Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlanan Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı (2017-2023) Yüksek Planlama Kurulu tarafından kabul edildi. Plan kapsamında, bina ve hizmetler, enerji, ulaştırma, sanayi ve teknoloji, tarım ve yatay konular olmak üzere, toplam 6 kategoride 55 eylem planı ile 2023 yılında Türkiye’nin birincil enerji tüketimini yüzde 14 azaltılması hedefi yer aldı. Önlemlerin, 2019 yılı sonuna kadar hayata geçirilmesi planlanıyor. Plana göre, otomobillerin şehir merkezlerine girişini sınırlayan caydırıcı önlemler alınacak, parklanma ücretinin şehir trafiğinin yoğun olduğu bölgelerde pahalı, sakin olduğu yerlerde ise nispeten ucuz olduğu düzenlemeler yapılacak. Yani İstanbul’da Taksim, Kadıköy, Beşiktaş Ankara’da Kızılay, Bahçelievler, Kavaklıdere, İzmir’de Alsancak, Konak gibi trafik sıkışıklığı yaşanan tüm bölgelerde, araç sahiplerinden daha yüksek miktarda ücret alınacak.
“KULLANIMI AZALTILMALI”
Planda, ‘Ulaştırma Sektörü’ başlığı altında, “Şehirlerdeki trafik yoğunluğunun azaltılması: Otomobil kullanımının azaltılması” eylemi yer aldı. Amaç; şehir merkezlerindeki trafik yoğunluğunun azaltılması için araçların yol üstüne parkının etkin bir şekilde denetimi, caydırıcı ücretlendirme sistemlerinin uygulanması ve akıllı park alamı sistemlerinin kurulması olarak belirtildi. Planda yürütülecek faaliyetler maddeler halinde şöyle sıralandı:
• Otomobillerin şehir merkezlerine girişini sınırlayan caydırıcı önlemler alınacak.
• Trafik yoğunluğuna neden olan cazibe merkezlerinin otopark kapasiteleri uygun şekilde planlanacak, otoparksız bina uygulamalarına müsade edilmeyecek ve belediyeler tarafından tahsil edilen otopark bedellerinin yeni otopark yapımlarında kullanımı etkin yürütülecek.
• Yolüstü ve kaldırımların araçlar tarafından işgalinin önlenmesi ve yoğun arterlerde yolüstü parklanmaların planlanmasına yönelik çalışmalar yürütülecek. Taksi, otobüs, dolmuş gibi araçların indirme/bindirme alanlarının fiziki düzenlemeleri yapılacak.
• Parklanma ücretinin şehir trafiğinin yoğun olduğu bölgelerde pahalı, sakin olduğu yerlerde ise nispeten ucuz olduğu düzenlemeler yapılacak, toplu taşıma sistemleri modlar arası (intermodal) olarak düzenlenecek.
• “Park et devam et” uygulaması yaygınlaştırılacak.
• Zirve trafik saatlerde çöp/hafriyat kamyonu, iş makinaları vb. araçların trafik seyri denetlenecek ve kısıtlanacak. Ağır yük vasıtalarının şehir içi lojistik kapsamında şehre sadece belli saatlerde girmesi sağlanacak.
• Şehirlerde düşük karbon emisyonlu bölgeler oluşturulacak bu bölgelere büyük tonajlı araçların girmesi engellenecek.
• Şehir içi kargo taşımacılığının trafik yoğunluğunun az olduğu saatlerde yapılması özendirilecek.
• Kamu kurumları, özel kuruluşlar ve okulların giriş-çıkış saatleri kademeli olarak daha etkin düzenlenecek.
• Araç kullanmanın yıllık maliyeti konusunda kamuoyunun bilinçlendirilmesine yönelik faaliyet düzenlenecek.
ORTAK ARAÇ ÖZENDİRİLECEK
Eylem Planı’nda toplu taşımanın yaygınlaştırılması için hizmet ağının artırılması ve güçlendirilmesi için ulusal ve uluslararası finans desteklerinden yararlanılacağı belirtildi. Plana göre, ülke çapında farklı etkinlikler düzenlenerek kamuoyunun ulaşım farkındalığının artırılmasına yönelik ulaşımda davranış değişikliği yapmayı amaçlayan ve bir hafta sürecek olan ‘hareketlilik haftası’ düzenlenecek. Ortak araç kullanımı (carpooling), yeni teknolojilerin yaygınlaştırılması, hızlı (tahsisli) hat ve alternatif ulaşım yöntemleri özendirilecek. Şirketler yerel yönetimlerle işbirliği yaparak çalışanlarının toplu taşımayı kullanılmasını özendirilecek. 20 yaş üstü traktör ile 10 yaş üstü biçerdöverlerin yüksek verimlilerle değiştirilmesi desteklenecek.
