Sunay Akın'ın Kadıköy'ü

“Kadıköy benim için Cemal Süreya’dır” diyen edebiyat ve sanat dünyasının değerli isimlerinden Sunay Akın ile Kadıköy’ü konuştuk

13 Ağustos 2015 - 17:40
“Kadıköy benim için Cemal Süreya’dır” diyen edebiyat ve sanat dünyasının değerli isimlerinden Sunay Akın ile Kadıköy’ü konuştuk. Eski Kadıköy’e ait ne varsa özlediğini söyleyen Akın, “Eğer geçmişimize sahip çıkmazsak Kadıköy’ü kaybederiz” diyor

Erhan DEMİRTAŞ
Şair, yazar, gazeteci, araştırmacı ve tiyatro oyuncusu Sunay Akın, Gazete Kadıköy’de yazacağı yazılarla Kadıköylülerle buluşuyor. Şiir, edebiyat, yaşam ve Kadıköy hakkında konuştuğumuz Sunay Akın, “Kadıköylülerin okuduğu, sahip çıktığı, önemsediği Gazete Kadıköy’de yazmak beni olabildiğince heyecanladırıyor” diyor. 
Sunay Akın’ı tanıyanlar sizin hakkınızda bir çok şeyi biliyor ama biz Kadıköylü Sunay Akın’ın kim olduğunu merak ediyoruz. Kadıköylü Sunay Akın’ı anlatabilir misiniz?
Evet Kadıköylüyüm ama aslında ben Göztepeliyim. Bunun altını çizmek istiyorum. 1970 yılının yazında Göztepe’ye geldik ve  45 yıldır buradayım. Yaşı 50’yi geçen Kadıköylüler hep şunu söyler: “Biz Kadıköy’de faytonları gördük”.  
Eylül ayı geliyor malum okullar açılacak. Ben Göztepe’ye geldiğim ilk yıllarda ilk okul servisleri faytonlardı. Faytonlar çocukları okullarına götürürdü. Faytonların arkasında beslenme çantaları ve su mataraları bulunurdu. Hiç unutmam 1977 yılında İstanbul’a çok fazla kar yağmıştı.O yıl Göztepe’de  kızaklı bir fayton gördüm. Bu görüntüyü hiç unutmam.O adam kimdi, nerede yaşardı hala merak ediyorum. 
Göztepe, Türkiye’de sütün ilk kez şişelendiği yerlerden biridir. Nadir Ağa Göztepe İstasyonu’nun kenarındaki köşkte mandıracılık yapmıştır. 1930 yılında ibadet Türkçe yapılmıştı ama ondan daha önce 1926 yılında Göztepe’deki  Tütüncü Mehmet Efendi Camii’den ilk Türkçe ibadete başlanmıştır. 
Bana göre Göztepe, şairlerin, ressamaların, yazarların semtidir.  Burada olmak bana huzur verdiği kadar huzursuz da ediyor. Çünkü hafızamın yok edildiğini hissediyorum. Bu köşkü 1987 yılında aldık. İlk önce apartmanda oturduk ondan sonra buraya yerleştik. Köşklerde yaşayan arkadaşlarımız bize çok tuhaf davranırdı. Çünkü o dönem eski bahçeli evler yıkılıp apartmanlar yapılmaya başlanmıştı. Şu an ise apartmanları koruyoruz ne  yazık ki. Çünkü apartmanların yerine kuleler yapılmaya başlandı.

“KADIKÖY ŞAİRLER SEMTİDİR”
Kadıköy ve Göztepe’de neleri özlüyorsunuz?
İnsanları özlüyorum. Eskiden  burada bir sokakta bütün arkadaşlarlarımla beraberdim. Babası memur, benzinci, subay, öğretmen olan arkadaşlarım vardı. Bütün sokak arkadaştı. Bu köşkler yapıldığında Göztepe İtfaiye Müfrezesi yapıldı. Ama o itfaiyede çalısanlar burada oturuyordu. Ama şimdi yoklar. Göztepe’de arkadaşlarımı özlüyorum. Güneşi özlüyorum. Güneşi göremiyoruz. Bir kuyunun içinde yaşıyor gibiyiz. Bu köşklerin konakların bahçesindeki ağaçlar birkaç yıl sonra ölecek. Çünkü güneşi göremeyecekler. Eski posta kutularını özlüyorum. Yıkılan evlerdeki posta kutuları sokaklara atılıyor. Ne mektuplar, ne sevdalar taşımıştı posta kutuları ama şimdi hepsi sokaklara atıldı. Ben aslında eski Kadıköy’e ait ne varsa onları özlüyorum. 
Bir şair olarak Kadıköy’ün sizdeki yeri nedir?
İlk şiirlerimi daktilo ile yazarken komşularını uyutmayan bir Göztepeliyim. İlk gençlik şiirlerimi Kadıköy’de yazdım. Kadıköy’de yazdığım şiirlerimi saman kağıda daktilo edip vapurla karşıya geçer Varlık Dergisi’ne götürürdüm. Vapurlarda şairlerin sohbetlerine tanıklık ederdim. Kadıköy vapuru benim her gün aynı heyecanı yaşadığım yerdi. Bir şair olarak bana göre Kadıköy, Cemal Süreya’dır. Cemal Süreya şiirlerini bazen bize verirdi. Bize ulaşamadığı zamanlarda ise şiirlerini yufkacıya bırakırdı. Çok tatlı bir adamdı. Çünkü o yufkacı  kartopu oynayanlara kızmazdı. Kısacası Kadıköy şairler kentidir. 

