerle paylaştı.

Hayır kampanyasının toplumun bütün kesimlerini kapsaması gerektiğini belirten Ferrada, insanların 'hayır' oyu kullanmaları halinde referandum sonrasında neler olacağına dair olasılıkların anlatılması gerektiğini vurguladı. Hayır kampanyasında sosyal medyanın etkin bir şekilde kullanılması gerektiğine dikkat çeken Ferrada, “Sosyal medya benim düşünceme göre şu an en iyi reklam ve baskı aracı. Facebook, Twitter gibi araçları pozitif bir şekilde kullanmak gerekiyor. Mısır ve Tunus gibi ülkelerde sosyal medya ülkelerin yönetimini değiştirdi, neden burada olmalısın?” diye konuştu. 

Şili'deki yönetimin 'hayır' kampanyasını engellemek için çeşitli baskı yöntemlerini hayata geçirdiğini belirten Ferrada, “Politik propagandayı Şili'de iktidar engellediği için imkanlarımız kısıtlıydı. Dolayısıyla aynı kampanya sokaklarda hayat buldu. Dağıttığımız el broşürleriyle, yaptığımız toplantılarla kampanyayı gerçekleştirdik. Kampanya filmini sadece on beş dakika televizyonda yayınlanma şansımız oldu. Aynı zamanda bu opsiyon 'evet' kampanyası için de geçerliydi. On beş dakika yayın süresi verilmesinin bizim için bir avantajı da oldu. Herkes on beş dakika içinde yayını izlemek için bekliyordu.”

“MUTLULUK HERKES İÇİN”

Şiddet içermeyen, alternatif fikirlerin 'hayır' kampanyası için devreye sokulması gerektiğini söyleyen Ferrada, gençlere şu önerilerde bulundu: “Çözüm, şiddet içermeyen, yaratıcı eylemler yapabilmekte. Sorun olduğunda çözümü bulmak gerekir. Gençler de bu çareyi bulmak da uzmanlar.  Pinochet'ye oy verenler değişimden korkan insanlardı. O insanları değişimin iyi olduğuna ikna etmek zordu. Onları ikna etmek mümkün olmadı. Şili'de herkes için bir kampanya vardı” dedi. 

“Mutluluk herkes içindir” diyen Ferrada Türkiye’deki seçmeni de 'hayır' oyu kullanmaları yönünde ikna etmenin anahtarının da 'mutluluk' olduğunu dile getirdi.

FERRADA 'HAYIR'I ANLATTI

Bir haftalık Türkiye gezisinde Kadıköylü gençlerle buluşan Eugenio Francisco Garcia Ferrada ile özel bir söyleşi gerçekleştirdik. 'Hayır' kampanyasına dair önemli ipuçları paylaşan Ferrada, kendi ülkesindeki politik atmosferle Türkiye'yi karşılaştırdı. “Sadece “Hayır”ın arkasında olmak önemli değil, daha sonrasında olacakların da arkasında durmak da önemlidir.” diyen Ferrada, güçlü bir 'hayır' kampanyasının karanlığa karşı aydınlık mücadelesi olduğunu belirtti.

Sizi herkes bir döneme damgasını vuran ve Şili'nin kaderini değiştiren “No” filmine konu olan kampanya ile tanıdı. 30 yıl önce Şili ile şu anki Türkiye arasında benzerlikler var mı?

Şili o tarihlerde çok önemli bir dönemden geçti. Şu anda Türkiye de aynı durumda. Basın özgürlüğüyle ilgili problemler var ve hükümetin tek elde topladığı bir iktidarı söz konusu. Ancak burada bir meclis ve muhalefet partisi var, sürdürülen bir sistem var. Şili'de bunlar yoktu. Şu anda 21. yüzyıldayız, o dönem 20. yüzyıldı ve zamansal farklılıklar ortaya çıkıyor. Aynı zamanda sizin başkanınız, şu andaki cumhurbaşkanınız seçilmiş olarak geldi ama Pinochet bombalarla, zorla ve baskıyla iktidara geldi. Bu sebeple iki ülke arasında siyasi olarak belirgin farklılıklar var.

