'TAŞERON ÇALIŞMA YASAKLANSIN'

Soma’da 301 işçinin ölümüne neden olan maden katliamının ardından sendikaların ve meslek örgütlerinin çağrısıyla Kadıköy’de bir araya gelen binlerce kişi yasaklansın” dedi.

28 Mayıs 2014 - 13:16
Soma’da 301 işçinin ölümüne neden olan maden katliamının ardından sendikaların ve meslek örgütlerinin çağrısıyla Kadıköy’de bir araya gelen binlerce kişi “Taşeron çalışma ölüm demektir, yasaklansın” dedi. 
 
Haber ve Fotoğraflar: Semra ÇELEBİ
 
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipler Birliği (TTB)’nin çağrısıyla 25 Mayıs Pazar günü Kadıköy Meydanı’nda “Taşerona Hayır” Mitingi düzenlendi.
“Soma kaza değil, kader değil, cinayet!” sloganıyla düzenlenen mitinge CHP, HDP, ÖDP, Halkevleri, Öğrenci Kolektifi, BDSP, mahalle forumları, kadın ve gençlik örgütlerinin de olduğu çok sayıda siyasi parti ve kitle örgütü katıldı.
Miting için kitle iki koldan Kadıköy Meydanı’na yürüdü. Tepe Nautilius’un önünde DİSK, HDP ve bileşenleri ile Halkevleri, ÖDP, Öğrenci Kolektifleri ve Kadıköy Forumları buluştu. En önde, “Kaza değil cinayet. Somayı unutma”, “Taşeron ölüm demektir” yazılı pankartlar açıldı. DİSK üyeleri, “Taşeron cinayettir, yasaklansın” sloganları ve öldürülen işçilerin fotoğrafları ile yürüdü.
 
TERSHANE İŞÇİLERİ SİYAH TABUTLARLA YÜRÜDÜ
Tuzla tersanelerindeki iş cinayetlerine karşı mücadele eden Limter-İş Sendikası, “Soma toplu cinayet. Katil patron yargılansın” yazılı pankart açtı. Tersane işçileri, üzerinde “Tekstil atölyesinde öldürüldüm”, “Davutpaşa’da öldürüldüm”, “OSTİM’de öldürüldüm”, “Soma’da öldürüldüm”, “Roboskî’de öldürüldüm” yazan siyah tabutlar taşıdı. Eşleri ve çocuklarıyla birlikte yürüyüşe katılan tersane işçileri “İş cinayetlerinin hesabını soracağız” sloganlarını attı.
Haydarpaşa Numune Hastanesi önünden ise TÜRK-İŞ’e bağlı sendikalar, KESK, TTB, TMMOB ve CHP’nin de aralarında olduğu çok sayıda örgüt yürüdü.
Kitlenin toplanmasının ardından işçi ve emekçiler iki koldan “Gün gelecek, devran dönecek. Emekçiler katillerden hesap soracak”, “Soma’yı unutma, unutturma”, “Hükümet istifa” sloganlarıyla yürüyüşe geçti. Yürüyüş sırasında Zeki Göker Kültür Merkezi, Soma maden işçilerinin ölümünü anlatan bir sokak tiyatrosu sahneledi.
 
