Samandağ'da hüzünlü ve direnişçi bir festival…

Bir yanda kan bağıyla kardeş olduğu sınır komşusu Suriye’de sürdürülen savaş, diğer yanda artan baskılara karşı sokaklara çıkan gencecik insanların cenazeleri…

26 Temmuz 2013 - 12:15
Bir yanda kan bağıyla kardeş olduğu sınır komşusu Suriye’de sürdürülen savaş, diğer yanda artan baskılara karşı sokaklara çıkan gencecik insanların cenazeleri… Yıllardır barış ve coşku içinde yapılan Samandağ Evvel Temmuz Festivali’nde bu yıl endişe ve hüzün vardı. Ancak her şeye rağmen Gezi direnişi ruhunun hâkim olduğu festival, umutları çoğalttı.
 
Semra ÇELEBİ
Kültürlerin ve dinlerin buluşma noktası, ülkenin en güneyindeki ili Hatay’ın uzun sahiliyle göz dolduran ilçesi Samandağ’da yapılan Geleneksel Evvel Temmuz Festivali, bu yıl 11-14 Temmuz günleri arasında gerçekleşti. Samandağ Kalkındırma Derneği ve Samandağ Belediyesi’nin düzenlediği festivale biz de Gazete Kadıköy olarak davetliydik. İlk kez gittiğimiz bu topraklarda, halkların ve dinlerin kardeşliğine şahit olurken yaratılmak istenen düşmanlık ortamına karşın birbirine sıkı sıkıya kenetlenen insanların direngenliğini gördük.
 
4 BİN YILA DAYANAN TARİH
Arap Alevilerin diğer adıyla Nusayrilerin yoğun olarak yaşadığı Samandağ, uzun plajı, coşkun denizi, çevresini saran dağları ve her mevsim ürün veren bereketli topraklarıyla ülkenin en güzel yerlerinden biri. Hatay’ın merkezindeki dinler buluşması Samandağ’a da yansımış. Nusayrilerin yanı sıra, Sunni Müslümanlar ve Hristiyanlar da hep birlikte kardeşçe yaşıyor. Ülkenin yaşayan tek Ermeni köyü olan Vakıflı da Samandağ sınırları içinde bulunuyor. 140 kişilik nüfusuyla, kendi kültürü, dini ve yaşamıyla, tüm acılardan süzülerek ayakta kalmayı başarıyor Vakıflı…
Samandağ Geleneksel Evvel Temmuz Festivali, 2001 yılından beri her yıl düzenli olarak yapılıyor. Festivale adını veren Evvel Temmuz’un hikâyesi ise 4 bin yıl önceye dayanıyor: “Temmuz bereketin adıdır. Miladi takvime göre ayın 14’ü, Rumi takvimde ayın biridir. Bu nedenle 14 Temmuz, Türkiye’de yaşayan Arapların inanışlarına göre “Evvel Temmuz” olarak kabul edilir. Evvel Temmuz 4 bin yıl öncesine kadar uzanan tarihi geçmişte, çok tanrılı döneminde hasadın yapıldığı ve bir sonraki dönemin bereketli geçmesi için bereket tanrısı Temmuz’a kurbanların adandığı gündür. Tek tanrılı dinlere geçişten sonra bu gelenek, bu coğrafyada devam eder.”
 
BİR YANDA SAVAŞ DİĞER YANDA GENÇ ÖLÜMLER
Temmuz’un bereketi festivale çokça yansımış önceki yıllarda. Çevre ilçelerden Samandağ’ı dolduran on binler, uzun kumsalda kurulan festival alanını doldurmuş, coşkuyla söylemiş türküleri. Ancak bu yıl festivalde en çok hissedilen duygu hüzün ve ona eşlik eden endişe oldu. Dolayısıyla da türküler daha az kişiyle daha sessizce söylendi…
12 Temmuz günü vardığımız Hatay’da havaalanından Samandağ’a giderken, bir önceki gün ölüm haberini alıp dilsiz kaldığımız Ali İsmail Korkmaz’ın evinin ve mezarlığın yakınından geçiyoruz. Çevreye hüznün sessizliği sinmiş… Diğer yanda bir başka Gezi şehidi Abdullah Cömert’in köyü… Hatay, son bir ayda yaşanan, insanların baskılara karşı ayaklandığı Gezi direnişine iki genç evladını vermiş olmanın büyük acısını yaşıyor.
Samandağ’a vardığımızda bu hüznün ve acının o güzel insanlara da yansıdığını görüyoruz, yine de Gezi direnişi ruhuyla festivali sürdürme gayretindeler. Zaten yapılan bütün konuşmalara ve panellere de Gezi direnişi damgasını vuruyor. “Yeni Siyasal Süreç ve AKP” başlıklı panelde İstanbul’dan gelen sosyalist partilerin başkanları artık yeni bir tarihin başladığını belirtiyor, Taksim Komünü ve Gezi direnişini değerlendiriyor. Konu “emek ve istihdam” da olsa, “Alevilerin sorunları” da olsa bir şekilde temelde Gezi direnişi konuşuluyor, önemli sonuçlar çıkarılması gerektiğinde hemfikir olunuyor. Bunda akşamları Armutlu mahallesinde devam eden çatışmaların da büyük payı oluyor. Neredeyse her akşam direnişçiler mahallede barikatlar kuruyor, polisin müdahalesine maruz kalıyor ancak vazgeçmiyor. Sosyal medyada dolaşan, evlerden barikatlara koltuk ve beyaz eşyaların taşındığına dair haberlere de bizzat şahit oluyoruz. Halkın yitirdiği evlatları Ali İsmail ve Abdullah Can için büyük öfke içinde olduklarını görüyoruz.
 
