Caddebostan Kültür Merkezi’nde (CKM) gazeteci yazarlar Timur Soykan, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Murat Ağırel ve Şule Aydın “Türkiye’de Baron İstilası” başlıklı söyleşide konuştu. Soykan’nın yeni çıkan kitabı ‘Baron İstilası’nın içeriği olan söyleşide, Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı da izleyiciler arasındaydı.
İÇERİDEKİ İSTİLA
Söyleşide konuşan Barış Terkoğlu, “İstila denilince, sanki dışarıdan bir güç gelmiş zorla kapıyı kırıp içeriye girmiş ve zorla bu işleri yapmış gibi anlıyoruz. Bu istilanın bir farkı var, baronlar Türkiye’ye Türkiye’deki hükümetin davetiyle geldiler” dedi. Bizzat çağırıldıklarını ve Türkiye’nin merkez olup mafya ülkesi olmasını istendiğini vurgulayan Terkoğlu, “Bu istila, bile isteye içeriden birinin kapıları açmasıyla gerçekleşti. O yüzden istila kavramı bize dışarıyı çağrıştırmasın, bize içeridekileri, kapıyı açanları hatırlatsın” şeklinde konuştu.
“RÜŞVETTEN DAHA KARLI”
Baron İstilası kitabında, mafyaların biyografisinin olmadığını söyleyen Terkoğlu, “Bu adamların Türkiye’de olmasının iki temel nedeni var, ilki varlık barışı. Türk hükümeti 2008’deki ekonomik krizden sonra ‘Al paranı Türkiye’ye gel, paranın nereden geldiği beni ilgilendirmez’ dedi” şeklinde konuştu. Türkiye’nin varlık barışıyla yüzde 2 vergi istediğini belirten Terkoğlu, mafyalar için “Onlar da canıma minnet diyorlar, çünkü bu kara parayı bir ülkede tutabilmek için mafya yüzde 15’ini rüşvet veririm diye hesap yapıyor. Yüzde iki, rüşvetten daha karlı” dedi. Türkiye’nin mafyalarca tercih edilmesinin ikinci nedeninin ise parayla vatandaşlık olduğunun altını çizen Terkoğlu, “Yerli ve milli hükümet, bütün vatandaşlık şartlarını ortadan kaldırdı. Hiçbir kültürel birikime, dil bilgisine, suça bakmadan ‘getirin paranızı size vatandaşlık satalım’ diye yasalar çıkardı” şeklinde konuştu. Terkoğlu, “Bu vatandaşlık 250 bin dolara ev almaya kadar düştü” dedi.
“NE OLURSAN OL GEL”
Şule Aydın, “Erdoğan rejimi ‘ne olursan ol gel yeter ki bana paradan haber ver’ dedi” şeklinde konuştu. Türk vatandaşlığının önce 250 bin dolar olduğunu, ardından 400 bin dolara çıkarıldığını dile getiren Aydın, “Parayı bastıranın vatandaşlık aldığı bir sistem. Sonra biz bir baktık, memleket döndü uyuşturucu baronlarının cirit attığı bir yere” dedi. 1968 yılında Avustralya’da kurulan uluslararası bir çetenin, 2010 yılında federal polislere yakalanacağını anlayınca Şişli’ye geldiklerini vurgulayan Aydın, “Dünya’daki uyuşturucu trafiğini yönetmeye başlıyorlar, FBI ve Avustralya federal polisleri bir haberleşme sistemi geliştiriyorlar ve ajanları içeri girerek mafyanın bu sistemi kullanmasını sağlıyorlar” şeklinde konuştu. Yıllarca büyük bir takibin başladığını, milyonlarca mesajın çözümünün yapıldığını ve 16 ülkenin katılımıyla çok büyük bir operasyonun başlatıldığını kaydeden Aydın, “Operasyonda çetenin sayısız üyesi yakalanıyor. Çete liderleri ve üst düzey adamları yakalanmıyor, neredeler İstanbul Şişli’deler. Bu operasyona Türkiye katılmıyor. Böylesine uluslararası bir çetenin yöneticiliğini yapan kişiler burada ve Türkiye’nin katılmadığı bir operasyon” dedi.