"YENİ SORUNLAR ÇIKACAK"
Gazete Kadıköy olarak Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı ile birlikte uygulanacak yeni otopark düzenlemesini İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ)’ Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlaması Bölümü’nde ulaşım çalışmaları yapan Özge Çelik’e sorduk. Çelik, ücretlendirmeye bağlı yöntemlerin geçici bir çözüm getireceğini, asıl olanın mevcut olan ulaşım sistemlerinin altyapısını güçlendirmek olduğunu belirterek, “Bu sistemlerin trafik sorununu azaltmaya yönelik bir uygulama olup olmadığını tartışmadan önce asıl, mevcut ulaşım sistemlerinin değerlendirilmesi gerekiyor. Güçlü toplu taşıma sistemlerinin ve ulaşım altyapısının olduğu kentlerde bir yöntem olarak ücretlendirmeye gidilmesi araç alışkanlığından vazgeçirmeye yönelik geçici çözümler sağlayabilirken, aynı yöntem zayıf altyapı ile sağlanamamakla birlikte yeni uygulama sorunlarını da beraberinde getirebilir. Kısa süreli bir çözüm olacağından zamanla işlevini kaybederek, ulaşıma dair kentlinin yaşam konforunu düşüren yeni sorunlar ortaya çıkaracaktır” dedi.
“KADIKÖY’DE DÜŞÜŞ YAŞANMAZ”
Kent merkezlerinde otomobil kullanımının düşmeyeceğini belirten Çelik, “İstanbul’un çok merkezli yapısında, bu uygulamanın gerçekleştirildiği Avrupa kentlerinden farklı olarak, kitlesel hareketlerin yoğunluğundan çok, bireylerin mevcut sosyo ekonomik yapılarının getirdiği hareket akışları söz konusudur. Her birey, sosyo-ekonomik yapısına uygun konut alanlarında yaşayıp, bulabildiği işe ulaşmaya çalışmaktadır. Bu durum da aslında, İstanbul özelinde kentlilerin bir çok merkezden geçiş yaptığını göstermektedir. Bu sebeple, kent bütününde şehir merkezi olarak Kadıköy, Beşiktaş, Taksim, Şişli ilçelerinde anlamlı bir düşüş yaşanmayacağını ön görebiliriz. Zaten toplu taşıma sistemlerini kullanan vatandaşı etkileyecek bir durum yok aslında, direk araç sahiplerine yönelik bir uygulama. Eğer kent merkezlerine ulaşımda, özel araç yerine toplu taşıma sistemlerinin kullanılması destekleniyorsa, kullanım yoğunluğunun artacağını düşünürsek bu sistemlerin en başta konforunun arttırılması gerekir. Hangi yöntem denenirse denensin maksimum verim sağlayabilmek için öncelikle kent özelindeki ulaşım altyapısına yönelik çalışmaların tamamlanması gerekir.” yorumunda bulundu. Çelik, asıl yapılması gereken eylemin ise mevcut alt yapıyı geliştirmek olduğuna değinerek, “Toplu taşıma sistemlerinin hızı, verimliliği, konforu, erişilebilirliği arttırılmalı. Dolayısıyla mevcut durum iyileştirmeden teşvik söz konusu olmayacaktır. İstanbul’da ulaşım ağının çeşitliliğinden söz etsek de bu çeşitliliğin ücretlere yansımadığını gözlemleyebiliyoruz. Birçok aktarma yaparak ulaşımı sağlamak da cabası. Kullanıcıların memnuniyeti arttırılarak güvenli, kesintisiz, konforlu bir ulaşım ağının sağlanması fiyat konusunu ikinci plana itilebilir. Fakat nüfusun hızla arttığı İstanbul’da bu konforu sağlamak hayli güç. Alternatif ulaşım sistemlerinin geliştirilmesi, planlama yaklaşımları ve ulaşım politikaları ile desteklenmesi gerekir. Bu durum bireylerin sosyo ekonomik yapısı ile doğrudan ilişkili olduğundan ücretlendirmeye gidilen yöntemler ayrım yaratacaktır. Fakat bu yine de çözüm sağlanamayacağı anlamına da gelmez. Ulaşım sistemlerinin iyileştirilerek memnuniyetin arttırılması da çözüme yönelik bir başlangıç olacaktır.” dedi.