Söyleşilerle 100 yıllık milli mücadele tarihi

Kadıköy Belediyesi her yıl olduğu gibi bu yıl da 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nın 100. yılını coşkulu etkinliklerle karşıladı. Bağdat Caddesi’ndeki kitlesel yürüyüşün yanı sıra TESAK ve Caddebostan Kültür Merkezi’nde söyleşiler yapıldı

20 Mayıs 2019 - 12:24

Bu yıl Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıktığı ve milli mücadelenin dönüm noktası olan 19 Mayıs 1919’un 100. yılı. Kadıköy, bu sene de 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarının merkeziydi. Kadıköylüler, alanında uzman akademisyenler, gazeteciler ve aydınların katılımıyla TESAK ve Caddebostan Kültür Merkezi’nde 19 Mayıs’ın anlam ve önemini uzmanlarla tartışma fırsatı buldular.

“EMPERYALİZM UZUN SÜRER AMA BU DA GEÇER”

İlk söyleşi 18 Mayıs Cumartesi günü TESAK’ta gerçekleşti ve söyleşiye Prof. Dr. Ali Murat Özdemir, Doç. Dr. Deniz Yıldırım, Prof. Dr. Taner Timur ve Prof. Dr. Kerem Cankoçak katıldı.

İlk konuşmayı “Emperyalizm Uzun Sürer: Türk Devrimi’nin Dünü Bugünü ve Geleceği Üzerine” başlığıyla Prof. Dr. Ali Murat Özdemir yaparken, Özdemir kolektif emperyalizm ile Türk devriminin geleceği üzerine konuştu: “Türk devriminin geleceğinde emperyalizm karşıtı etkinlikler, toplumsallığın, sınıfsallığın savunulmasını zorunlu kılar. Topluma dayanmadan, sınıfçılık da mümkün değildir. Cumhuriyetçilik ve laikliğin savunulmasında Atlantik formlardan çıkmalıyız. Atlantik’in çıkarlarının karşısına konumlanmak, toplumu, bilimi, emeği savunma safına geçmek demektir. Eğilimin bu yönde olması Marksizm’den vazgeçilmesi değil öncelik sıralaması yapılması gerektirir. Kolektif emperyalizm dönüştürücüdür, direniş de dönüştürücü olmalıdır. Türk devrimi de bu rotada olmalıdır Emperyalizm uzun sürer ama bu da geçer.”

Özdemir’in ardından söz alan Doç. Dr. Deniz Yıldırım, 19 Mayıs’ın ulusal ölçekte kurtuluş hareketine dönüşün ilk aşaması olduğunu belirtti ve kurtuluş mücadelesinin sadece bir askeri başarı değil politik bir zafer olduğunun altını çizdi. Mustafa Kemal’in ilk olarak siyasal liderlik oluşturduğunu vurgulayan Yıldırım şöyle devam etti: Mustafa Kemal’in birleştiriciliği en büyük stratejik nokta. Daraltılmış bir hedef var -tam bağımsızlık- geniş bir cephe var -bütün bir halk-. Politik olarak da en temel strateji, kendi etrafımızdaki birliği genişletmek, düşman müttefikleri azaltmak. Mustafa Kemal de bunu yapıyor. Bir diğeri gerçekçilik. Anadolu’da o dönemde insanlar savaştan bıkmışlar ve Mustafa Kemal onlara ‘Kaybettiğimiz toprakları geri alacağız, yayılacağız’ demiyor, gerçekçi hedefleri gösteriyor.”

“BUGÜNKÜ BEKA SORUNU YAPAY”

Panelin üçüncü konuşmacısı Prof. Dr. Taner Timur ise, 19 Mayıs 1919’dan 1923’te Cumhuriyetin kuruluşuna kadar olan kısımda yapılan Amasya, Erzurum, Sivas, İzmir İktisat Kongreleri’nden bahsetti ve 19 Mayıs’ın 100. yılında o günle bugün arasındaki farklı anlattı: “Mustafa Kemal döneminde varlık, beka sorunu vardı, bunu açıkça ifade ermiştir. Bugün de olduğu söyleniyor. Bugünkü beka sorunu ne? 1919 ile ilgisi olmayan, tamamen yapay yöntemlerle iç politikaların gerekliliğiyle ortaya atılmış bir söylem. Türkiye bugün ne işgal, ne işgal tehdidi altında. Ancak bir kısmıyla gerçeği ifade eden bir tarafı var. Tarihin en büyük, en ciddi kriziyle karşı karşıya. Hem iktisadi hem kültürel kriz var şu anda. Yüzde 15’i geçen işsizlik, gençler arasında yüzde 20’yi geçiyor, enflasyon öyle, borçlar ödenemiyor. Beka sorunu, tersinden laik Cumhuriyet’in temellerinin sarsılması olarak da karşımıza çıkıyor. Bugün beka sorunu olduğunu söyleyenler garip şekilde bir de ‘Tüm dünya bizi kıskanıyor’ diyor.”

