Korona virüsü salgını ekonomiyi olumsuz etkilediği için özellikle düşük gelirliler ve güvensiz çalışanlar bu süreçten en fazla etkilenen kesim oldu. İşsiz kalmamak korkusuyla çalışmak zorunda kalan, birçoğu da işsiz kalan ev işçileri de bu kesime dahil. Ev İşçileri Dayanışma Sendikası’nın hazırladığı “Toz Bezi Değil Ev İşçisiyiz” raporunda yer alan veriler de bunu kanıtlıyor. Sendikanın kadın ev işçileriyle yaptığı araştırma ev işçilerinin ekonomik anlamda yaşadığı sorunları görünür kılarken fiziksel şiddetin boyutlarını da açığa çıkarıyor.
İŞSİZLİK KORKUTUYOR
Raporun sonuçlarına göre:
-Salgın döneminde ev işçilerinin yüzde 56,8’i işini kaybederken, yüzde 5,2’si ücretsiz izne çıkarıldı ve yüzde 91,6’sı gelir kaybı yaşadı. Ev işçilerinin yüzde 90,3’ü aile üyelerinin de işsiz kaldığını belirtirken, yüzde 84,4’ü salgın döneminde herhangi bir yardımdan faydalanmadığını belirtti.
- Raporda yer alan bilgilere göre ev işçileri bu dönemde yaşadıkları ekonomik sorunlar nedeniyle kiralarını ve kredi borçlarını ödeyemediklerini ve sağlık, temel besin maddesi gibi ihtiyaçlarını da karşılayamadıklarını belirttiler. Ayrıca araştırmaya katılan ev işçilerinin yüzde 43,3’ü de borçları nedeniyle haciz ve icra gibi sorunlarla karşılaştıklarını ifade ettiler.
-Araştırma kapsamında ev işçilerine yöneltilen sorulardan biri de salgında kendilerini en çok neyin kaygılandırdığı oldu. Yaşları 21 ile 64 arasında değişen bu kadınlarla yapılan saha çalışmaları, neredeyse hepsinin hastalanmaktan değil işsiz kalmaktan korktuklarını ortaya koyuyor. Ev işçilerinin yüzde 93,4’ü bu soruya “işsiz kalmaktan korkuyorum” cevabını verirken, sadece yüzde 2,4’lük kesim ise “virüs nedeniyle hastalanmaktan korkuyorum” cevabını verdi.
“AİLE İÇİ ŞİDDET ARTTI”
-Yaşları 15’e kadar düşebilen ev işçisi kadınlar, güvencesiz şekilde çalıştıkları evlerde temizlik yapıyor, çocuk ya da hasta bakıyorlar. Yaşı 64’e kadar çıkan ve 21 yıldır sürekli çalışanlar da var. Araştırma kapsamında ev işçilerine “Aile ve hane içinde şiddete maruz bırakılıyor musunuz?” sorusu da soruldu. Raporun sonuçları ev işçilerinin maruz bırakıldığı şiddetin boyutlarını da gösteriyor. Araştırmanın sonuçlarına göre ev işçilerinin yüzde 86’sı aile içinde şiddete maruz bırakılıyor. Yüzde 77’si aile ve hane içinde aynı anda şiddet türlerinin hepsine maruz bırakıldıklarını belirtirken, aynı anda hem fiziksel hem de psikolojik şiddete maruz bırakıldığını açıklayanların oranı ise yüzde 80.
- Raporda yer alan bilgilere göre, ev işçileri sadece aile içinde şiddet görmüyor. Çalıştıkları ortamda şiddete maruz bırakıldığını söyleyenlerin oranı hayli yüksek. Araştırma kapsamında ev işçilerine çalışma hayatında en sık hangi şiddet türüyle karşılaştıkları soruldu. İşçilerin yüzde 65,5’i “psikolojik şiddet” cevabını verdi. Yüzde 15,5’i iş yerinde en sık maruz bırakıldığı şiddet türünün fiziksel şiddet, yüzde 13,3’ü ise ekonomik şiddet olduğunu ifade etti.
“YATILI ÇALIŞANLARDA DAHA FAZLA”
- Yarı zamanlı ve yatılı çalışan ev işçileriyle yapılan görüşmelerin sonuçlarına göre, gündüzlü yarı zamanlı ve gündüzlü düzensiz çalışan ev işçilerinin yüzde 99’u çalışma hayatında fiziksel şiddete maruz bırakılıyor. Benzer şekilde, çalışma hayatında cinsel şiddete maruz bırakıldığını belirten gündüzlü yarı zamanlı veya gündüzlü düzensiz çalışan ev işçilerinin oranı da yüzde 99. Yatılı ev işçilerinde ise bu oran yüzde 96 olarak belirtiliyor.
-Araştırma kapsamında göçmen ev işçilerine de sorular soruldu. Araştırmaya katılan göçmen ev işçilerinin tamamı tüm şiddet türlerine maruz bırakıldığını belirtirken, bu işçilerin yüzde 24,1’i çalışma hayatında en sık fiziksel şiddete maruz bırakıldığını ifade ediyor. Göçmen ev işçilerinin yüzde 48,3 ü çalışma hayatında en sık psikolojik şiddetle, yüzde 20,7’si ise en sık ekonomik şiddetle karşılaşıyor.
-Ev işçileri salgın döneminde çalışma yaşamında maruz bırakıldıkları tüm şiddet türlerinde artış yaşandığını belirtirken, işçilerin yüzde 99,7’si korona döneminde çalışma yaşamında karşılaştıkları ekonomik şiddetin arttığını da ifade ediyor.
Raporda ev işçilerinin yaşadığı sorunların çözümü için şu önerilerde bulunuldu:
- Çalışma yaşamına ilişkin birçok yasada kapsam dışı bırakılan ev işçilerine yasal güvence sağlanmalı,
-Korona döneminde ev işçilerinin yaşadıkları sorunların hafifletilmesi için gerekli destek mekanizmaları oluşturulmalı,
- Ev işçilerinin çalıştığı özel hanelerin denetimi kolaylaştırılmalı,
- Toplumsal cinsiyete dayalı iş bölümünü meşrulaştıran ulusal yasal düzenlemeler gözden geçirilmeli, yasal düzenlemelerde cinsiyet ayrımı gözetmeyen eşitlikçi bir dil ve anlayış benimsenmeli,
- Ev işçilerini örgütleyen sendikalara politika oluşturma ve karar süreçlerinde temsil şansı verilmeli,
-Kadına yönelik şiddetle mücadele hususunda tüm kadın örgütleri, sendikalar ve diğer demokratik kitle örgütleri samimi bir dayanışma içerisinde bütüncül bir mücadele stratejisiyle hareket etmeli,
-İstanbul Sözleşmesi eksiksiz olarak uygulanmalı,
-ILO’nun 190 Sayılı Şiddet ve Taviz Sözleşmesi’nin hükümleri dikkate alınmalı, sözleşme Türkiye tarafından en kısa sürede onaylanmalı,
-ILO’nun 189 Sayılı Ev İşçileri için İnsan Onuruna Yakışır İş Sözleşmesi Türkiye tarafından onaylanmalıdır.