Tedbirler mağduriyet getirdi

Korona virüsü tedbirleri kapsamında Kadıköy’de yüzlerce esnaf kepenk indirdi ve çok sayıda kişi işsiz kaldı. Maddi anlamda zor günler geçiren Kadıköy esnafı ve işsiz kalan garsonlarla konuştuk

26 Kasım 2020 - 13:34

Korona virüsü vakalarının artması nedeniyle bir dizi yeni tedbir getirildi. Geçtiğimiz hafta alınan kararla birlikte ülke genelindeki binlerce işletme devlet kararıyla ikinci defa kapatıldı. Ancak alınan önlemler hem işletme sahiplerini hem de çalışanlarını zor durumda bırakıyor. Yeme-içme sektörüyle öne çıkan Kadıköy’de de esnaf ve çalışanlar gerekli devlet desteği verilmediği için birçok işletmenin tamamen kapanacağını, yüzlerce çalışanın ise işsiz kalacağını ifade ediyor. Peki hem esnaf hem de çalışanlar neler talep ediyor, çözüm için devletin hangi adımları atmasını istiyor? Kadıköy esnafı ve işyerleri kapandığı için işsiz kalan çalışanlarla konuştuk.

“TAM BİR KARANLIK”

Hürriyet Lokantası’nın sahibi Ekin Can Alıcı, 1 Haziran’dan sonra başlayan normalleşme süreci ile birlikte dükkanı açtıklarını ancak mutfak masrafının salgın öncesine göre üç kat artış gösterdiğini söylüyor. Fiyat artışına rağmen ayakta kalmalarının çok güç olduğunu belirten Alıcı, “Bir de tedbir almak için masa sayısını azalttık. Bizimki gibi ufak işyerleri açısından masa azaltmak zaten tükenmekle eşdeğer. Örneğin bizde yedi masa varken üç masayla hizmet vermek zorunda kaldık. Bu uygulamaya itiraz etmiyorum ama alan kullanımları düşerken ne faturalar ne de vergiler düşürüldü.” diyor.

Ekin Can Alıcı

“Bu son kapatma kararı açıklandığında tablo tekrar 1 Haziran’a döndü.” diyen Alıcı şöyle devam ediyor: “Bütün bir hafta yaptığımız toplam iş, dükkanın kirasına yetmiyor. Hatta sanırım bugün çalışma arkadaşlarımızın yevmiyeleri bile çıkmamış olabilir. Sadece paket ve gel-al servisiyle hayatta kalmak pek mümkün gözükmüyor. Devlet desteği olarak mayısın ikinci haftası 25 bin lira kredi ve kredi kartı aldık. Bildiğim kadarıyla onu alamayan çok sayıda esnaf arkadaşımız var. Bir ödeme kolaylığı değil ama borçları bir kaç ay ertelemiş oldular. Zaten ödeyecek gücümüz olmadığı için pek bir şey değişmedi hayatımızda. Bu arada 25 bin TL meselesini de şöyle düşünün; dükkan kirası 6 bin TL, 10 bin TL civarında personel gideri, faturalar derken bir aylık toplam giderimizi bile karşılamıyor. Şu anki öz kaynağımız ve paket ile gelen girdiyle birlikte tahminim bu ay nefes alabiliriz. Aralık tam bir karanlık.”

Doruk Topçuoğlu

“ DESTEK YETERLİ DEĞİL”

Caddebostan’da geçtiğimiz yıl hizmete giren TacoRoll adlı küçük bir restoranın sahibi olan Doruk Topçuoğlu da dükkanı mart ayından mayısa ayına kadar tamamen kapatmak zorunda kaldıklarını, haziran ayında hijyen önlemleri alarak müşteri kabul etmeye başladıklarını söylüyor.

“Toplum sağlığı için bazı önlemlerin alınması kuşkusuz gerekli ve biz de üzerimize düşeni sonuna kadar yapmaya hazırız. Ancak yeterli destek paketlerinin hayata geçirildiğini söylemek mümkün değil.” diyen Topçuoğlu, “Çalıştığımız online yemek servis platformu ise kendi üzerinden gelen siparişlerin ödemelerini tarafımıza 45 gün sonra yaptığı için nakit akışında büyük sıkıntı yaşayacağımızı şimdiden görebiliyoruz. Bunun yanında da paket servis sektörünü kontrol eden online sipariş platformlarının bizleri göz ardı ederek hareket etmeye devam etmesi, hayatta kalmamızı gittikçe zorlaştırıyor. Lokal işyerleri ve girişimciler için yapılabilecek daha birçok şey olduğuna inanıyoruz.” diyor.