“HAYDARPAŞA GARDIR”
‘Kadıköy vapuru benim için büyük heyecanlarımı yaşadığım bir yerdi’ dediniz. Şimdi eski vapurların yerini  tasarımı oldukça farklı yeni vapurlar almaya başladı ne düşünüyorsunuz? 
O vapur değil ki ben o yüzen şeyin ne olduğunu tarif edemiyorum. Bize değil ama  martılara yazık bence. İstanbul’un eski vapurları sarı ve beyaz renkliydi. Martıların rengine uygun olsun diye sarı ve beyaz olarak yapılmıştı. Martılar vapurlara arkadaş olsun diye. Böyle bir estetik duyarlılıktan sonra vapurları da katlettiler. Ama yeni İstanbul’a denk düşmüş bence. Gökdelenlerle dolu İstanbul’a da bu yakışırdı. 
Kadıköy sınırları içerisinde kalan tren istasyonlarının müze olması için imza kampanyası başlatmıştınız ancak Bakanlık bu öneriyi kabul etmemişti. İstasyonların yerinde korunacağı açıklandı ama fiziki olarak istasyonlar kötü durumda. Siz hala istasyonların müze olmasını istiyor musunuz?
Her şeyden önce şunu söyleyeyim: Haydarpaşa gardır ve gar olarak da kalmalıdır. İstasyonlar atıl duruma düşebilir. Ama biz yine de istasyonlardan faydalanmalıyız. Bence Kadıköy sınırları içinde kalan bütün istasyonlar müze olabilir. Haydarpaşa’dan kalkan bir tren neden bu istasyonları gezmesin? Kadıköylüler istasyonlara sahip çıkmalı. Çünkü istasyonlar bu semtin ve insanların hafızasıdır. Eğer geçmişimize sahip çıkmazsak Kadıköy’ü kaybederiz.
Kadıköy kültür, sanat ve edebiyat alanında İstanbul’un neresinde duruyor?
Kadıköy, kültür sanat alanında  sadece istanbul’un değil Türkiye’nin en önemli yeridir. Yarım ada ve Pera tarafında yaşayanlar bana hep şu soruyu soruyor: ‘Neden Oyuncak Müzesi’ni Avrupa Yakası’na kurmadınız?  Ben de şu cevabı veriyorum: ‘Biz o yakaya çok geldik biraz da siz buraya gelin. Ama Kadıköy’de müzeleri çoğaltmalıyız. Kadıköy’ü müze adası haline getirerek Kadıköy’ün sanat dünyasının bir merkezi haline gelmesini sağlayabiliriz.Ancak bu şekilde Kadıköy’ün tarihi belleğini herkesin görmesini sağlayabiliriz. 
Oyuncak müzesi, fiziki yapısıyla Kadıköy’ün hafızasını koruyor diyebilirmiyiz?Tabii ki, bu köşkün kendisi zaten Kadıköy’ün hafızası. Çocukluk evrensel değerdir. Çocukların dili dini yoktur. Buraya sadece Kadıköy’den değil dünyanın dört bir yanından insanlar geliyor, çocukluklarını buluyorlar. Biz dünyanın bütün çocukluğunu Kadıköy’de topladık. Bu bile Kadıköy’ün hafızasını tutmak için önemli. 

“BASIN YEREL OLMALI”
Gazete Kadıköy’de yayınlanacak yazılarınızla Kadıköylülere sesleneceksiniz. Kadıköylülerin gazetesinde yazmak nasıl bir duygu?
Bana göre basın yerel olmalı. Demokratik toplumlarda yerel basın daha güçlüdür. Çünkü, eskiden gazetelerin başında yazarlar vardı şimdi ise yazar kasalar var. Demin şunu demiştim: Kadıköy’e Kadıköylüler sahip çıkmalı. Gazete Kadıköy, Kadıköylülerin sorunlarını dile getiren, Kadıköylülerin sesi olan bir gazete. Oyuncak Müzesi’ne gelen yabancıların çoğu bile gazeteye ilgi gösteriyor. Kadıköylülerin okuduğu, sahip çıktığı, önemsediği Gazete Kadıköy’de yazmak beni olabildiğince heyecanlandırıyor. 

TEĞMEN’İN KİBRİT KUTUSU…
Kadıköy’ün hafızasını barındıracak bir müze kurulsa sizin müzede olmasını istediğiniz neler olabilir? 
Elbette kurulabilir. Sarıkamış’ta 90 bin insanımızın öldüğü o vahim olayda Teğmen Fuat, iki buçuk yıl Sibirya’da esir olarak kalır. Teğmen Fuat, esirlik günlerindeki her şeyi bir küçük deftere yazar ve bir kibrit kutusunun içinde saklar. Yıllar sonra kızı bu kibrit kutusunu bulur. Kibrit kutusunu açtığında iki adet el yapımı defter bulur. O kibrit kutusu Kadıköy’de. O resimleri ve yazıları Kadıköylülerin görmesi kadar güzel bir şey olabilir mi? Kadıköylü Vecihi Hürkuş, iflas ettiği için saatini rehineciye verir. Ama aynı gün bir kağıda ‘Havada lodos var’ diye yazar. Kadıköylü Vecihi saatin gitmiş ama senin aklın havada. Sadece sözünü ettiğim metnin yazıldığı o sayfayı görmek kadar güzel bir şey olabilir mi?

ARŞİV