PTT’nin 41 bin çalışanı var ve bunların 15-16 bini taşeron olarak çalışıyor. Kargo, dağıtım ve şubelerdeki işlemler sürekli yakın mesafeden gerçekleştirilen işler. 11 Mart’ta Türkiye’de ilk koronavirüs vakasının doğrulanmasının ardından PTT Kargo-Sen ve PTT-Sen ortak bir duyuruyla çalışanlara ücretli izin verilmesini, işçilerin sağlığını riske atacak işlemlerin durdurulmasını, maske, dezenfektan, eldiven gibi koruyucu maddelerin çalışanlara sağlanmasını talep etti.
PTT: “Penceleri açın, havalandırın”
İstanbul PTT Bölge Başmüdürlüğü ise 17 Mart’ta taleplere yanıt niteliğinde bir açıklama yaptı ve açıklamada önlem olarak “Tüm PTT Merkez ve bağlı şubelerde pencerelerin açılarak mümkün olduğunca ortamın havalandırılmasını, penceresi olmayan işyerlerimizin ise kapılarının ara ara açılarak havalandırılmasının sağlanması, aynı zamanda havalandırma konusunda yetersiz kalan ve arızalı olan, penceresi olmayan merkez ve şubelerimizin ise gerekli iyileştirme çalışmalarının ilgili müdürlükler ile müştereken yapılmasını önemle arz ederiz” denildi.
PTT Kadıköy dağıtım bölgesinde çalışan bir kargo çalışanı şu ana kadar ne eldiven, ne maske hiçbir önlem alınmadığını belirtirken yaşananları şöyle anlattı: “Kronik hastalar, engelli, hamile olanlar idari izinli sayıldı. Bunun dışında ateşi olup rapor alanlar dahi oldu ancak izin verilmedi. Ben de kronik astımım nedeniyle izin aldım ancak yeni alabildim. Bu hastalığımın sebebi de kargoculuktan kaynaklanıyor. Dağıtımda vatandaşla bir metrelik mesafeyi korumanız imkansız. Kimliğini alıyorsunuz, kaleminizi verip imza attırıyorsunuz. Her türlü o virüse maruz kalırsınız. Ben kendim yurt dışından gelenlere dahi posta teslim ettim. Ne yapacağım? Kargoyu iki metreden atacak mıyım?”
PTT çalışanı dağıtımın riskli olduğunu böyle anlatırken merkezde ve şubelerde de durumun farklı olmadığını açıkladı: “Dağıtımı yapıp döndüğümüz merkez de çok kalabalık. 80-90 metrekarelik bir yerde 100 kişi çalışıyoruz. O postaların tozunu, pisliğini düşünün. Ellerimizi yıkıyoruz sabunla...Sonra? Tuvaletlerde havlu peçete, kurutucu hiçbir şey yok. Üstüne sürmek zorunda kalıyorsun. Böyle olunca sabun ve su olmasının hiçbir anlamı yok.”
3 bin haneye girip çıkıyorlar
PTT Kargo-Sen ve PTT-Sen örgütlenme uzmanı Ayşe Büşra Yılmaz da dilekçelerle başvuruda bulunduklarını ancak PTT yönetiminin bu taleplerin hepsini reddettiğini söyledi. Yılmaz, işçilerin karşı karşıya kaldıkları zorlukları şöyle anlattı: “İşçinin aklıyla alay ediyorlar. Postayı verdiğinizde teslim ettiğinize dair imza almanız lazım. Müşteri de bu dönemde vermek istemiyor, ucube gibi davranıyor. Gönderi teslim edilmiyor dönüyorsunuz. Bu nedenle işçinin başına bela da açılabilir, ceza kesilebiliyor. Bir yerleşke düşünün, o bölgedeki 3 bin haneye girip çıkıyor, sonra merkeze geliyor, küçük alanda onlarca insan birlikte bekliyor sonra bu insanlar bir de evlerine gidiyorlar. Bu büyük bir risk.”
Ceza kesiliyor, mesai verilmiyor
Yurt dışında da posta hizmetlerinin devam ettiğini ancak alım, dağıtım işlemlerinin azaldığını örnek veren Yılmaz, “Yurt dışında Avon’dan sipariş verilirse taşınmıyor. Bizde ise tam aksine kargo artışı var. Normal bir günde 70-80 gönderiden söz edilirken şu an 100-200 gönderiden bahsediliyor. Çalışan sayısı da bir taraftan düşüyor. Gönderileri teslim edemedikleri zaman bir de devir cezası kesiliyor. Fazla mesai ücretleri verilmiyor” diyor.
Yılmaz son olarak az sayıda elemanla dönüşümlü vardiyalı şekilde az dağıtımın yapılmasının şu an çözüm olduğunu söylüyor. Bunun için de işçilerin sağlığını önceleyen eldiven, maske, koruyucu dezenfektan gibi malzemelerin temin edilmesi şart. Şubelerde de tedbirlerin yeterli olmadığını belirten Yılmaz’ın son sözü şu oluyor: “Bir kamu kurumunda bile durum böyleyken özel sektörde çalışanları siz düşünün…”