Peki, Pinochet’yi deviren sadece sizin kampanyanız mıydı? Toplumsal muhalefetin rolü neydi ?

Kampanyanın öncesinde de insanlar bir araya geliyordu ve Pinochet’ye karşı duruyorlardı. Biz kampanyayı daha sonra oluşturmaya başladık. Hem toplumsal muhalefet hem de kampanyanın kendisi değişime yol açtı. Ülkenin duygularına yönelik olarak etik bir kampanya yönetildi. Ama sadece bir kampanya diktatör devirmek için yetersizdir.

Türkiye için aynı şey geçerli mi? Buradaki kampanya nasıl yönetilmeli, önerileriniz var mı?

Öncelikle politik bir kampanya yapılmalı ve insanların bir değişiklik olacağını görmeliler. Hayır denilirse ne olacağına dair somut bir şeyler söylenmeli. Şu anda hükümet 'evet' denildiği takdirde değişimin gerçekleşeceğini ve vatandaşların daha iyi bir yaşama sahip olacaklarını söylüyor. 'Hayır' kampanyasını yürütenler de bunun aksini iddia ediyorlarsa, bunun nasıl olacağını anlatmak durumundalar. Şu anda bu belirsiz.

Dünyada enformasyonun dağılması, yayılmasıyla ilgili bir sorun söz konusu; No filmindeki sahnelerden de anlaşılacağı üzere, sizin kampanyanız süresince Pinochet hükümeti çeşitli baskı yöntemlerine başvurdu. Türkiye'de de böyle bir durumla karşılaşılırsa nasıl bir yöntem izlenmeli?

Biz kampanya filminin içinde olduğu kaseti, yayın gününden bir gün evvel kanala teslim ediyorduk. Ancak 'evet' kampanyasının sahipleri o kasedi yayınlanmadan önce alıp, izleyip, kendi kampanyalarına uyarlıyorlardı. Bu da bir şekilde baskı yöntemiydi. Ama bu dönemde herkesin elinde cep telefonu var, bu da sosyal medya gibi alternatif bir kapı açıyor insanlara.

Peki, Türkiye’deki sosyal medya paylaşımlarını takip edebildiniz mi? “Hayır”la ilgili birçok şarkı söyleniyor sosyal medyada onları görebildiniz mi?

Evet, sosyal medyada şarkılar, klipler, reklamlar var; bunun dışında fikir vermek amacıyla karikatürler de yapılabilir.

Sizin kampanyanızın logosu çok renkliydi, gökkuşağı renkleri vardı. Sanırım Türkiye’de böyle bir şey yapılmalı, bütün renklerin olduğu…

O logonun arkasında iki fikir vardı; ilki sol, ortada kalanlar ve sağ görüşe dahil fikirlerin hepsi bir arada tutuluyordu ve bunu çok güzel sembolize ediyordu. Diğer fikir ise gökkuşağının, mutluluk vereceğini ve güzel şeylerin olacağını sembolize etmesiydi. Aynı zamanda gökkuşağı, karmaşıklığın sona ereceğini ve karanlıktan aydınlığa çıkılacağını gösteriyordu. Ve burada bir karmaşıklık olduğunu görüyorum; dolayısıyla Türkiye'de de karanlığa karşı aydınlık bir kampanya olmalı. 

Türkiye’de de Şili’deki gibi birçok grup var 'hayır' kampanyasının içerisinde; buradaki renkleri nasıl görüyorsunuz?

Çok bilmiyorum. Sadece “hayır”ın arkasında olmak önemli değil, önemli olan daha sonrasında olacakların da arkasında durmak da önemli. Daha sonrası için bir proje olmazsa  kampanya bugün için sadece bir seçim olarak kalır, sonrasında ilerlemez.

Türkiye’deki gençlerden davet aldığınızda ne hissettiniz?

Eğer yardım edebilirsem çok mutlu olacağımı düşünüyorum. Gençlerin beni davet etmiş olmaları bile güzel.

Kadıköy’ü gezdiniz, nasıl buldunuz?

Çok güzel bir enerjisi var. Semtlerin önemli olan şeyi de bu.


ARŞİV