19 yıl önce 24 Ocak günü bombalı suikast sonucu yaşamını yitiren gazeteci-yazar Uğur Mumcu, Ankara’daki evinin önünde ve birçok ilde düzenlenen etkinliklerle anıldı.
Sinem TEZER
Fotoğraflar: Gürbüz ENGİN
Evinin önünde, arabasına konulan bombanın patlaması sonucu yaşamını yitiren gazeteci – yazar Uğur Mumcu’nun ardından tam 19 yıl geçti. Bu 19 yıl içinde suçlular “bulunamadığı” gibi, gazeteci katliamları da son bulmadı. En son 2007 yılında sırtından vurulan Ermeni gazeteci Hrant Dink’in ardından öldürülen gazeteci olmasa da, bugün cezaevlerinde 100’e yakın gazetecinin bulunması, ifade özgürlüğü üzerindeki baskıların artarak sürdüğünün göstergesi…
Belki bu nedenle, belki de “Vurulduk ey halkım, unutma bizi!” diyen sesi hala kulaklarda olduğu için Uğur Mumcu, bu yıl 24 Ocak günü Türkiye’nin birçok ilinde kitlesel katılımlı etkinliklerle anıldı. Ankara’daki evinin önünde toplanan yüzlerce kişi, karanfiller bıraktı, mumlar yaktı, gökyüzüne “unutmadık” yazılı balonlar uçurdu…
KADIKÖYLÜLER MUMCU’YU UNUTMADI
İstanbul’daki anma etkinliğinin adresi ise Kadıköy Belediyesi’nin Caddebostan Kültür Merkezi’nde düzenlediği “Demokrasi ve Devrim Şehitlerini Anma Gecesi” oldu. Kadıköy Belediyesi’nin her yıl 24 Ocak’ta düzenlediği etkinlikte bir kez daha Mumcu ve demokrasi şehitlerine özlem, cinayetlerin aydınlatılmamasına da tepkiler dile getirildi.
Uğur Mumcu’nun fikirlerinin ve katledilmesinin anlatıldığı kısa bir film gösterimi ile başlayan geceye ilgi yoğundu. 700 kişilik salonu tamamen dolduran Kadıköylüler, yer kalmayınca etkinliği merdivenlerde ve ayakta izlemek zorunda kaldılar.
Geceye, Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, CHP Milletvekili Kadir Öğüt, Eski Yargıçlar ve Savcılar Birliği Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ve Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu katıldı.
“YAŞASAYDI MUSTAFA BALBAY’LA AYNI KOĞUŞTA OLURDU”
Uğur Mumcu ve Demokrasi Şehitlerini Anma Gecesi’nde ilk konuşmayı yapan Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, Mumcu'nun demokrasiden ödün vermemiş bir aydın olduğunu belirterek “Türkiye üzerine oynanan oyunları daha o günlerde gören ve ülkesini, direnmesini eserleriyle anlatan, resimlerle, belgelerle ortaya koyan bir yazardı. Pırıl pırıl tertemiz bir gazeteci olarak akıllarda kaldı.” dedi.
Başkan Öztürk, konuşmasında birçok gazetecinin cezaevlerinde olduğunu da vurguladı ve “Bugün Uğur Mumcu yaşasaydı herhalde Mustafa Balbay’la aynı koğuşta yatıyor olurdu.” diye konuştu. Öztürk konuşmasını şöyle sürdürdü: “ Uğur Mumcu, bugünün kuşatmasını o günlerden görüyordu. Okullar, hastaneler, kışlalar, emniyet güçleri, adalet kurumları, TRT, TUBİTAK ve niceleri kuşatıldı. Sonra CHP’li belediyeler… Yüzlerce, binlerce öğrenci, yurttaş, hepsi Atatürkçü hepsi demokrasiyi savunuyor ve hapis cezaları alıyorlar. Bu salonlar, sokaklar, insanlar Uğur Mumcu’yu unutmadılar ve asla unutmayacaklar. Senin mücadelen bizim mücadelemiz. Senin sözün, bizim sözümüz. Uğur Mumcu’nun hatırası önünde saygıyla eğiliyor, onun kadar dik durmaya söz veriyoruz. Unutturmayacağız! Bu söz size emanet, Uğur Mumcu size emanet.”
“CESUR BİR KERE ÖLÜR KORKAK HER GÜN”
Uğur Mumcu’nun Cumhuriyet Gazetesi’nde beraber çalıştığı ve yakın arkadaşı olan gazeteci- yazar Ali Sirmen ise Uğur Mumcu’yla ilgili bilinmeyenleri anlattı. Sözlerine “ Uğur Mumcu dostları, Mustafa Kemal’in, bağımsızlığın dostları hoş geldiniz” diyerek başlayan Sirmen şöyle devam etti: “Bugün Uğur Mumcu’nun az bilinen, aslında kurumsal yönü kadar iyi bilinmesi gereken yönlerinden söz etmek istiyorum. Uğur Mumcu bir gazeteci olarak nasıl yaşıyorsa oydu. Resimlerine baktığımız zaman, ya da Uğur Mumcu’yu size anlattıkları zaman, mutlaka göz önüne getirdiğimiz asık suratlı biridir. Bir söz var “Ağır ol molla desinler” diye… Türkiye bir sürü asık suratlı, laubali yüzle dolu. Uğur Mumcu ise ciddiydi ama güler yüzlüydü. Toplumun güler yüzlü insanlara ihtiyacı var. Çok gülerdik. Gerçekten dostlarına çok bağlıydı. Ankara’da doğdu, yetişti. Tam bir Ankaralıydı. Bütün arkadaşlarına ailesine çok düşkündü. Gazeteci yazar Uğur Mumcu ile arkadaş Uğur Mumcu arasında fark yoktu. Hoş sohbeti şakacı yaşamı yazılarına kitaplarına da yansımıştı.”
Sirmen, Mumcu’nun her zaman mağdur ve mazlumların yanında olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Biri mi tutuklandı, biri mi haksız yere mahkemeye çıkarıldı, biri mi hapse düştü, Uğur hemen oradaydı. Mağdura, mazluma, yakınlarına “yanınızdayım”; zalime “ o yalnız değil” demek için orada olurdu Uğur. 12 Mart dönemini hem tutuklu hem savunma avukatı Turgut Kazan, “Benden çok hapishaneye ve mahkemeye gitmiştir belki” derdi Uğur için. İnsanlarla iç içe yaşayan savunduklarını özel yaşamından ayırmayan bir insandı.
Ali Sirmen, Uğur Mumcu’nun hiçbir zaman ölümden korkmadığını hatta bir gün öldürüleceğini bildiğini söyledi: “Mumcu, ‘Cesur bir kere ölür, korkak her gün’ diyerek haksızlıkların üzerine gitmekte bir an bile tereddüt etmedi. Bu cesareti de onu düşündüğü gibi ölüme götürdü”
TÜRKÜLERLE UĞUR’A SELAM
Konuşmaların ardındanErkan Oğur ve İsmail Hakkı Demircioğlu, Uğur Mumcu ve tüm demokrasi şehitleri için türküler söylediler. Türkülere salondaki katılımcılar da eşlik etti.