Dilek Özkan

“KEŞKE BİZİ DEĞİL SALGINI BİTİRSELER”

Rasimpaşa Mahallesi’nde bulunan Nüans Kafe de gel-al ve paket servis hizmeti veren işletmelerden. Kafenin sahibi Dilek Özkan, temmuz ayında hizmet vermeye başladıklarını söylüyor. Salgınla birlikte maddi çöküntüyle karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Özkan, esnaf olarak yaşadığı sorunları şu sözlerle anlatıyor: “Kiralarda indirim yok, vergilerimizi ödüyoruz ama bize yansıyan hiçbir şey yok. Üniversitelilerin olmaması bizim için büyük sıkıntı. Burada gençler yok, saat problemi var, gençler taşınıyorlar. Ne olacak bilmiyorum. Geliyoruz ve bekliyoruz. Biz burada beş kişi çalışmayı planlamıştık. Bir kişi izinde, bir kişi burada, diğerleri ise ayrılmak zorunda kaldı. Ben iki ay daha dayanabilirim. İki aydan sonra dayanamam çünkü rutin giderler var. O giderleri öteleyemiyorsunuz. Elektrik, su, doğalgaz, internet gibi. İnternet kullanmak zorundasınız. Çözüm böyle olmaz. AVM’ler, normal yerler açık olduğuna göre, bankalara, fabrikalara kısıtlama gelmediğine göre, çözüm de bu şekilde olmamalıydı diye düşünüyorum. Böyle esnaf kalmaz.”

Esnafı en çok zorlayan ödeme giderinin kira olduğunu söyleyen Özkan, esnafın korunması için şu kararların hayata geçirilmesi gerektiğini söylüyor: “Kirada indirim olmalı. Dükkan sahiplerine karşı esnafı koruyan bir sistem geliştirilmeli. Benim elektrik faturam 2500 TL geliyor, doğalgaz 4000 TL geliyor. Ayrıca vergiler de var. Bağkur 900 TL zaten.”

“Genelge yayınlanırken bir tane artı da bizim için olsaydı.” sözleriyle şikayetini dile getiren Özkan, “Müşteri gelip burada oturuyor, yan taraftan temizlikçiden alacağını da alıyor, eczaneden alacağını da alıyor. Aslında benle beraber onlar da bitiyor şu anda. İnsanlar evlerinde oturup internetten, uygulamalardan söylüyorlar. Online alışveriş yerleri kazandı ama biz kaybettik. Benim de çocuklarım var. Keşke bizi değil de salgını bitirmek için karar alınsa.”

Serdar Bal

“KİRALAR ÇOK YÜKSEK”

Kadıköy’ün eski esnaflarından olan Ada Kafe’nin işletmecisi Serdar Bal da salgınla birlikte ilçede onlarca esnafın dükkanlarını kapatmak zorunda kaldığını söylüyor. Kafede çalışan yedi kişinin de işsiz kaldığını belirten Bal, “Özellikle bu hizmet sektöründe yevmiyeyle çalışan kesim çok mağdur. Onlara bir koli, kuru gıda yardımı topladık dağıttık ama ne kadar faydası olur ki? Öncelikle bu sektörde çalışanların haklarının devlet tarafından korunması, en azından temel ihtiyaçların karşılanması gerektiğini düşünüyorum. Onun dışında özellikle Kadıköy gibi yerlerde kiralar çok yüksek. Bir sürü arkadaşımız kiralarını ödeyemediği için, mal mülk sahipleri de anlayışlı davranmadığı için dükkanlarını kapattılar veya devredip gittiler. Birçok arkadaşımız öyle battı. Kira meselesine devletin müdahale etmesi lazım.” diyor.

Devletten herhangi bir destek alamadıklarını ifade eden Bal şöyle devam ediyor: “Krediye başvurdum, bana kredi çıkmadı, bir gerekçe de gösterilmedi niye çıkmadığına dair. Bir dükkanın iki aylık kirasını yarım verdim, diğeri hiç kabul etmedi. Çok ciddi sıkışmış durumdaydık, biraz toparlayalım derken tekrar tedbirler gündeme geldi. Devlet, ağırlıklı olarak hizmet sektörünü durdurarak salgını kontrol edebileceğini zannediyor. Büyük bir yanılgı bu. En temel mesele bence şu; büyük fabrikalar, atölyeler, iş yerleri çalışmaya devam ediyor. Ağırlıklı olarak işçiler, mavi yakalılar, beyaz yakalılar iş yerlerine mecburen gidiyorlar, toplu taşımayı kullanıyorlar.”

