Gezi eylemlerinin ardından kolektif bir çabayla kurulan Caferağa Mahalle Evi’ne baskın düzenleyen polis, evi boşalttı ve kapıya mühür vurdu.
Gezi eylemlerinin ardından kolektif bir çabayla kurulan Caferağa Mahalle Evi’ne baskın düzenleyen polis, evi boşalttı ve kapıya mühür vurdu. Evin kapatılmasına tepkiler yağdı. Mühürlenen kapıyı geri açan mahalleli, “Saraylara karşı mahalle evlerini yaşatacağız” dedi.
Aysel KILIÇ
Gezi Direnişi’nden sonra oluşan park forumları mahalle dayanışmalarını oluştururken, ardından ‘işgal’ evlerini açtı. İstanbul’un ilk işgal evi olan “Donkişot” Kadıköy Yeldeğirmeni’nde halka açıldı. Ocak 2014’te de Caferağa Dayanışması, mahallelerinde kullanılmayan binaya girdi ve buraya “Mahalle Evi” adını verdi. İçinde kütüphanesi, marangozhanesi, karanlık odası ve takas pazarı olan Mahalle Evi’nde forumlar, atölyeler, sergiler, söyleşiler gerçekleştirildi, ihtiyacı olana yemekler yapıldı… Tamamen komün bir yaşama ev sahipliği yapan ‘işgal’ evlerinin kapısı halka her zaman açık oldu. Ancak mahallenin bu dayanışma örneği, Kaymakamlığı ve polisi rahatsız etti.
Kadıköy Kaymakamlığı, Mahalle Evi’ne bir tebligat göndererek buranın 5 Aralık Cuma günü saat 10.00'da polis tarafından boşaltılacağını bildirdi. Buna gerekçe olarak ise binanın Maliye Hazinesi’ne ait olması gösterildi. Tebligat üzerine Caferağa Dayanışması, mahalleliyi evine sahip çıkmaya çağırdı. Bu çağrı üzerine Kadıköy forumları, polisin baskın yapacağı 5 Aralık Cuma sabahı Mahalle Evi’ne akın etti. Mahalleliler saatlerce yağmur altında bekledi, nöbet tuttu. Ancak o gün polis binayı boşaltmaya gelmedi. Polis, hiç kimsenin olmadığı 9 Aralık Salı günü, şafak vakti Mahalle Evi’ne girdi. Kapıları balyozlarla kırdı, evi boşalttı ve kapıya mühür vurdu.
Polis baskınının duyulması üzerine mahalleliler, dayanışma evinin önünde toplanarak polise engel olmaya çalıştı. Ancak kapıya mühür vuran polis, eşyaları bir kamyonete bindirip oradan uzaklaştı. Polis gitti ama halk buradan ayrılmadı. Kimisi bando eşliğinde polisi protesto etti, kimisi sıkeçler sergiledi. Gezi direnişinin simgesi haline gelen ‘kırmızılı kadın’a ithafen yapılan dans gösterisi ise büyük beğeni topladı. Aynı günün akşamı iş yerlerinden, evlerinden çıkan insanlar buraya akın etti. Evin boşaltılmasına tepki gösteren mahalleliler, polisin mühürlediği kapıyı kaynakla geri açtı. Evlerini kimseye vermeyeceklerini söyleyen mahalleliler, “Saraylara karşı mahalle evi” diyerek, mahallelerine ve evlerine göz diken AKP’yi protesto etti. Kalabalığın giderek artması üzerine çevik kuvvet ekipleri sokağa geldi, ancak mahallelinin tepkisi üzerine geri çekilmek zorunda kaldı. Yurttaşlar da bandoyla Kadıköy’ü turlayarak dans etti.
BİNANIN GERÇEK SAHİBİ KİM?
Caferağa Dayanışması Yüzleşme Atölyesi’nin açıklamasına göre, Hacı Şükrü Sok No 24'teki cumbalı binanın mülkiyet hakları 1938'de devlet tarafından Arap Ali olarak tabir edilen bir bürokrata tahsis edildi. Daha sonrasında da mülkiyeti aile içerisinde kaldı. 2008'de vergi borcu yüzünden Vakıflar Genel Müdürlüğü binaya el koydu. Binanın ilk sahibi ya da sahiplerinin kim olduğu net olarak bilinmese de, buranın devlet politikaları sonucu aniden mal varlıklarını kaybetmiş olan Ermeni, Rum, Yahudi ailelerinden birisine ait olabileceği belirtiliyor.
‘PARANIN GEÇMEDİĞİ BİR ALAN YARATTIK’
Polis baskınının günler öncesinde Mahalle Evi’nde forumlar yapıldı, çaylar demlendi, bir soba etrafındaki sohbetler derinleşti… Gazete Kadıköy olarak biz de bu sohbete dâhil olduk ve gençlere Mahalle Evi’ni sorduk. Caferağa Dayanışması’ndan Fırat Seymen, Mahalle Evi’nin nasıl açıldığını şöyle anlattı: “Burası Gezi direnişinin bir ürünü. Forumlar olarak karar aldık ve atıl bir binayı yaşanılır hale getirdik. Kolektif bir şekilde temizledik, çatısını onardık, emek harcadık… Kütüphane ve atölyeler açtık, ihtiyacı olanlar için hep birlikte yemekler yaptık. Paranın geçmediği bir mekân yarattık. Bunca emek verilen bir yer yaşatılmalı.” Gençlerden Sidar Gökhan ise “Uzun zamandır buradayız, konuşuyor, tartışıyor ve üretiyoruz. Atölyeler yapıyoruz, sergiler açıyoruz… Burada başka bir dünyayı yaşatıyoruz. Tüm bunlar çok önemli. Burası bizden alınmamalı, yaşatılmalı. Mahalleli sahip çıkarsa yaşar” dedi.
Selma Lankın da şu cümlelerle Mahalle Evi’nin önemini ifade etti: “Kafeler ve barlarda ait olma hissini bulamazsınız. Ama burada kendiniz olabilirsiniz. Kendimi ait hissettiğim tek yer burası.”