Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre enflasyon kasım ayında yüzde 3,51 artarken yıllık bazda yüzde 21,31 olmuştu. Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) 12 aylık enflasyonu yüzde 58,65 olarak hesapladı. Kasım ayında aylık artış 9,91 oldu. TÜİK’in açıkladığı enflasyon verileri tartışma konusu olurken, market ve pazarlardaki fiyatlar da neredeyse her gün artıyor. İBB İstanbul Planlama Ajansı’nın yaptığı “İstanbul’da Yaşam Maliyeti” araştırmasının sonuçlarına göre ise İstanbul’da gıda, kişisel bakım, temizlik, konut giderleri, ulaşım ve iletişim gibi temel ihtiyaçların ortalama maliyeti bir yılda yüzde 50,18 arttı. Peki fiyatlar neden sürekli artıyor, TÜİK’in açıkladığı veriler neden tartışılıyor, fahiş fiyat iddiaları ne kadar gerçek ve bununla yeterinde mücadele ediliyor mu? Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Genel Başkanı Aziz Koçal ile konuştuk.
“MUTFAK YANIYOR”
TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarının gerçeği yansıtmadığını ifade eden Koçal, “Mutfak enflasyonu ile TÜİK’in enflasyon oranı arasında ciddi fark var. TÜİK bu oranları belirlerken nereden fiyat alıyor ise bize de bildirsin biz de oradan alışveriş yapalım. Mutfak yanıyor. TÜİK enflasyon hesaplamasında enflasyon sepetindeki ürünleri güncelliyor, fiyat artışı az olan ürünler hesaplamaya alınıyor, büyük ölçüde yapılan budur.” dedi.
Tüketici Hakları Derneği’nin yaptığı araştırmaya göre 90 gıdanın son bir yıllık fiyat artış ortalamasının yüzde 35,28 olduğunu belirten Koçal, 90 gıdanın piyasa fiyatlarının TÜİK’in belirlediği fiyatlardan çok daha yüksek olduğunu, piyasadaki gıda fiyatlarına göre asgari ücretlilerin satın alma gücünün de daha düşük olduğunu ekledi.
“TOPU TACA ATIYORLAR”
Piyasadaki fiyat artışlarının hepsine “fahiş fiyat” demenin doğru olmayacağını belirten Koçal, zamlara dair de şu değerlendirmelerde bulundu: “Olağanüstü dönemlerde maalesef fırsatçılar çıkıyor, özellikle döviz kurları yükseldiğinde. Ya da deprem, salgın hastalık gibi durumlarda.
Ülkede bir fahiş fiyat gerçeği var ancak bu çok belirleyici bir etken değil. Ticaret Bakanlığı bünyesinde Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu var ve fahiş fiyat şikayetlerini değerlendirerek gerekli yaptırımı uyguluyor. Son aylarda fiyatların artmasının nedeni ortada. Döviz kurlarındaki artış, buna bağlı olarak akaryakıt ve doğalgaza yapılan zamlar.”
“Ülke gerçeğine dönerek tarıma önem vermeliyiz.” diyen Koçal, üretim planlamalarının yapılarak çiftçilerin yeniden tarıma teşvik edilmesi gerektiğini söyledi. Koçal, “Teşvik için birçok tedbir alınmalı, çiftçinin traktörünü ahırdaki ineğini icra ile alırsanız çiftçiyi küstürürsünüz. Çiftçi küserse maalesef tarımda dibe vururuz. Tarım ürünlerinde ithalatı sıfırlamak gerekir. İthal tarım ürünlerinin ülkemizde ekimini ve planlamasını yapmamız gerekiyor. İthalata yönelik bir politika yerine tam tersi ihracata yönelik bir politika izlemeliyiz. Sonuç olarak fahiş fiyat söylemleri topu taca atmaktır.” dedi.
“RAFLAR DOLU OLSA NE OLUR?”
Zamlarla birlikte bazı ürünlerin tedariğinde sorun yaşanacağını söyleyen Koçal, alım gücü zayıflayan tüketicilerin besin değeri yüksek ürünlere ulaşamayacağına işaret etti. Koçal şu değerlendirmelerde bulundu: “Fiyatlardaki bu artışlar merdiven altı dediğimiz ürün imalatı ve satışlarını artıracak. Bu ürünler tamamen sağlıksızdır. Hangi ortamda nasıl üretildiğini bilmiyoruz. Yine girdilerdeki maliyet yüksekliği nedeniyle piyasada taklit ürünler çoğalacak. Bu ürünler uzun vadede vatandaşlarımızda önüne geçilemeyen hastalıklara yol açabiliyor. O nedenle etkin ve etkili denetimle tüketicilerin sağlıklı, ekonomik ve besin değeri yüksek gıdaya ulaşmasının önü açılmalı. Bunun için de tüketicinin alım gücünü artırmak gerekiyor. Siz rafları doldurabilirsiniz ama tüketicinin alım gücü yok ise ne ile alacak? Şu anda spotçularda stok yığılması başladı. Vatandaş taksitle alıp peşin satarak nakit ihtiyacını karşılamaya başladı. Önlem alınmaz ise bu gidişatın sonu toplumsal sorunların çok ciddi bir boyuta çıkacağı da bir gerçektir. Artık tüketici tükeniyor, aç ve yoksul sayısı sürekli artıyor, zengini zengin yapacak bütçe değil, yoksulluğu ve açlığı yok edecek bütçe istiyoruz. Tükettikçe tükenmek istemiyoruz.”