Berfin Eryılmaz

“DERS ÜCRETLERİMİ ÖDEYEMEYECEĞİM”

Yeni tedbirlerle birlikte birçok çalışan da süresiz bir şekilde işini kaybetti. Onlardan biri de Berfin Eryılmaz. Maddi olarak mart ayından bu yana ailesiyle birlikte zor bir süreçten geçtiklerini ifade eden Berfin Eryılmaz, babası da eğlence sektöründe çalışan bir öğrenci. Sağlık açısından da bir dizi sorunla karşılaştığını söyleyen Eryılmaz, “Hem ruh sağlığım bozuk hem de annem korona virüsü geçirdi ve aynı evde bulunduğumuz için biz de etkilendik. Fakat korona olup olmadığımı öğrenemedim, çünkü aynı evde yaşamamıza rağmen test yapmadılar. İşsiz kaldım ve çalışamıyorum, kısıtlamalar da sürekli devam ediyor. Bu da annemin ve babamın işlerini etkiliyor. Babam da eğlence sektöründe çalışıyor. Şimdi onun işyeri de kapandı. Dolayısıyla aynı anda, iki kişi birden işsiz kalmış durumdayız. Hiçbir destek olmadan, işsiz kalarak nasıl geçineceğimizi düşünüyoruz.” diyor.

Eryılmaz hem çalışan hem de üniversite sınavlarına hazırlanan binlerce geçten biri. Garsonluktan kazandığı parayla ders ücretini ödediğini belirten Eryılmaz, “İşsiz kalınca dersi bırakmak mecburiyetinde kaldım, kendi imkânlarımla ders çalışmak zorundayım. Evde oturup yasakların kalkmasını beklerken bir yandan da üniversiteye hazırlık için ders çalışacağım. Ancak, ek ders alamayacağım için derslerde anlamadığım yerleri soracağım kimse de olmayacak. Bu da canımı çok sıkıyor.” diyor.

“Yasaklar gelecekse işçilerin ve çalışanların mağduriyeti düşünülmeli ve buna göre hareket edilmeli.” diyen Eryılmaz’ın talebi net: “Devlet işsiz kalacaklara para yardımında bulunabilir. Devlet bunun için yok mu? Zor zamanımızda bize destek olmayacaksa nasıl olacak?”

Anıl Bayraktar

MÜZİSYENDİ GARSON OLDU, İŞSİZ KALDI

Asıl mesleği müzisyenlik olan Anıl Bayraktar ise konserler iptal olunca temmuz ayından itibaren garsonluk yapmaya başlamış. Ancak çalıştığı işletme kapatıldığı için şu an işsiz. Bayraktar içinde bulunduğu durumu şöyle anlatıyor: “Mart ayından beri hiç konser yapamadık. Hiç konser yapamamak demek benim için herhangi bir gelirin olmaması ancak sürekli giderin olması demek. Bu sebeple temel ihtiyaçlarımı bile karşılayamayacak duruma geldim. Bununla birlikte, ekonomik çöküşün yanına psikolojik anlamda bir çöküş de eklendi. Belirli bir dönemi çalışmayarak ve iş arayarak geçirdim. Temmuz ayında ise bir kafede çalışmaya başladım. Son süreçte gelen kısıtlamalarla birlikte kafeler de kapatıldı, haliyle tekrar işsizim.”

Çalıştığı kafenin ne zaman açılacağını bilmediği için belirsizlik yaşadığını söyleyen Bayraktar, “Şu an bir iş bulamazsam hayatımı nasıl devam ettirebilirim açıkçası bunun cevabını bilmiyorum. Belki krediye başvururum ama işlerin ne zaman düzeleceği belli değil.  Kredinin geri ödemesini de karşılayamazsam daha büyük bir çöküş yaşarım. Bu sebeple ne yapacağım konusunda bir fikrim yok. Ailemden yardım istemeyi düşünüyorum fakat onların da pandemi sebebiyle işleri çok kötü durumda. Bir şekilde yeni bir iş bulmak zorundayım, başka bir seçeneğim yok.”

“Esnafın, müzisyenin, işçinin, emeğiyle geçinen insanların temel ihtiyaçları karşılanmadığı sürece yapılan yasakların çoğu mantıksız.” diyen Bayraktar, şöyle devam ediyor: “Büyük şirketlerin vergi borçları silinirken halkın büyük kısmı yoksulluğa mahkum ediliyor. Destek ve ödenekten bahsediliyor ama benim çevremde devletin herhangi bir desteğinden faydalanan kimse yok. İşleri elinden alınan insanların temel ihtiyaçlarının karşılanabileceği düzeyde bir ödenek sağlanması iyi olur. Bu süreçte doğalgaz, su ve elektrik gibi faturalarını ödemekte zorlananların aboneliklerinin de iptal edilmemesi yerinde olacaktır.”


ARŞİV