Dünya Sağlık Örgütü, hava kirliliğini en ciddi çevresel sağlık risklerinden biri olarak görürken hava kirliliğinin inme, kalp hastalıkları, akciğer kanseri, kronik ve akut solunum rahatsızlıkları, alerji gibi sorunlara yol açtığı biliniyor. Ancak Dünya Sağlık Örgütü’nün uyarılarına rağmen dünya nüfusunun yüzde 92’si örgütün belirlediği kriterlerin altında hava kalitesine sahip havayı solumaya devam ediyor. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin “2023 İstanbul Çevre Durum Raporu”na göre hava kirliliği, İstanbul için risk taşıyan su ve atık kirlenmesinden sonra üçüncü sırada yer alıyor. Raporda İstanbul’un hava kalitesinin halk sağlığı konusunu en yakından ilgilendiren konulardan biri olduğu vurgulanırken, hava kirliliğinin akciğer hastalıklarına doğrudan etkisi olduğu da belirtildi.
MEGA PROJELER ETKİLİ OLDU
Dünya genelinde hava kirliliğinin esas kaynağı başta kömür olmak üzere fosil kaynaklı yakıtlar olarak görülüyor. ÇMO’nun raporuna göre İstanbul’da fosil yakıtların dışında inşaat kaynaklı tozlar da ciddi bir hava kirliliği kaynağına dönüştü. “Önümüzdeki süreçte mega projelerin yanı sıra İstanbul’da depreme dayanıksız konutların yerine yenilerinin yapılması sürecinin de en sağlıklı şekilde yönetilmesi halk sağlığı açısından birinci derecede öneme sahip olacaktır. Bakanlığın açıkladığı 500 bin yeni konut acil bir ihtiyaç olduğu gibi, gerekli teknik düzenlemeler yapılmaksızın yıkım ve hafriyat süreçlerinin yönetimi İstanbul’da hali hazırda var olan ciddi hava kirliliğinin daha da kötü boyutlara taşınması riskini barındırmaktadır.” ifadelerinin yer verildiği raporda şu değerlendirmeler yapıldı: “Sanayi, ısınma, inşaat ve trafik kaynaklı kirlilik hava kalitesini ciddi şekilde düşürmektedir. Bu olumsuz tabloyu İstanbul’un akciğeri olarak tabir edilebilecek Kuzey Ormanları’nın yapılaşmaya açılması daha da vahim hale getirmektedir. İstanbul’un hâkim rüzgâr yönü poyrazdır ve bu kuzeyli rüzgâr sayesinde Kuzey Ormanları’nın temiz havası İstanbul’a ulaşmaktadır. Bu bölgenin yapılaşmaya açılması İstanbul’un hava kalitesini doğrudan ve olumsuz yönde etkilemektedir. Sonuç olarak İstanbul hava kalitesinin iyileştirilmesi için atılması gereken ilk adım, Kuzey Ormanları’nın imara açılmasını engellemek ve büyük bir hava kirliliği kaynağı olan mega projeleri durdurmaktır.”
“ULUSAL LİMİT YOK”
PM2,5 önemli hava kalitesi parametrelerinden biri olarak kabul ediliyor. PM2,5 çapı PM10’un 4’te biri kadar olan daha ufak parçacıkları ifade ederken, pek çok hastalığa zemin hazırlayan bir kirletici olmasının yanı sıra, kalp-damar hastalıkları ile PM2,5 arasında da bir ilişki olduğu biliniyor. Buna rağmen Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği’nde PM2,5 için herhangi bir ulusal limit bulunmuyor. Raporda, ölçümlerin yalnızca dört istasyonda yapıldığı (ve) bu istasyonların hepsinde limit aşımının gerçekleştiği belirtilirken, “Bakanlık verilerinden hareket edilecek olursa PM2,5 parametresi açısından İstanbul’da nasıl bir havanın solunduğu bilinmiyor.” denildi.
16 İLÇEDE SINIR AŞILDI
PM10 adı verilen parametre ise havada bulunan ve çapı 10 mikrometreden küçük olan parçacıkları ifade ediyor. Bu toz tanecikleri sağlığa zararlı maddeleri ve kanserojen maddeleri barındırıyor. En iri taneli kirleticilerden biri olarak kabul edilen PM10’un insan ve çevre sağlığı açısından günlük limit değerlerin bir yılda 35 defadan fazla aşılmaması gerekiyor. Ancak rapora göre İstanbul’un 16 ilçesinde hu sınırın aşıldığı görülüyor.
Raporda konuyla ilgili şu uyarılarda bulunuldu: “En temel hava kirliliği parametrelerinden biri olan PM10 için 2023 yılı içinde İstanbul’da yapılan ölçümlerin sonucunda Kandilli dışında yeterli ölçüm yapılamayan istasyonların da dahil edilmesi halinde dahi, solunamayacak bir hava ile karşı karşıya kaldığımızı görebiliyoruz. Bu tablo İstanbul’da günlük yaşamda dahi maske takılarak yaşanması gerektiğini ve akciğer hastalıklarının temelinde soluduğumuz havanın var olduğunu göstermektedir.”
Raporda, yapılan incelemeler sonucunda 2022 yılında İstanbul’da PM10 parametresi açısından solunamaz bir hava kalitesinin söz konusu olduğu vurgulanırken, İstanbul’un hava kalitesinin iyileştirilmesi yönünde herhangi bir çabanın da gösterilmediği belirtildi. Ölçümlerden elde edilen verilere göre ise İstanbul’da sağlıklı bir yaşam için solunamayacak bir havanın olduğu vurgulandı.