Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan, idam edilişlerinin 53’üncü yılında Caddebostan Kültür Merkezi’nde (CKM) anıldı. “Tam Bağımsız Türkiye Yolunda 3 Fidan” başlığını taşıyan anmada; Deniz Gezmiş’in ağabeyi Bora Gezmiş, Üç Fidan’ın yol arkadaşları CHP’li Gaziantep eski Büyükşehir Belediye Başkanı ve Gezmiş’in üniversite arkadaşı Celal Doğan ile 68’liler Vakfı kurucularından Turgut Ünlü, avukat Celal Ülgen, Hacı Tonak ve Ercan Öztürk konuşmacı olarak yer aldı. Etkinlikte ayrıca sanatçı Özgür Kıyat tarafından bir dinleti gerçekleştirildi.
Etkinlikte ilk sözü alan Bora Gezmiş, kardeşi Deniz Gezmiş’in henüz 17 yaşındayken Türkiye İşçi Partisi’ne üye olduğunu belirtti. Gezmiş, “Tıbbiyeye gitmesini istedik ama o hukuk diye tutturdu. Demek ki daha o yaşlarda siyasal bir figür olmayı aklına koymuş. Üniversitelerde kitap, yemek, yurt sorunları vardı. Boykotlarla başladılar, ardından ülke sorunlarını dile getirmeye çalıştılar ama karşılarına devletin yapılandırdığı faşist yapılanma çıktı.” dedi.
ÜÇ FİDAN’IN ARDINDAN 30 BİN FİDAN
Üç Fidan’ın ardından 30 bin fidan yetiştiğini vurgulayan Gezmiş, “Bu ülke her zaman üç fidanları yetiştirecektir. İsmi Deniz, Yusuf, Hüseyin olabilir. Ama hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmamamız lazım. Birleşe birleşe kazanacağız. Kesinlikle yılgınlık yok, bizi korkutamazlar, elimizden geldiği kadar mücadeleye devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.
CHP’li Gaziantep eski Büyükşehir Belediye Başkanı ve Gezmiş’in üniversite arkadaşı Celal Doğan, “Denizlerin bize bıraktığı mirasın altında ‘Tam Bağımsız Türkiye’ vardı. Deniz ilk yürüyüşünü Samsun’a yapmış, Mustafa Kemal gibi.” dedi.
“SUÇLARI ÜLKELERİNİ ÇOK SEVMELERİYDİ”
68’liler Vakfı kurucularından Turgut Ünlü, idam kararlarını “Bu ülkeyi çok sevmeleri, hak, hukuk, adalet istemeleri ve emperyalizme karşı çıkmaları suç sayıldı.” diyerek eleştirdi. Ünlü, “Denizler 6. Filo’yu denize dökenlerdir, cezaevlerinde çürütülenlerdir, devrim ateşiyle yananlardır.” şeklinde konuştu.
1971 yılında idam kararının verildiği zaman lisede Türkçe öğretmenliği yaptığını kaydeden Celal Ülgen, “O sabah eşim beni uyandırıp ‘İnfazlar gerçekleşmiş’ dedi. Yürüyerek Kartal Lisesi’ne gittim. Sınıfta hiç ses yok, öğrenciler sanki yok, sınıf boş gibiydi. Anladım, biraz uzaklaştım, çocuklar ‘Hocam bugün canımız ders yapmak istemiyor.’ yazmış. Hüngür hüngür ağlamaya başladım, bu her zaman hatırladığım çok büyük bir olaydı.” dedi.
Deniz Gezmiş’in doğal önderlerden biri olduğunu dile getiren Hacı Tonak, “Önderlerimiz olduklarını biliyorduk, onlar da bunun farkındaydılar. Ama bizim üzerimizde bir hâkimiyet veya bizden daha yüksek bir yerde olmak olarak görmediler. Riskli bir iş varsa onlar giderdi, bizi korumaya çalışıyorlardı.” şeklinde konuştu.
“DİK DURACAKSINIZ”
Deniz Gezmiş ile Mamak Cezaevi’nde aynı hücreyi paylaşan Ercan Öztürk, birlikte geçirdikleri günleri şöyle anlattı: “Ekim’in 20’sinden ayrılana kadar, ki idamdan üç hafta önce bizi ayırmışlardı, birlikte kaldık. 180 gün her şeyimizi konuştuk, 24 saat bir aradayız, günde 45 dakika beraber havalandırmaya çıkıyoruz. Sonra üçünü ikişer üçer hücre aralıklı arka hücrelere götürdüler. Biz önde kalmaya devam ettik ama görüştürmüyorlar.”
Cezaevinde sabah sayımı gibi birçok şeyi kabul etmediklerini kaydeden Öztürk, “Ama arkadaşlarımızla görüşme hakkı için sabah sayımını kabul ettik, bir saat konuştuk onlarla. Biz ne diyeceğimizi bilemez haldeydik ama onlar gülüyordu. Anında ısındık çünkü can ciğer olduğum ve yakında ölecek olan arkadaşlarımla buluşmak... ‘İdamdan sonra ağlayıp zırlamak yok, dik duracaksınız.’ dediler. Peki, dururuz da nasıl ağlamayalım?” diye konuştu.
Öztürk, 6 Mayıs’ı şu sözlerle anlattı: “Arka hücreler açılınca zincirlerden sesler duyuyoruz. Kalktık, sonra o bölümün kapısının sesine bütün cezaevi kalktı. Cezaevi kapılara vuruyor, slogan atıyor, marş söylüyor, bizden çıt yok. Demek ki ‘ağlamayın’ demeleri ortak bir karar hâline gelmiş, biz susuyoruz. Bu çok zor bir şey, karnıma bir ağrı girdi. Bir daha da hiç konuşmadık arkadaşlarla, niye böyle yaptık diye. Sonra ikinci gün bizi havalandırmaya çıkardılar, her gün yaptığımız gibi topumuzu oynadık. Ama subayların bir yeri vardı, bizim havalandırmaya bakan bütün generaller oradaydı. ‘Bunlar ne yapıyor’ diye gelmişlerdi.”
“ÜÇ FİDAN: DENİZ, YUSUF, HÜSEYİN” SERGİSİ
68 kuşağının mücadelesine ışık tutan “Üç Fidan: Deniz, Yusuf, Hüseyin” sergisi CKM’de açıldı. Sergi, dönemin toplumsal ve siyasal atmosferini yansıtan değerli materyalleriyle, katılımcılara 68 kuşağının mücadelesini ve Üç Fidan’ın (Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan) ideallerini anlama fırsatı sunuyor. Sergi, 6 ila 20 Mayıs tarihleri arasında Caddebostan Kültür Merkezi’nde 4’üncü kat fuaye alanında ziyaretçilerini bekliyor.