‘Yansak da dokunacağız'

‘İmamın Ordusu’ adlı kitabı yayınlanmadan toplatılan ve Ergenekon davası kapsamında tutuklanan gazeteci Ahmet Şık için Kadıköy Altıyol’da buluşan meslektaşları ‘Yansak da dokunacağız’ dediler.

18 Nisan 2011 - 11:11


Gazeteci Ahmet Şık ve Ertuğrul Mavioğlu’nun, yazdıkları “Ergenekon’da Kim Kimdir? Kırk Katır Kırk Satır- Kontrgerilla ve Ergenekon’u Anlama Kılavuzu” adlı iki ciltlik kitap nedeniyle yargılandıkları duruşma 14 Nisan Perşembe günü Kadıköy Adliyesi’nde görüldü.
“Ahmet Şık ve Nedim Şener’e özgürlük” diyen meslektaşları, çalışma arkadaşları ve sevenleri Kadıköy Altıyol’daki Boğa heykelinin önünde buluşup Kadıköy Adliyesi’ne yürüdü.
Yoğun yağışa rağmen yürüyüşe katılan yüzlerce kişi, adalet arayışlarının simgesi olarak ellerindeki mumlar, fenerler ve lambalarla gerçeklerin aydınlatılmasını istedi. Yürüyüşte, “Şiirden, kitaptan bomba olmaz Başbakan”, “Ahmet, Nedim onurumuzdur” sloganları atıldı.
Yürüyüşü gerçekleştiren gazeteciler adına basın açıklamasını okuyan gazeteci yazar Can Dündar, “ileri demokrasi” olduğu iddia edilen bir ülkede yaşadığımızı belirterek, 57’den fazla gazetecinin tutuklu olarak cezaevinde yattığını, 4 binden fazla gazetecinin de davasının sürdüğünü söyledi.
Şık ile Mavioğlu’nun kontrgerilla ve Ergenekon’u anlatan kitapları nedeniyle yargılandıklarını dile getiren Dündar, eserin iki yazarından biri olan Mavioğlu’nun yanlarında olduğunu, diğer yazar Şık’ın ise “Bu kitaplarda deşifre ettiği Ergenekon örgütüne üye olmak” iddiasıyla 6 Mart’tan bu yana cezaevinde bulunduğunu anımsattı.
Şık ile beraber tutuklanan gazeteci Nedim Şener’in de halen cezaevinde olduğunu ifade eden Dündar, iddia makamının “elimizde deliler var” demesine rağmen, henüz bu delillerin görülmediğini söyledi.

‘BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ HERKESE LAZIM’

Dündar şöyle konuştu: “Gazetelerin basılıp, bilgisayardaki dosyaların silindiği, basılmamış kitapların toplatılıp yok edildiği, telefonların dinlenip elektronik postaların izlendiği bir ülke, yalnız gazeteciler için değil, özgür düşünceye sahip herkes için güvenilir olmaktan çıkmıştır. Türkiye her geçen gün polis devleti haline geliyor. İtiraz eden herkesin Ergenekon, KCK ya da Devrimci Karargâh bohçasına atılması memleketteki korku iklimini yaygınlaştırıyor.”
Dündar, “Bir şiir okuduğum için beni hapse attılar” diyen bir Başbakanın yönettiği bu ülkede, insanların kitap yazdıkları için cezaevine konulduğunu anlatarak, “Biz Türkiye’nin karanlık geçmişinin aydınlatılmasını istiyoruz. Derin devletin tarihe gömülmesini istiyoruz. Darbelerle hesaplaşmak istiyoruz. Bir nebze olsun tereddüt duymadan... Ama bugün yapılanlar, Ergenekon-derin devlet yöntemlerinin hâlâ kullanıldığını gösteriyor. Basın özgürlüğü herkese lazım. Adalet de herkese lazım olacak” dedi.
Gerçeklerin aydınlatılmasını istediklerini, gerçek kişilerin gerçek suçları nedeniyle yargılanmasını beklediklerini de ifade eden Dündar, herkese eşit mesafede duran bir adalet istediklerini söyledi ve “Yansak da dokunacağız” dedi.
Yürüyüşe, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ercan İpekçi, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Sekreteri Tayfun Görgülü, gazeteci-yazar Ece Temelkuran da katılarak destek verdi.

Öte yandan haftalardır Silivri Cezaevi’nde bulunan Ahmet Şık “araç olmadığı gerekçesiyle” duruşmaya getirilmedi. Şık’ı destekleyen kalabalık, karara tepki gösterdi.
İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 10 dakika süren duruşmada söz alan Şık’ın avukatı Fikret İlkiz, mahkeme heyetinden Silivri Cezeevi’ne yazı yazılarak araç eksikliğinin soruşturulmasını talep etti. Cezaevinde duruşma günü kaç araç olduğunu ve bu araçlarla kimlerin nereye gönderildiğinin araştırılmasını istedi. Dava, 13 Mayıs saat 13.30’a ertelendi.

Etiketler; ahmet şık

ARŞİV