Adalet Yürüyüşü’ne, 24. gününde “Gazetecilere Özgürlük” yazan tişörtleriyle Dışarıdaki Gazeteciler inisiyatifi de katıldı. Tutuklu gazeteci Ahmet Şık’ın eşi Yonca Şık’ın da aralarında bulunduğu 25 kişilik grup “Susma haykır, özgür basın haktır” diyerek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’yla birlikte yürüdü. Gazete Kadıköy olarak gazetecilere mikrofon uzattık ve düşüncelerini sorduk. Gazeteciler, 24 Temmuz’da ilk duruşması görülecek olan Cumhuriyet gazetesi davası için adalet istedi, tutuklu gazetecilere özgürlük talep etti ve duruşmaya çağrı yaptı
“GAZETECİ REHİN TUTULUYOR”
Timur Soykan: Adalet için buradayız. Gazeteciler olarak gazeteci meslektaşlarımızın ve gazeteciliğin özgürlüğü için buradayız. Ülkede 160’ı aşkın gazeteci hakikati savunduğu için cezaevinde rehin tutuluyor. Gazeteci arkadaşlarımızın özgür bırakılmasını istiyoruz.
“GAZETENİN YERİ HAPİS DEĞİL”
Nazan Özcan: Ben Cumhuriyet çalışanıyım. Tam 12 arkadaşım içeride. Her gün yokluklarını hissediyoruz. Mesleğimi arkadaşlarımla birlikte yapmak istiyorum. Murat Sabuncu benim müdürüm. Yaklaşık 8 buçuk aydır da müdürsüz çalışıyorum. Hepsini tek tek çok özledim. Gelsinler işlerinin başlarında olsunlar istiyorum. Gazetecinin yeri hapishane değil. Gerçekten doğru bilgiyi almak isteyen herkesi içerideki arkadaşlarımızın çıkması için bizimle olmaya davet ediyorum.
“165 GAZETECİ CEZAEVİNDE”
Fatih Polat: Şu an Türkiye’de 165 gazeteci cezaevinde. 24 Temmuz’da da çok önemli bir dava olan Cumhuriyet gazetesi davası var. Cumhuriyet’in genel yayın yönetmeni, çizeri ve yazarları cezaevinde. İronik bir şekilde bu dava sansürün kaldırıldığı 24 Temmuz’a denk getirildi. Gazeteciler olarak bu davaya güçlü katılmak istiyoruz. Bununla ilgili epey bir zamandır da çalışmalar yapıyoruz. Adalet yürüyüşüne de bu nedenle geldik. Türkiye’de basın özgürlüğü denince gazetecilere dair bir mesele olarak anlaşılıyor oysa haber olma ve haber alma hakkıdır aynı zamanda. Burada ikisi bir arada. Bu birliği Çağlayan’da da görmek istiyoruz.
“ARKADAŞLARIMIZ SERBEST BIRAKILSIN”
Candan Yıldız: Biz gazetecilerin hava gibi su gibi adalet ihtiyacımız var. O yüzden de adalet talebimizi somutlaştırmak için buradayız. Gazeteci arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın demek için buradayız. 24 Temmuz’da Çağlayan Adliyesi’ndeyiz. Adalet çığlığımızı seslendirmek ve arkadaşlarımızla buluşturmak için oradayız. Herkesi bekliyoruz.
“TÜRKİYE’YE YAKIŞMIYOR”
Hilmi Hacaloğlu: 1908’in 24 Temmuz’unda sansür kalktı. Bugün bir aşırı aşkın zaman sonra bile halen gazetecilerin üstündeki baskıları tartışıyoruz. Baskılar yetmiyor, sansürleme olaylarını tartışıyoruz, bu da yetmiyor gazetecilerin cezaevinde olmalarını tartışıyoruz. 21. yüzyılın Türkiye’sinde bu kadar büyük adaletsizlikler, gazetecilere yönelik bu kadar büyük yaptırımlar ve haksızlıklar Türkiye’ye yakışmıyor. Biz de burada Adalet Yürüyüşü’nde arkadaşlarımızın sesi olmak için geldik. Hak, hukuk, adalet arayışına biz de ses verdik.
“ADALET ARAYIŞINDAYIZ”
Gülşah Karadağ: Buradayız ve adalet arıyoruz. 24 Temmuz’da Cumhuriyet davası için Çağlayan Adliyesi’nde olacağız ve orada da adalet talebimizi dile getireceğiz. Adalet arayışında olan herkesi bekliyoruz.