SOMALI İŞÇİLER TAŞERONU ANLATTI
DİSK Genel Başkanı Kani Beko, DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, KESK, TTB, TMMOB ve Türk-İş’e bağlı sendikaların yöneticileri ile HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, SDP Genel Başkanı Rıdvan Turan ile Mehmet Ayvalıtaş’ın babası Ali Ayvalıtaş’ın da aralarında olduğu çok sayıda kişi en önde oluşturulan kortejde yürüdü. Mitinge direnişteki Karşı gazetesi çalışanları ve Greif işçilerinin de aralarında olduğu direnişçi işçiler ile 301 işçinin yaşamını yitirdiği Soma maden ocağında çalışan Hidayet Merdan ve Selçuk Çetin katıldı.
Binlerce emekçi, polis tarafından oluşturulan arama noktalarından geçtikten sonra alana girdi. Alana girerken, “Soma’nın katili taşeron devleti”, “Hükümet istifa” sloganları atıldı.
Miting emek ve demokrasi mücadelesi ve Haziran ayaklanmasında öldürülen direnişçiler ile Soma’da katledilen işçiler anısına saygı duruşu ile başladı.
Ardından Soma maden işçisi Hidayet Merdan konuştu. “Türkiye’nin başı sağ olsun demiyorum, çünkü öyle dersem katillere de başsağlığı dilemiş olurum” diyen Merdan, işçi ailelerine, işçi sınıfına ve tüm emekçilere başsağlığı diledi. Yaşamını yitiren maden işçileri için “şehit” denildiğini hatırlatan Merdan, “Onlar şehit değil, çünkü diri diri yaktılar. Bu kaza da kader de değil, bu katliam” şeklinde konuştu. Patronların maden işçilerini işçi ve insan olarak değil köle olarak gördüklerini söyleyen Merdan, Soma faciasında madenden çıkarılan işçilerin ağızlarına maske takılarak yaralı süsü verilip kamuoyunun aldatıldığını belirtti.
 
‘BİR YILDIR KATLİAM GELİYOR DİYE HAYKIRDIK’
Merdan, “Türkiye’de taşeron ve sömürge sistemi var” dedi ve ekledi: “Benim çalıştığım madenin patronunu beş tane daha madeni var. Sadece bir madende 14 taşeron var. Taşeron sistemi olmasaydı oraya iki yaşam odası yapılsaydı işçiler ölmezdi. Bir yıldır uyarıyoruz, katliam geliyor diye ama onlar sadece üretimi düşündüler. Aylardır malzeme almadılar eski malzemelerle çalıştık.”
Facianın ardından Başbakan ile AKP’lilerin yaptığı açıklamalara tepki gösteren Merdan, “Başbakan 1925’in Japonya’sından bahsediyor. Ama 2000’li yılların Şili’sinden bahsetmiyor. Facianın ardından ‘Denetim yok dedik, sömürü var’ dedik, ‘Denetlemek için gelenler aşağı inmedi’ dedik, şaşırdılar. ‘Seslerinizi duymadık’ dediler. Sen gökdelenlerde ben yerin altında nasıl duyacaksın sesimi” şeklinde konuştu.
Merdan, sendikanın patron ve AKP ile işbirliği yaptığını söyledi, “Hakkımızı aramayan sendikayı yıkacağız” diyerek sözlerini noktaladı.
Soma’dan gelen maden işçisi Selçuk Çetin, konuştuğu kürsünün arkasındaki sinevizyonda yitirdiği 301 arkadaşının isimlerinin yazılı olduğunu söyledi, “Arkadaşlarım sanki bana orada ne yapıyorsun diyorlar” diyerek konuşamayacağını belirtti ve ağlayarak kürsüden indi.
 