REYHANLI’NIN MİSİLLEMESİ OLUR MU?
Henüz birkaç ay öncesinde yaşanan Reyhanlı katliamının etkisi de devam ediyor kentte. Onlarca insanını kaybetmenin yanı sıra yeni bir saldırı beklentisi de endişeli ruh halini yansıtıyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Gezi olayları sürerken yaptığı bir konuşmada “Reyhanlı’da 51 Sunni vatandaşımız hayatını kaybetti” demesi Samandağ’daki tedirginliği arttırmış. Alevilere yönelik bir saldırı olması durumunda hedefte olacaklarını düşünen Samandağlılar, festival zamanı bilinçli yayılan söylentilerle kalabalık alanlardan uzak durmaya çağrılmış. Hiç elektriklerin kesilmediği ilçede, festival boyunca her akşam iki kez elektriklerin kesilmesi ve konserler için kumsalı dolduran yüzlerce insanın zifiri karanlıkta kalması da endişeyi arttıran diğer bir neden. Bütün bunlara rağmen, Kardeş Türküler’in, Hozan Beşir’in, hemşerileri Haluk Levent’in konserlerini kaçırmıyor Samandağlılar. Ölümlere saygı gereği müzik grupları, çok hareketli parçalar söylemiyor, bütün sanatçılar Gezi direnişinde ve Reyhanlı’da yaşamını yitirenleri anmadan geçmiyor.
Festivale katılımı etkileyen nedenlerden biri olan “Bunca ölüm varken festival yapılması doğru mu?” sorusunun cevabını da yine Samandağ’ın sosyalist belediye başkanı Mithat Nehir veriyor; “Festival sadece eğlence demek değildir, biz acılarımızı da direncimizi de paylaşmak için bu festivali düzenliyoruz. Bu festival alanının adı bundan böyle Ali İsmail Korkmaz alanıdır.” Başkan Nehir’e en büyük destek, Ali İsmail’in ve Abdullah’ın ailelerinden geliyor. Ali İsmail’in ağabeyi Gürkan Korkmaz, kumsalı dolduran binlere “Bir kardeş kaybettim ama sizin gibi binlerce kardeş kazandım, iyi ki varsınız, iyi ki buradasınız” diye seslenince, o güne kadarki en büyük coşkuyu görüyoruz alanda, alkışlar ve ıslıklarla…
Reyhanlı katliamında ağır yaralanan İzzet Koldan’ın “Bu güzel kentimizde yüzyıllardır kardeşçe yaşayan Sunni ve Aleviler birbirlerine düşürülmeye çalışılıyor. Ama biz bu oyuna gelmeyeceğiz. Reyhanlı katliamını Alevi kardeşlerimizin suçu olmadığını biliyoruz. Bu kardeşliği asla bozamayacaklar” sözleri ise bilinen bir gerçeğin seslendirilmesi açısından önem taşıyor.
Samandağ Geleneksel Evvel Temmuz Festivali, Arapların, Ermenilerin, Kürtlerin, Alevilerin, Sunnilerin, Hristiyanların velhasılı o verimli topraklarda yaşayan tüm kardeş halkların birlikteliğinin bir sağlaması oluyor, tüm endişe ve hüzne rağmen büyük bir coşkuyla sona eriyor.
 
YAŞAYAN TEK ERMENİ KÖYÜ
Bu toprakların en eski ve yaşayan tek Ermeni köyü Vakıflı, Samandağ’ın en güzel yerlerinden biri. Köyün tek kilisesini ziyaret ettiğimizde İskenderunlu papaz Avedis Tabaşyan, bize Vakıflı ile ilgili bilgiler veriyor. Şu an 140 kişilik nüfusu olan köyün 15 Ağustos’taki bağbozumu döneminde 3 bin kişinin ziyaret akınına uğradığını söyleyen Tabaşyan, yok olan 7 Ermeni köyü için 7 kazanın kaynatıldığını ve şenlikler düzenlendiğini anlatıyor. Hemen yanında oturan 80 yaşındaki Vart teyze ise halinden memnun dinliyor sohbetimizi. Festivalin son günü köy meydanında yapılan Anadil panelinde yapılan konuşmalarla anne dilini bilmenin önemine dikkat çekiliyor.
Şu an 2 pansiyonu bulunan köyün bir de çay bahçesi var. Bir gün Vakıflı’yı ziyaret ederseniz çay bahçesinde oturup köyün kokusunu içinize çekmeyi ve tamamen doğal köy ürünlerinden hazırlanan kahvaltıyı yemeden dönmeyin!
 
SAMANDAĞ, KORKMAZ VE CÖMERT’E SAHİP ÇIKTI
Samandağ Belediye Meclisi yaptığı olağanüstü toplantıda, demokrasi şehitleri Abdullah Cömert ve Ali İsmail Korkmaz’ın isimlerini ölümsüzleştirdi. Belediye Başkanı Mithat Nehir’in festival konuşmasında sözünü verdiği demokrasi şehitlerinin isimlerini Samandağ Oytun alanına ‘Abdullah Cömert Alanı’ ve Samandağ girişindeki, Favvar Köprüsü’ne de ‘Ali İsmail Korkmaz Köprüsü’ ismi mecliste oy birliği ile kabul edildi.
Meclis toplantısına her iki demokrasi şehidinin de aileleri katıldı. Aileler duygulu anlar yaşayarak, Belediye Başkanı Mithat Nehir ve Meclis Üyeleri’ne teşekkür ettiler. 

ARŞİV