“DAVAMIZA DESTEĞE BEKLİYORUZ”
Kemal Can: Pek çok insan çeşitli yaşlardan çeşitli toplum kesimlerinden itirazlarını dile getirmek ve adalet istemek için yürüyorsa bunun bir yerinde olmak, destek vermek ve kendi talebini dile getirmek çok önemli. Gazeteciler olarak da son yıllarda adalet arayışının önemli muhatapları haline geldik. Çok sayıda arkadaşımız hapiste, çok sayıda arkadaşımız işini kaybetti, çok sayıda arkadaşımız artık mesleğini yapamıyor. Bu bağlamda adalet arayışı gazeteciler için özel bir anlam taşıyor. Başta gazetecileri daha sonra da haber alma hakkı ve adalet isteğiyle bu eylemlerin içinde olan herkesi davamıza desteğe bekliyoruz.
“TUTUKLU GAZETECİLERE ADALET”
Ceren Sözeri: Tutuklu gazeteci arkadaşlarımız için adalet talebiyle buradayız. 24 Temmuz bundan iki hafta sonra ve aynı zamanda sansürün kaldırılışının da yıl dönümü. Buna denk gelmesi de doğru bir tesadüf oldu belki. 24 Temmuz’da Çağlayan’a herkesi bekliyoruz.
“GAZETECİLER İÇİN ADALET”
Fatih Aça: Adalet talebi, her gün her saat daha yakıcı bir hale geliyor. Biz de bu yüzden buradayız. Herkes için adalet talep ediyoruz ama özellikle gazeteciler için adalet talep ediyoruz.
“EYLEMLERİMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ”
Gülfem Karataş: Gazetecilik faaliyeti nedeniyle tutuklanan son arkadaşımız da cezaevinden çıkana dek adalet nöbetimizi, adalet yürüyüşlerimizi ve eylemlerimizi sürdüreceğiz.
“SADECE CUMHURİYET DAVASI DEĞİL”
Ayşe Newroz Oyman: Bu davayı sadece Cumhuriyet gazetesi davası olarak görmemek lazım. İçeride haksız yere tutulan tüm gazetecilerin özgürlükleri için de mahkemeye katılmak gerekiyor.
“BU ÜLKEDE BİZ DE VARIZ”
Nevin Sungur: Öncelikle bir vatandaş olarak ülkenin bu koşullarında bu yürüyüşte olmam gerektiğini hissettim. Bu ülkede biz de varız diyebilmek için burada olmak istedim. Gazeteciler olarak bu ülkede haber alma hakkını savunan, haberdar olmak isteyen herkesin 24 Temmuz’da Çağlayan’da olmasını istiyoruz.
“12 MESLEK BÜYÜĞÜM TUTUKLU”
Dilek Şen: 12 meslek büyüğüm tutuklu. Cumhuriyet’te çalışıyorum. Bu nedenle danışacak bir yayın yönetmeni istiyorum. Ahmet Şık’ı istiyorum, yayın danışmanımız Kadri Gürsel’i istiyorum, Turhan Günay’ı istiyorum.
“GAZETECİLİK SUÇ DEĞİLDİR”
Cansu Pişkin: Gazetecilik suç değildir. Tutuklu bütün gazeteciler serbest bırakılsın.
“MESLEĞİMİZİ GERİ ALMAK İÇİN”
Hale Şerif: Hapisteki arkadaşlarımız için, gazeteci tüm arkadaşlarımız için buradayız ve adalet arıyoruz. Akademisyenler, KHK mağdurları ve adalet arayan herkes için buradayız. Mesleğimizi geri almak için buradayız.
NE OLMUŞTU?
Cumhuriyet gazetesi yazarlarına ve yöneticilerine yönelik 31 Ekim Pazartesi günü sabah operasyonu yapılmıştı. Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarları hakkında “PKK/KCK ve FETÖ/PDY terör örgütlerine müzahir oldukları” iddiasıyla başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ile Kadri Gürsel, Musa Kart, Güray Öz, Mustafa Kemal Güngör, Turhan Günay, Bülent Utku, Önder Çelik ve Eser Sevinç 5 Kasım Cumartesi günü tutuklandı. Aydın Engin ve Hikmet Çetinkaya adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.