Unutmamak ve unutturmamak için "Çatı"

Deprem bölgesinde çalışma yürüten Aslı Asena Elibol ile Yaren Esin, Hatay Samandağ’da yaşanan dayanışmayı, mücadeleyi, direnişi unutmamak ve unutturmamak için “Çatı” belgesini çekti

08 Şubat 2024 - 11:54

Kahramanmaraş merkezli ve 11 ili etkileyen 6 Şubat depremlerinin ardından ülkenin dört bir yanından deprem bölgesine destek olmak ve insanı yardım götürmek için canla başla çalışıldı. Deprem bölgesine giden ekipler içinde Mor Dayanışma da vardı. Mor Dayanışma, gruplar halinde belirli aralıklarla deprem bölgesinde çalışma yürüttü. Mor Dayanışma’dan Aslı Asena Elibol ile Yaren Esin de İstanbul’dan Hatay Samandağ’da kurulun kadın çadırı faaliyeti için yola çıktı. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Film Tasarımı ve Sinema Bölümü’nden Elibol ile Esin, depremin birinci ayından sonra bölgede yürütülen çalışmaları, dayanışmayı, örgütlenmeyi, halkın haklı isyanını beş ay boyunca kayıt altına aldı ve  ortaya “Çatı” ismini verdikleri belgesel film çıktı. 

“Çatı” belgeselinin ilk gösterimi de 2 Şubat Cuma günü saat 19.00’da Tasarım Atölyesi Kadıköy’de yapıldı. Yoğun bir katılımla gösterimi yapılan belgesel, halkın özellikle kadınların yaşadıkları tüm acılara rağmen hayata nasıl sıkı tutunduklarını, dayanışmayı, haksızlıklara karşı haklı isyanın sesini, örgütlenmenin ne kadar güçlü kıldığını bir kez daha gösterdi. 

Belgesel hakkında konuşmak için gösterim günü Aslı Asena Elibol ve Yaren Esin ile birlikte Tasarım Atölyesi Kadıköy’de bir araya geldik. 

“İLK ÇATIMIZ ANTAKYA’DA KURULMUŞTU”

Belgeselin ismini neden Çatı koyduklarını anlatarak sözlerine başlayan Aslı Asena Elibol, “Mor Dayanışma ilk olarak 10 yıl önce Antakya’da kuruldu. İlk örgütlendiğimiz, çatımızın ilk  olduğu yer. İlk çatımız depremde yıkıldı. 6 Şubat’tan sonra orada çadır kurmak bizim için yine bir çatıydı. Yaşamı yeniden kuracağız. Kadınlar için daha güvenli bir çatı inşa edeceğiz fikri ile bu belgeselin ismini koyduk.  Antakya bizim iyi bildiğimiz bir yerdi. O yüzden çok iyi organize ve koordine olduk. İlk giden ekibin içinde İrem vardı. ‘Burada ihtiyaçlar artıyor” dedi. Biz de Yaren ile birlikte 9. gün oradaydık. Ana akım medyanın yaşananları göstermediğini, yaşananların sosyal medyada da yeteri kadar yer almadığını gözlemledik. Bunun üzerine ikinci gidişimizde kameralarımızı yanımıza aldık. 6 Mart’ta çekimlere başladık. 5 ay boyunca yaşananları kayıt altına aldık. Moloz eylemleri, istimlaklara karşı direniş vardı. En ön saflarda kadınlar yer aldı” dedi. 

Deprem olur olmaz hemen deprem bölgesine gittiklerini söyleyen Yaren Esin, “ İkinci gün Hatay Samandağ’da kadın çadırını kurduk. Biz İstanbul ekibi olarak Samandağ’da, İzmir’deki arkadaşlarımız Defne’de, Adana ve Mersin’deki arkadaşlarımız da Serinyol’daydı. Aslı ile birlikte dokuzuncu gün ikinci ekiple birlikte bölgedeydik. Ondan sonra bölgeye belirli aralıklarla 6 ay boyunca yardımlarla birlikte gittik.  Samandağ’da ilk olarak temel ihtiyaçlar karşılanmaya başladı. Belirli bir dönemden sonra ihtiyaçlar çeşitlendi. Bunlara cevap vermek adına psikolojik ve sosyal destek verilmeye başlandı. Avukat arkadaşlarımız haklar üzerine bilgiler verdi. Kültür ve sanat etkinlikleri, kahve sohbetleri gibi etkinlikler yaptık. Kadınlarla hep yana yana ve omuz omuzadaydık. Çadırdan sonra Atatürk Mahallesi’nde prefabrikten Samandağ Mor Dayanışma yerini açtık. “ diye konuştu. 

“UNUTMAMAK İÇİN ÖNEMLİ BİR ÇALIŞMA”

“Çatı belgesi, kimler bizim yanımızda vardı kimler yoktunun belge niteliğinde olan bir çalışması” diyen Esin, sözlerine şunları ekledi:  “Ana akım medyanın yalanlarla kuşattığı bir ortamda gerçeklerin ne olduğunu gösteriyor olmak, unutturmamak bizim sorumluluğumuzdaydı. Kendimize de hatırlatmamız gereken bir süreçti. Birlikte çatıyı kurmaya çalıştık. Örgütlü mücadelenin ne kadar yaşamsal bir ihtiyaç olduğunu bir kez daha gördük. Bazen gücümüzün farkına varamayabiliyoruz. Ama bu belgesel o gücümüzü tekrar hatırlamak ve unutmamak için önemli.”

 

ARŞİV