‘MADENLER YENİDEN KAMULAŞTIRILSIN’
DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, AKP’nin fıtratında işçi ve emeğin olmadığını daha fazla sömürü ve ölümün olduğunu söyledi. Çerkezoğlu, “Yerin yedi kat altındaki arkadaşlarımızı ölüme mahkûm edenlerden hesap soracağız” dedi. AKP hükümetinin taşeronu yasallaştırmak için yeni yasa hazırlığı içerisinde olduğunu hatırlatan Çerkezoğlu, “O yasayı Meclis’e getirmeyi ağzınıza bile almayın” diye uyardı.
Çerkezoğlu şu talepleri sıraladı: “Her yerde, madenlerde, inşaatlarda, tersanelerde, tekstil atölyelerinde taşeron sistemi yasaklayın. Madenler özelleştirildikten sonra iş cinayetleri arttı. Madenler yeniden kamulaştırılsın. İşçi sağlığı yasası çöpe atılsın, işçi sağlığı ve güvenliği alanı emek örgütlerinin denetime verilsin. İşçilerin, emekçilerin katilleri derhal istifa edin.”
Soma, Okmeydanı ve Gezi isyanı sırasında katledilenleri anan KESK Dönem Sözcüsü Hüseyin Özev, “Acılıyız, öfkeliyiz, bunda da çok haklıyız. Bu sistem devam ettiği sürece işçi katliamları sürecek” dedi. Katliamların sebebinin başta kapitalist sistem, taşeron sistem ve özelleştirme olduğunu vurgulayan Özev, şöyle devam etti: “Yapılması gerek tüm sorumlular hakkında soruşturmalar başlatılması, özelleştirmelerin durdurulması, özelleştirilen kurumların tekrar kamuya devredilmesidir. Bunun için de bizim mücadelemizi büyütmemiz gerekiyor.”
TMMOB İKK Sözcüsü Süleyman Solmaz, “Sözün bittiği yerdeyiz, ne söylenecek, kime söyleyeceğiz. Maraş’ta hala toprağın altında yatan işçilerden, her gün öldürülen işçilerden Soma’da öldürülen 301 işçiden özür diliyorum” dedi.
İstanbul Tabip Odası Başkanı Selçuk Erez de konuşma yaptı.
Konuşmaların ardından Soma maden faciasını anlatan sinevizyon gösterimi yapıldı.
Soma’da yaşanan facia için “Olağan şeyler” diyen Ruhi Su Dostlar Korosu’nun söylediği marşın ardından Grup Yorum’un eski solisti Hilmi Yarayıcı kısa bir konuşma yaptı ardından “Madenci” şarkısı yayınlandı. Miting şarkıların ardından sona erdi.
  
‘ADIMIZ TAŞERON SOYADIMIZ KÖLE’
Mitinge “Kadrolu Çalışmak İstiyoruz” pankartıyla katılan Taşeron İşçileri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği, 2010 yılından beri taşeron işçilerin hakları için mücadele veriyor. “Adımız taşeron soyadımız köle, bir ömür geçmez böyle” sloganıyla kurulan dernek, dayanışma ve mücadeleyle birçok hakkın kazanılmasını sağlamış. Mitingde görüşüne başvurduğumuz Başkan Yardımcısı Güneş Cengiz, derneği ve çalışmalarını şöyle anlatıyor:
“Taşeron İşçileri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği (Taş.İş.Der), hastanelerde çalışan temizlik, sağlık ve güvenlik personeli için yasalarda varolan haklarının kullanılabilmesi için kuruldu. Sendikalar Yasası’na göre iş kolları var. İş kollarının bir arada örgütlenmesi mümkün değil. Bizi bir arada tutabilecek bir kurumun olması gerekiyordu.
Sendikaların işçilere yaklaşımı, taşeron olunca mücadele etmek istememeleri nedeniyle haklarımızı öğrenip yavaş yavaş bunları talep etmeye başladık. Yıllık izinlerimizi vermiyorlardı onları aldık, kreşleri kullandırtmıyorlardı kullanmaya başladık, maaşlar düzenli ödenmiyordu günü gününe alınmaya başlandı. Bunların yanında işe iade davaları açtık. Şu an 200’e yakın davamız var. Ve Türkiye’de bir ilk gerçekleşti: Fatih Sigorta Müdürlüğü, İstanbul Üniversitesi’nde çalışan ve muazzada adı geçen işçilerin sigortalarını taşerondan alıp üniversiteye verdi. Bu verdiğimiz mücadelenin sonucunda oldu. Şu anda sadece sağlık sektöründe mücadele yürütüyoruz ama sendikalarla görüşmelerimiz sürüyor alanı genişletmek için. Bütün sektörlerde tecrübelerimizi aktarmaya hazırız. Amacımız taşeron yasaklanana kadr bu mücadeleyi sürdürmek.”
 

ARŞİV