Türkiye’de gençlik neden ümitsiz?

Kadıköy Beyin Fırtınaları panel dizisinde bu hafta “Türkiye’de Gençlik Neden Ümitsiz? Ne Yapmalı?” konusu tartışıldı

24 Nisan 2025 - 12:22

Kadıköy Belediyesi ve İdeaPolitik Enstitü iş birliğiyle düzenlenen Kadıköy Beyin Fırtınaları panel dizisi devam ediyor. “Türkiye’de Gençlik Neden Ümitsiz? Ne Yapmalı?” başlığıyla 19 Nisan Cumartesi günü Kozyatağı Kültür Merkezi’nde gerçekleşen panelde, tarihçi yazar Ceren Sungur ile siyaset bilimci Kemal Büyükyüksel konuşmacı olarak yer alırken moderatör ise akademisyen yazar Orhan Şener Deliormanlı idi. 

Panelde ilk sözü alan Orhan Şener Deliormanlı, “Platon’un metinlerine bile baktığımızda gençlikten şikâyet ediliyor. 1880’lerde ABD’de gazete küpürlerine bakıyorum, ‘gençlik çok bozdu, çok fazla tiyatroya gidiyor ve eskisi kadar ders çalışmıyor’ deniyor. Bugün tiyatroya gitmek ne kadar saygın bir uğraşken o zaman tiyatroya gitmek ahlakını bozan bir şey olarak görülüyor. Her yeni iletişim teknolojisi veya eğlence türü, bir önceki kuşak tarafından bozulma olarak görülmüş.” dedi. Her kuşağın bir sonraki kuşak için çalışmadığı veya zora gelemediğini düşündüğünü söyleyen Deliormanlı, “Son 50 senede şöyle bir kırılma yaşandı; eskiden ‘yaşlılar yapabilse, gençler bilebilese’ denirdi, artık ‘sanki gençlik her şeyi biliyor’ oldu. Yeni birçok şey var bunlar gençlere sorulmalı. Neden böyle oldu? Çünkü teknolojinin hızı o kadar artıyor ki sizin çocukluğunuzda, üniversitede bütün hayatınızı geçirdiğiniz o hayat tarzı bitti. Yeni teknolojiler hep bir önceki sistemi bozduğu için, biz hep en genç nesle bakıyoruz ‘yeğenim gelsin de Faceook’umu düzeltsin’ gibi.” diye konuştu. 

ERGENLİK MODERN BİR KONSEPT

Tarih boyunca gençliğin hiçbir zaman bugünkü kadar önemli olmadığını belirten tarihçi yazar Ceren Sungur, “Gençlik algısı çok değişti, hatta çocukluk bile toplumsal inşa haline geldi. Çok iyi biliyorsunuz ki 13 ila 14 yaşlarında evlendirilen ananelerimiz babaannelerimiz var. Ergenlik itibariyle çocukluğun bitip yetişkinliğin başladığı düşünülüyordu. Modern bir konsept ergenlik. Ergenlerin yetişkin kabul edilmeyip, ergenliğe giriş olarak kabul edilmesi çok 20.yüzyıl bir şey.” şeklinde konuştu. Geçmişte deneyimin eğitim dahil olmak üzere her şeyden daha anlamlı olduğunu ifade eden Sungur, “Örgün eğitim ortaya çıkıp modern anlamıyla üniversiteler, uzmanlaşmış meslek alanları çıkınca bir noktadan sonra gençler, yaşlılardan daha yeni bilgiler öğrenilen insanlar haline geldi.” diye konuştu. Teknoloji ile iletişim ağının çok hızlı ilerlemesiyle birlikte artık dünyanın öbür ucundaki bir olayın dakikalar içinde duyulduğunu söyleyen Sungur, “Gençler olayı anında öğrenip araştırabildiği için tabi ki hepimizin önünde geçebiliyor. Ama diğer yandan gençler vatandaş olduklarını fark etti, ‘oy veremiyor olabiliriz ama bizim de haklarımız var’ dediler ve ciddi şekilde dünya değişmeye başladı.” dedi. 

CUMHURİYETİ GENÇLER KURDU

Türkiye Cumhuriyeti’nin genç bir cumhuriyet olduğunu vurgulayan Sungur sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü rejimimiz çok yeni, yoksa yüzlerce yıldır Türkler boy birlikleri halinde devlet kuruyorlar. Cumhuriyetimiz ilk kurulduğu zaman gençliğe çok önem verildi. Çünkü cumhuriyeti kuranlar da gençlerdi. Dünyanın başka bir yerinde gençlik bayramı var mı? Bizim hem çocuk hem de gençlik bayramımız var, aslında bunların hepsi bizim içinde yaşadığımız rejimin gençlere atfettiği bir sembol.” 

Psikolojik dayanıklılığın geleceğin en önemli güçlerinden biri olduğunu vurgulayan Sungur, “Gelecekte hangi millet baki kalacak; gençliği en ciddi psikolojik dayanıklılığa sahip olan milletler. Çünkü umutsuzluk çöktüğünde aynı zamanda atalet çöküyor.” dedi. Ne olursa olsun gözünü karartıp ‘ben hedefime yürüyeceğim’ diyen mücadeleci gençlerin de olduğunu belirten Sungur, “Son dönemin meşhur lafı ‘muhafazakâr ailelerin devrimci çocukları’. Ailelerin dediği gibi onları biz yoldan çıkarmıyoruz. Çocuklar kendi kendine bir şeylerin yanlış gittiğini fark ediyorlar. Anne ve babalarıyla tartışıp, onlara neyin yanlış olduğunu ve neden yanlış düşündüklerini göstermeye çalışıyorlar.” diye konuştu.

ORTAK BİR HAKİKAT

Siyaset bilimci Kemal Büyükyüksel ise kuşaklar değiştikçe genel olarak siyasi kültürün değiştiğine dikkat çekti: “Her kuşak daha farklı bir siyasi atmosfer ve normlar içerisinde büyüyor. Genel olarak da daha yeni kuşak, bugünkü 18 ila 20 olan insanlarla daha ortak bağ kurulabilecek ortak bir hakikat içerisinde yaşayabiliyorlar. Çünkü yaşama bakış açısı daha ortak ve benzer.” Büyükyüksel, ileri yaştaki kişilerin büyük kısmının, hiyerarşik bir toplum anlayışının içselleştirildiği bir anlayışla büyütüldüklerini ekledi. Gençlerin kaygılarıyla eşit olarak algılanma talebinin olduğunu kaydeden Büyükyüksel, “Bunu açık bir şekilde dillendiriyor ve bekliyor. Hiyerarşik ilişkileri içselleştirme eğilimi de daha düşük. Aile ‘yerini bileceksin’ diye ne kadar zorlarsa zorlasın, 50 ila 60 yıl önceki kadar kolay olmuyor. Bundan dolayı da siyasetin çehresi değişiyor.” ifadelerini kullandı. 

 


ARŞİV