Rumların acısı 60. yılında

İstanbul ve İzmir’de, başta Rum’lar olmak üzere azınlıkların korku dolu iki günü olan 6-7 Eylül olaylarının 60. yılındayız…

03 Eylül 2015 - 16:31
Gökçe UYGUN
Bundan tam 60 yıl önce, 1955 yılının 6 ve 7 Eylül günlerinde, Türkiye’deki Rum toplumu üzerindeki etkisi uzun saman silinmeyecek utanç ve vahşet günleri yaşandı. Rumlar başta olmak üzere azınlık ve gayrimüslimlere yönelik şiddet ve yağma olayları derin yaralar açtı.
Kısaca özetlemek gerekirse; olayları Atatürk’ün Selanik’teki evinin bombalandığı haberinin yayılmasıyla patlak verdi. Kıbrıs Türktür Cemiyeti’nin önayak olmasıyla, yerel kalabalıklar ve şehre dışarıdan getirilmiş olan kitlelerce 6 Eylül akşamı Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir yağma ve yıkım eylemi gerçekleştirildi. En büyük tahribat nüfusun yüzde 15’inden fazlasını Rumların oluşturduğu Beyoğlu’nda yaşandı. Rum azınlığın ev, işyeri ve ibadet yerlerine yönelik bu saldırılarda emniyet pasif bir tutum sergiledi. 7 Eylül sabahına kadar süren saldırılarda mahkeme zabıtlarına göre, 4 bin 214 ev, 1004 işyeri, 73 kilise, bir sinagog, iki manastır, 26 okul ile aralarında fabrika, otel, bar gibi yerlerin bulunduğu 5 bin 317 mekân saldırıya uğradı. Hasarı yaklaşık 150 milyon TL’ydi. DP hükümeti ise zarara uğrayıp tescil ettirenlere ise sadece (toplam) 60 milyon TL tazminat ödedi. ABD Başkonsolosluğu’na göre saldırıya uğrayan işyerlerinin yüzde 59’u Rumlara, yüzde 17’si Ermenilere, yüzde 12’si Musevilere, yüzde 10’u Müslümanlara; evlerin yüzde 80’i Rumlara, yüzde 9’u Ermenilere, yüzde 5’i Müslümanlara, yüzde 3’ü Musevilere aitti.

5 BİNİ AŞKIN KİŞİ TUTUKLANMIŞTI
Olayların başladığı saatlerde İstanbul’da olan Başbakan Adnan Menderes saldırıların kontrol edilememesi üzerine Sapanca’dan çağrıldı ve sıkıyönetim ilan edildi. Olaylarla ilgili 5 bin 104 kişi tutuklandı. Başlangıçta soruşturmalar Kıbrıs Türktür Cemiyeti ve gençlik örgütleri etrafında yoğunlaşmıştı. Ancak daha sonra DP iktidarının bastırması sonucunda komünistler suçlandı. Aralarında Aziz Nesin, Kemal Tahir, Asım Bezirci, Hasan İzzettin Dinamo’nun da bulunduğu yaşayan fişlenmiş komünistler ile ölmüş dört komünist hakkında dava açıldı. Tutukluların çoğu Aralık 1955’te serbest bırakıldı. Kıbrıs Türktür Cemiyeti de kapatıldı. 27 Mayıs darbesinden sonra cunta tarafından organize edilen Yassıada Yargılamalarında DP hükümeti olaylar nedeniyle de cezalandırıldı.

ACININ KADIKÖY YAKASI
Kadıköy’ün Rumları ise ‘55 sonbaharının acı dolu bu iki gününü, karşı yakanın Rumları kadar sert yaşamasalar da benzer acıları yüreklerinde hissetiler. Örneğin Kadıköy Rum Ortodoks Cemaati Kiliseleri Mektepleri ve Mezarlığı Vakfı Başkanı Yorgo İstefanopulos… O tarihlerde 11 yaşında olan İstefanopulos, Moda’da olayların hafif yaşandığını söylüyor; “Bir gece önceden evleri işaretlediler. Camlar indirildi. Biz de hemen ‘Cama bayrak asalım’ dedik. O panikle bayrak bulamadık evde! Ertesi gün, olayların detaylarını radyodan duyduk. Bahariye’deki kilisemizin içi, Rum esnafın dükkânları çok tahrip edilmişti”