Panelin sonunda ise Prof. Dr. Kerem Cankoçak “21. Yüzyılda Dünyada ve Türkiye’de Bilim” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi, bu konuda nasıl geride kaldığımızı şöyle özetledi: “Avrupa’nın savaşmayalım dediği zaman ilk yaptığı bilim kongresi kurmak: Cern. Bir örnek daha verelim, Almanya’nın yüksek enerji fiziğine harcadığı para birkaç milyar Euro. Türkiye’nin harcadığı ise Almanya’nın binde biri. Türkiye, Almanya’dan 10 kat daha az gelişmiş bir ülke ama bilim alanındaki uçurum bu.”

“HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK”

19 Mayıs 16.00’da Caddebostan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen Mehmet Ali Güller’in modere ettiği etkinlikte ise Prof. Dr. Zafer Toprak, Dr. Alev Coşkun, Yaşar Aksoy, Sinan Meydan ve Prof. Dr. Sina Akşin konuşmacıydı.

Açılış konuşmasında Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, Kadıköy’de 19 Mayıs için bir dizi etkinlik gerçekleştirdiklerini belirtti ve şunları söyledi: “Büyük Kulüp’te bir etkinliğe katıldım ve orada bir şey içimde kaldı söylemem lazım yoksa patlayacağım. 19 Mayıs etkinliğinde merkez sağdan, eski bir siyasetçi bir konuşma yaptı. İkisine cevap verdim de birine cevap verememiştim; buradan vermek istiyorum. ‘Biz parti kuracaktık, Türkiye’nin zenginlerine gittik, bize para vermediler’ dedi. Bu içimde kaldı. Ben CHP üyesiyim ve bundan şeref, onur duyuyorum. En kötü günümüzde bile kimseye el açmadık, kimsenin kapısına gidip bir şey istemedik. İhtiyacımız olduğunda milletimize döndük, onlardan istedik. 31 Mart’ta ‘Mart’ın sonu bahar’ dedik, ülkeye baharı getirdik. İstanbul’un seçilmiş belediye başkanının hakkı gasp edildi, yüksek siyaset kurulu tarafından yapıldı bu gasp. 23 Haziran’da ‘her şey çok güzel olacak’ şiarıyla hareket edeceğiz ve 23 Haziran’dan sonra ‘her şey çok güzel olacak’.

Odabaşı’nın konuşmasının ardından Yaşar Aksoy’un Hasan Tahsin belgeseli gösterildi ve ardından panel başladı. Rahatsızlığı dolayısıyla etkinliğe katılamayan Prof. Dr. Sina Akşin, mesaj yolladı: “Atatürk doğum günü olarak kendisine 19 Mayıs’ı yakıştırmış, çok önemli bir gün. Ondan sonra gemileri yakmış oluyor Atatürk.”

KIRILMA NOKTASI OLARAK 19 MAYIS...

Zafer Toprak, ilk konuşmayı yaparken 19 Mayıs 1919’un kırılma noktası olduğunu belirtti ve 19 Mayıs’a giden sürecin çok zorlu geçtiğini şu sözlerle dile getirdi: “Toprakların ötesinde ne yitirdik biz? Biz 10 yıllık savaşta beşeri sermayemizi yitirdik. İstatistiksel dökümler sonucunda nüfus 20 milyondan 12 milyona düşmüştür. Büyük bir kayıp. Nitelik olarak da çok büyük kaybınız var. Çünkü bu savaşlar sürecinde okur-yazar insanımızı yitirdik. Bütün bu savaşlar sonucunda sıfırı tüketmiştik, okuryazarlık yüzde 5’e kadar düşmüştü. Atatürk, böyle bir yıkımdan devrim yaptı.”

Toprak’ın ardından söz alan Sinan Meydan ise “19 Mayıs’ın 100. yılındayız ve şanslıyız. 100 yıl önceki kuşağı düşünüyorum ‘Ya istiklal ya ölüm’ diyerek cepheden cepheye koşmuş bir nesil. Biz şanslı bir nesiliz, emperyalizme karşı başarıya ulaşmış, bağımsızlık mücadelesinin 100. yılındayız. Yakınıyoruz ya her gün, ben hayretler içerisindeyim. 100 yıl öncesini görüp bugünle karşılaştırınca vatandaşlık görevlerimizden bile kaçıp pes etmek beni çok şaşırtıyor. 19 Mayıs haklı ve meşru müdafaanın başladığı tarihtir. İlk kez sarayın ağzına bakmayan Türk milleti, kendi kaderini kendi eline almıştı. Sadece emperyalizme karşı verilen bir savaş değildir, sarayın elinden milletin egemenliğini geri almaktır.” dedi.

Son konuşmacı Alev Coşkun da Atatürk’ün “Geldikleri gibi giderler” sözünün hikâyesini anlattı: “13 Kasım 1918’de Haydarpaşa’ya gelmişti Mustafa Kemal. Bir arkadaşı hariç kimse gelmedi karşılamaya. Mustafa Kemal 3 buçuk saat Karaköy’e geçemiyor. Tesadüf, aynı saatte 55-60 parça düşman kuvvetlerinin zırhlıları Haydarpaşa iskelesinin önünden geçip Dolmabahçe’ye demirlerler. Zırhlıların arasından geçerken Mustafa Kemal o sözü söyler, ‘Geldikler gibi giderler’.


ARŞİV