Eğitim Reformu Girişimi’nin “Eğitim İzleme Raporu 2021: Eğitim Ortamları” başlıklı raporu yayınlandı. Şehir plancısı ve kent tarihçisi Gizem Kıygı’nın hazırladığı raporda, salgın koşullarıyla beraber değişen eğitim mekanları, dijital ortamın öğrenme üzerindeki etkisi, Türkiye’nin yüz yüze ve uzaktan eğitim takvimi değerlendirildi.
Raporda, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü̈ (UNESCO) verilerine göre 16 Mart 2020-31 Mayıs 2021 tarihleri arasında hafta sonlarını ve tatil günlerini çıkarınca Türkiye’de okulların salgın nedeniyle 130 gün boyunca kapalı kaldığına dikkat çekildi. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) üyeleri arasında okulları en uzun süre açık tutan ilk beş ülke sırasıyla ABD, Avustralya, İsveç, İzlanda ve Japonya’ydı. Türkiye, 16 Mart 2020-31 Mayıs 2021 döneminde OECD ülkeleri arasında Meksika’dan sonra okulların en uzun süre kapalı kaldığı ikinci ülke oldu. Türkiye’yi Polonya, Kolombiya ve İrlanda izledi.
EVİN ÖNEMİ ARTTI
Raporda, salgın tedbirleri kapsamında 23 Mart 2020 itibarıyla uzaktan eğitime geçildiği ve Sağlık Bakanlığı tarafından 25 Mart 2020’de de Hayat Eve Sığar kampanyasının başlatıldığı hatırlatıldı. Bu tedbirler nedeniyle sağlıklı ve güvenli konutun öneminin arttığı ifade edilirken şu görüşlere yer verildi: “Salgın koşulları hayatın her alanını derinden etkiledi, var olan kırılganlıkları derinleştirdi ya da yeni kırılganlıkların oluşmasına neden oldu. Çocuklar da içinde yaşadıkları toplumsal koşulların kırılganlığına bağlı olarak salgının yarattığı belirsizlikten farklı derecelerde etkilendi. 2020’nin Mart ayında başlayan birinci kapanma döneminde, çocuklar yaklaşık iki ay evde hareket ve sosyalleşme imkânlarından mahrum kaldılar.”
“TÜRKİYE 49’UNCU SIRADA”
Raporda, konutların fiziksel kapasitesinin çocukları iyi olma hâlini etkileyen önemli faktörlerden biri olduğu belirtilirken, özellikle yapılaşmanın yoğun olduğu büyük kentlerde konutların niteliklerinin karantina süresince yeniden tartışmaya açıldığı da vurgulandı. Raporda yer verilen bilgilere göre, salgın sürecinde balkon gibi hava almaya ya da hareket ihtiyacına karşılık verecek donatıların varlığı, internete erişim, güneş ışığı ve temiz hava sirkülasyonu, çocukların ve yetişkinlerin kendilerine ait odalara sahip olmaları öne çıktı.
Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) 2018 sonuçlarında yer verilen “sessiz bir çalışma yerine sahip olan öğrencilere” ilişkin veriler incelendiğinde, Türkiye 77 ülke içinde 49’uncu sırada yer aldı.
DİJİTAL EĞİTİM ORTAMLARI
Türkiye’de salgın döneminde uzaktan eğitim EBA ve TRT EBA TV aracılığıyla sağlandı. Raporda, uzaktan eğitim sürecinde aynı odayı, aynı dijital araçları paylaşmak durumunda kalan çocukların eğitime katılımında kesintiler yaşadığı kaydedildi.
Bölgesel altyapı farklılıklarının, internet erişiminin olmamasının ve teknolojik donanım yetersizliğinin eğitime erişimin önünde duran en önemli engeller olarak öne çıktığı ifade edilirken, “MEB’in yaptığı açıklamaya göre, 1,5 milyonu kırsal alanda olmak üzere 3,5 milyondan fazla öğrencinin internete erişimi bulunmuyor. Bununla birlikte MEB’in öğretmenler, okul yöneticileri ve velilerle yaptığı anket sonuçlarında dijital okuryazarlık eksikliği, salgının getirdiği kaygı bozuklukları ve cihaz ve erişim eksikliği uzaktan eğitimde en çok yaşanan sorunlar olarak öne çıktı.”
ROLLER DEĞİŞTİ
Raporda, salgınla birlikte evin eğitim ortamına dönüşmesiyle ebeveynlerin de eğitim ortamına daha fazla dahil olduğu belirtildi. Salgın döneminde evlerindeki çocuklara, yaşlılara, hastalara bakmak durumunda kalan öğretmenlerin ev içi yüklerinin arttığına dikkat çekilirken, şu ifadelere yer verildi: “Yapılan odak grup görüşmelerinde de eğitimciler salgın süreciyle birlikte hem okuldaki hem evdeki rollerinin değiştiğini, öğrencilerle ve ebeveynlerle ders saatleri dışında iletişim trafiğinin arttığını, geç saatlere kadar sürebilen toplantılarla eğitimlere katıldıklarını belirttiler.”
AFETLERE HAZIR MIYIZ?
Raporda, depremin afet yönetiminin ana ve en önemli maddelerinden biri olduğu ancak oluşabilecek afetlerin depremle sınırlı olmadığı ifade edilirken şu önerilere yer verildi: “Türkiye coğrafi olarak farklı afet tehditlerini aynı anda bünyesinde barındırıyor. Bu tehditlere iklim değişiminin hızlanmasıyla birlikte karşılaşılacak yeni afetler de eklenebilir. Öte yandan, eğitim politikaları afetleri ve iklim krizini içermekten epey uzakta duruyor. Eğitim ortamlarının coğrafi koşullar göz önünde bulundurularak afete karşı hazırlanması, afet planlama çalışmalarının iklim krizi risklerini ve önleyici uygulamaları içermesi büyük önem taşıyor.”