Sosyal Haklar Derneği İstanbul Temsilciliği, korona salgınının İstanbul’a etkilerini ele alan kapsamlı bir rapor hazırladı. 11 Mart ile 11 Mayıs tarihleri arasında verilerin incelendiği raporda İstanbul’da yaşanan hak ihlallerine yer verildi. Rapordaki veriler, İstanbul Tabip Odası, İstanbul Eczacılar Odası, KESK, DİSK, Türk Tabipleri Birliği, İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu gibi kurumların raporlarına ve hak ihlali kayıtlarına dayandırılarak oluşturuldu.
HERKES EVDE KALAMADI
Sosyal Haklar Derneği İstanbul Temsilciliğinin hazırladığı rapora göre; İstanbul’da milyonlarca çalışan işe gitmek zorunda olduğu için karantinada kalamadı. Bu durumun vatandaşlar arasında eşitsizlik yarattığı ifade edilirken şu bilgilere yer verildi: “Emeği ile geçinen milyonlarca yurttaş siyasal iktidar tarafından ‘sağlık mı ekmek mi?’ ikilemine sokuldu. DİSK’in yayınladığı rapora göre çalışmaya devam eden işçiler arasında vaka oranı ortalamanın 3,2 katı olarak seyretti.”
Raporda ayrıca, 65 yaş üstü vatandaşların salgın sürecinde kötü muameleye maruz bırakıldığı ve sokağa çıkamayan yaşlı vatandaşların sosyal izolasyon nedeniyle sağlık sorunu yaşadığı belirtildi.
“İŞSİZLİK ARTACAK”
Raporda ekonomik belirsizlikler ve risklere de değinildi. Kapatılmak zorunda kalınan iş yerlerinde çalışanların güvencesiz kaldıkları vurgulanırken, şöyle devam edildi: “Özel sektöre 3 ay süreyle işten çıkarma yasağı getirildi. Ancak yasada, işten çıkarma yasağıyla düzenlemeye karşın işverenlere, çalışanlarını ücretsiz izne çıkarabilme hakkı da tanındı. Yasaya göre ücretsiz izindekilere, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan günlük 39,24 TL ödemesi yapılması da öngörüldü. Ancak 30 gün üzerinden ödeme yapılsa dahi ücretsiz izne çıkarılmış bir kişi için aylık sadece 1.177 TL ödeme yapılacak. Yoksulluk sınırının çok çok altında bu meblağ ile yeni sosyal sorunlar ortaya çıkacak.”
MASKE SORUNU
Raporda, gündemi uzun süre meşgul eden maske sorununa da değinildi. Maske temininde yaşanan belirsizlik nedeniyle çok sayıda kişinin salgından korunamadığı ifade edilirken şu görüşlere yer verildi: “Geçen 1 aylık süre zarfında iktidarın altyapısını hazırlamadan giriştiği ücretsiz maske dağıtma hamlesi yüzünden kaç yurttaşın hastalığa maruz kaldığı, kaç kişinin bu ‘macera’ yüzünden hayatını kaybettiği bilinmiyor. Ancak siyasal iktidarın insan hayatını hiçe sayan, yurttaşların sağlıklarının korunması görevini hafife alan yaklaşımı neticesinde milyonlarca yurttaş neredeyse 1 ay boyunca göz göre göre hastalık ile baş başa bırakıldı.”
Raporda yer verilen diğer görüşler ise şöyle:
• “Hükümet, Covid-19 salgını etrafımızı sarmışken ilk resmi vaka açıklanana kadar yurtdışından gelenlerle ilgili karantina tedbirleri almakta gecikti. Umreden gelenlerin ülkenin her yerine salgını taşımalarına neden oldu.”
• “Ekonomik kaygılar gerekçesiyle ‘zorunlu olmayan üretimin’ durması için tedbir alınmadı. Böylece işyerlerinde ve fabrikalarda salgın hızla yayıldı. Ekonomik ön almaların yetersizliği ise işsizliğin artmasına sebep olurken küçük esnaf sorunları ile baş başa bırakıldı.”
• “Pandemiyi büyüten yönetemezlik unsurlarından biri de sokağa çıkma yasağı ve yardım dağıtma uygulamalarının plansızlığıydı.”
• “Sağlık emekçilerinin özverili çalışmalarına karşın koruyucu ekipman sorunları çözülemedi. Özel sağlık sisteminin salgın karşısında büyük oranda kar odaklı konumlanması nedeniyle işlevsiz kalabileceği ortaya çıktı.”
• “Covid-19 vakaları ve vefatları hakkında şeffaf bir bilgilendirme yapılmayarak, salgına karşı mücadelenin planlanmasında aksaklıklara sebep olundu.”
• “Salgının ortasında yurttaş sıkıntı içerisindeyken Merkez-Yerel iktidar kavgasına girildi. Bütünlüklü bir mücadele programı oluşturulmayarak yurttaş mağdur edildi.”
• “Uzaktan eğitim altyapısının eksik ve yetersiz olduğu, diğer taraftan Milli Eğitim Bakanlığı yetkisindeki yayınlarda ideolojik önyargıların çocuklara empoze edilmeye çalışıldığı görüldü.”
Raporun sonuç bölümünde ise; merkezi bir planlama, işbirliği olmaksızın normalleşme sürecine geçilmesinin pandemi sorunlarını derinleştireceği belirtildi. Salgının nüfus yoğunluğu itibariyle İstanbul açısından çok daha öldürücü sonuçları olacağı gibi sosyal ve ekonomik alanda ise büyük bir buhrana yol açacağı belirtilerek, “Bu süreçte yurttaşın yaşamını normalleştirecek, sosyal ve ekonomik yaraları saracak, toplumun tüm bileşenlerinin bütünlüklü olarak hazırlayacakları çok yönlü bir ‘pandemi sürecinden çıkış programına’ ihtiyaç bulunmaktadır” denildi.