SON DURAK BEYLİKDÜZÜ
Barış Pehlivan, 18 yaşındayken iki kişinin cinayetinden suçlanan, kiralık katil olduğu iddia edilen ve uyuşturucu kaçakçılığından mahkûm olan bir kişinin Arnavutluk, İtalya, Ekvator ve Belçika’da hapishaneden kaçarak 2020 yılında Beylikdüzü’ne geldiğini söyledi. Pehlivan, “Bu adam birkaç ay önce Beylikdüzü’ndeki malikanesinde yakalandı. Bu kadar suçu olan bir adam 3 yıl boyunca bizim yanı başımızdaydı” şeklinde konuştu.
SAHTE TİCARET
Murat Ağırel, Türkiye’deki baron istilası hakkında şöyle konuştu: “Sedat Peker yurtdışından yapmış olduğu paylaşımlarda Ahmet Nazari’den bahsetti, hayatımıza böyle girdi Nazari. Ahmet Nazari tüm dünyada kurulmuş kara para aklama sisteminin, dolandırıcılık sisteminin göbeğinde bulunan kişi. Dünyadaki batık şirketleri çok düşük miktarlara alıp, sermayesini arttırıp, 20-30 milyon dolar gibi paralar aktararak o şirketleri yüksek cirolu hale getiriyor. Dünyanın çeşitli ülkelerinde kurmuş olduğu diğer şirketlerle ticaret yapıyormuş gibi gösterip, sahte ticaretler yaparak şirketlerin cirolarını büyüten sonrasında da ‘halka arz oluyoruz’ diye reklamlarını yapıp, insanlardan kâr payı adı altında para toplayıp, sonrasında kaçan bir dolandırıcı. Bu kişi soluğu nerede alıyor? Türkiye’ye geliyor ve burada emlak şirketi kuruyor. Bunu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı almak için yine sermayesini arttırarak, içerisindeki sermaye yapısını değiştirerek kendisine olanaklar sağlayarak, Eskişehir’de vatandaşlığını alıyor, hatta silah ruhsatı da alıyor. Bu kişinin Ferrari’si var, önünde de devletin vermiş olduğu çakarlı bir koruma aracı var”.
KARA PARA CENNETİ
Timur Soykan, iktidarın varlık barışı yasasıyla yüzde iki vergi aldığını ve paranın kaynağı hakkında hiçbir araştırma yapılmadığını ve neredeyse çete ile mafyalara ‘sen parayı getir, ben senin kara para cennetin olacağım’ dendiğini kaydetti. Soykan, “Bu Türkiye için büyük bir itibar kaybı. Türkiye, kara para aklanan adalar gibi 80 milyonluk dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olan Avrupa’nın göbeğinde stratejik noktadaki Türkiye’yi, kara para cennetine çeviriyorsunuz. Ada devletine çeviriyorsunuz” dedi. Neredeyse kara para getirene vatandaşlık hediye edildiğini vurgulayan Soykan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olunduğunda ise kişi hakkında yurtdışında kırmızı bülten araması varsa, Türkiye’nin kişiyi iade etmediğini söyledi. Soykan, devletteki çürümenin mafyanın sevdiği iklim olduğunu kaydetti.
Türkiye’de yabancı mafya liderlerinin birbirleri ile çatıştığını ve aralarında öldürülenlerinde olduğunu dile getiren Soykan, “Bir villada iki yıl önce, uyuşturucu kaçakçısının kaçırıldığı, işkence yapıldığı, öldürüldüğü ve bahçeye gömüldüğü ortaya çıktı” şeklinde konuştu. Mafya liderlerinin İstanbul’daki lüks sitelerde ve binalarda oturduğunu ve hatta birbirleri ile komşu olduklarını söyleyen Soykan, “Biri Sırp asıllı İsveç vatandaşı, Bulgar pasaportuyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmuş” dedi.
“İMKÂN YARATAN BİR SİYASİ ŞEBEKE VAR”
Şerdil Dara Odabaşı, “Sevgili Timur binaları anlatınca, o binaların başka bir hikâyesi daha var. Hepsi İstanbul’a ihanet eden şebekenin yaptığı binalar, imar rantının değişimiyle elde edilenler” şeklinde konuştu. Odabaşı, “Sadece uyuşturucu kaçakçılığı veya baronların gelip burada ev alması değil. Onlara imkân yaratan bir siyasi şebeke var” dedi.
Timur Soykan söyleşinin ardından okurları için Kadıköy Belediyesi Kültür Yayınları Kitabevi’nde kitaplarını imzaladı.