‘‘ANNEM ÇOK AĞLAMIŞTI…’’
1951 Kadıköy doğumlu olan İstanbullu Rumların Evrensel Federasyonu Başkanı Niko Uzunoğlu da, sadece 4 yaşında olduğu için o günleri çok az anımsıyor: “Yaşadığımız sokak ücra olduğundan o gece pek bir şey anlamadım. Sabah erkenden, babamın çok yardım ettiği Kırım Tatarı taksi şoförü bizi uyandırdı. Babamın Kadıköy merkezdeki dükkânının kurtarıldığını söyledi. Biz bir gece önce olaylar olduğunu böylece anladık. Sonra, Moda’da oturan dedemin evine gittik. Babamın daha sonra anlattığına göre dükkânımızı, Aya Efimiya Kilisesini koruyan Kürt hamallar kurtarmış. Olaylardan birkaç gün sonra evimize takdis için gelen Bahariye Aya Triada Kilisesi’nin papazı, kilisemizin nasıl tahrip edildiğini anlatırken, annem çok ağlamıştı…’’

BELGESELDEN TANIKLIKLAR
 Kadıköy Rum Ortodoks Cemaati Vakfı’nca hazırlanan “Khalkedon- İstanbul’un Anadolu Yakası’ndaki Rum Cemaati” belgeselinde de 6-7 Eylül olaylarına değiniliyor. Yunanistan’a göç etmek zorunda kalmış Rumlar ve İstanbul’da kalan Kadıköylü Rumlar ile söyleşilerde, kısa da olsa 6-7 Eylül tanıklarına da yer veriliyor.

KIRILAN ŞİŞELER VE KAKAO…
Geçmişte Rumlar’ın yoğun olarak yaşadığı İstanbul semtleriyle ilgili kitaplar yazan Orhan Türker’in Halkidona’dan Kadıköy’e Körler Ülkesinin Hikâyesi adlı kitabındaki “6-7 Eylül olaylarında Moda Çarşısı” başlıklı bölüm şöyle;
“O yıllarda Moda Çarşısı adeta bir operet dekorunu çağrıştıracak kadar renkliydi. Caddenin iki yanına dizili dükkânların sahipleri ve çalışanları–birkaç Türk’ün dışında- çoğunlukla Rumlardan oluşuyordu. Meyhaneci Perikli, kasap Aleko, manav Dimitro, berber Vladimiros, eskici Aleko gibi isimler arasında serpilmiş birkaç Türk, Bulgar ve Ermeni dükkânı da vardı. Çarşıda Rumca, bazen Türkçe’den daha fazla kullanılıyordu. 6 Eylül olayları Kadıköy’de İstanbul’un pek çok yerinde yaşananlara göre ucuz atlatılsa da,  evlerin camları kırılıp kapıları zorlanmıştı. 7 Eylül sabahı cam kırıklarından geçilmeyen Moda çarşısında sağlam veya tahrip olmuş her dükkkânın önünde bayraklar asılıydı. Meyhaneci Perikli’nin dükkânının önü parçalanmış, masa, sandalye ve tabak çanakla dolmuştu. Kırılan şişe ve fıçılardan dökülen rakı ve şarapların kokusu tüm sokağı kaplıyordu. Pastacı Stasuli’nin dükkânı da tamamen tahrip olmuştu. Sokağa yığılan camların arasında ezilmiş kadife çikolata kutuları,  kırık limonata bardakları vardı. Yerlere saçılmış kakao ve vanilya torbalarından ortalığa tarifi güç, hoş bir koku yayılıyordu. 6-7 Eylül gecesinin maddi hasarı Kadıköy’de çabuk silindi ve hayat görünürde normale öndü. Ama bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Bu olay, 9 yıl sonra Yunan vatandaşlarının sınırdışı edilmesiyle birlikte Rumların göçü için itici etken oldu."

Rumlardan Meclis’e 6-7 Eylül Çağrısı
İstanbullu Rumların Evrensel Federasyonu, 6-7 Eylül’ün 60. yıl dönümünde, TBMM Başkanı İsmet Yılmaz ve Meclis’teki partilerden 6- 7 Eylül’ü Meclis’in resmen kınamasını ve geri dönüşlerin teşvik edilmesini talep etti. Agos gazetesinden Uygar Gültekin’in haberine göre, merkezi Atina’da bulunan İstanbullu Rumların Evrensel Federasyonu yolladığı dilekçede federasyonun İstanbul’dan uzak yaşamaya mecbur bırakılmış 100 binden fazla İstanbullu Rum’u temsil ettiğine dikkat çekildi.  Dilekçede 6-7 Eylül’ün Rumlarda büyük bir kırılmaya yol açtığı, Cumhuriyet döneminde sayıları 100 binden fazlayken artık 3 binin altına düştüğü ve  yok olmaya mahkûm bırakıldığı belirtildi. 2012’de, TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’nu raporunda yer alan 6-7 Eylül Olayları’nın Türkiye’de meydana gelen anti-demokratik gelişmelerin ilk adımı olduğu tespiti ve açıklanan Yassıada Davası’nın tutanaklarıyla 6-7 Eylül’ü da kapsayan yargılamaların tarafsız olamadığının ispat edildiği de dilekçede vurgulandı.

ARŞİV