Son günlerde enflasyon rakamlarının çift hanelere çıkması ve dövizdeki önlenemez artış gıdadan sağlığa, giyimden birçok alanda fiyatların yükselmesine neden oluyor. Bu artışın en çok etkilediği alanlardan biri de kuşkusuz yayıncılık piyasası. Çünkü kitap, dergi ve gazete kağıtlarının neredeyse tamamı ithal ediliyor ve bu ürünler oldukça maliyetli. 2000’li yılların başında üretimi durdurulan Kocaeli’deki kağıt fabrikası SEKA, ülkede kağıt üretiminin yapıldığı son yerdi.
11’DEN 16’YA GERİLEDİ
Türkiye Yayıncılar Birliği’nin 2017 yılı raporuna göre; Türkiye’de üretilen yeni kitap başlığı sayısı yüzde 10,82 arttı, üretilen bandrollü kitap adedinde de yüzde 9 artış yaşandı ancak bandrolsüz ücretsiz kitap adetlerinin üretimindeki düşüş toplam kitap adedinde yüzde 6 düşüş yarattı. Kişi başına düşen kitap sayısı 8,4 iken 7,76’ya düştü. Türkiye yeni kitap sayısıyla dünya sıralamasındaki 11. sırasını korudu. Sınav değişikliklerinin eğitim yayıncılığına verdiği zarar nedeniyle Türkiye Yayıncılık Sektörünün büyüklüğünün 2,126 milyar dolardan 1,591 milyar dolara düşerken, Türkiye dünya yayıncılık sektöründe ise 11. sıradan 16. sıraya geriledi.
Raporda yer alan verilere göre; Türkiye yayıncılık sektörü perakende pazarı büyüklüğü 6.335 milyon TL’den 5.794 milyon TL’ye geriledi. Türkiye yayıncılık sektörü ciro büyüklüğü 2016’dan 2017’ye yüzde 8,5 azaldı. Bu nedenle Türkiye dünya yayıncılık sektöründeki 11. sıradaki yerini koruyamadı ve 16. sıraya geriledi. Bu gerilemenin temel nedeni eğitim yayıncılığında yaşanan sınav değişikliklerinin sektörde yarattığı zarar olarak gösteriliyor.
YAYINCILAR NE DÜŞÜNÜYOR?
Peki, bunca soruna rağmen kitap ve dergi yayımlayama devam eden yayınevleri hangi çözüm yollarına başvuruyor? Tekelleşen dağıtım ağının içinde küçük yayınevleri nasıl ayakta kalmayı başarıyor? Kadıköy’de faaliyet yürüten Kor Kitap Genel Yayın Yönetmeni Onur Öztürk, Yazılama Yayınevi Genel Yayın Yönetmeni Ogün Hakan Notabene Yayınları Editörü Yalçın Burkev’le konuştuk.
“BASKI VE KAĞIT MALİYETİNİN FİYATI ARTIYOR”
Yazılama Yayınevi-Ogün Hakan: Dövizdeki artış, kitap baskı maliyetlerini yüzde 25 oranında etkiledi. Yayıncılar için en önemli maliyeti ise kağıt oluşturuyor.
Kuşkusuz çeviri kitaplar da bu artıştan etkilendi. Bu aynı zamanda çeviri maliyetlerinde ki artışı da gündeme getiriyor. Yurtdışı kaynaklı telifli yabancı kitapların yine dövizdeki artış nedeniyle olumsuz etkilendiğini söyleyebiliriz. Yani sadece kağıtta değil yabancı kitapların telifinde de ciddi artışlar oluştu. Maalesef okurlara bu, kitap satış fiyatının artışı olarak yansıyacak.
Yayıncılar için bir başka önemli alan da kitap fuarlarıdır. Aynı olgu fuarlar için de söz konusu. Fuar düzenleyici şirketlerin yeni dönemde fuar metrekare fiyatlarına yüzde 20-25 oranında zam yapacağını düşünüyoruz. Şimdiden yaptığımız sözleşmelerde bunu görebiliyoruz. Yayıncılar açısından ise dağıtım, başlı başına bir sorun. Özellikle toplumcu /aydınlanmacı bir çizgi izleyen yayınevleri için bu böyle. Kimi dağıtım ve satış tekellerinin el değiştirmesi, ilerici ve solcu yayınevlerinin kitaplarının dağıtılmaması, raflardan kaldırılması ya da kıyıya köşeye çekilmesi… Bu durum bugünün çözülebilecek bir meselesi olmanın ötesinde.
“TEK FİYAT UYGULANMALI”
Notabene Yayınları-Yalçın Burkev: Dövizdeki 2018 başından beri yaklaşık yüzde 40’lık artış özellikle kağıt maliyetlerine doğrudan yansıdı. Dünyadaki artan selüloz fiyatları kağıda ayrıca euro/dolar bazında zam olarak yansıdı. Ancak talebin düşmesi nedeniyle hiçbir yayıncı bu artışı doğrudan fiyata yansıtamadığı gibi, satışların düşmesi nedeniyle de ayrıca zarar ediyor.
Çeviri kitaplardaki telif de doğrudan döviz üzerinden işlem gördüğü için aynı artış burada da geçerli. Üstelik çeviri bir kitabı alırken telif, kağıt ve çeviri bedeli önden ödendiği için yayıncılar açısından bu ciddi bir yatırım maliyeti artışı anlamına geliyor. Bu artış gündemdeyken, çeviri bir kitabın ortaya çıkışı ortalama bir yıl sonra mümkün oluyor. Oysa bugünün Türkiye’sinde kimse bir yıl sonrasını öngörememekte, bu durumda yayıncıları temkinli davranmaya, çeviri eserden kaçınmaya yöneltiyor. Çeviriden kaçınmak ise orta vadede, ülkeye kültürel yoksulluk olarak geri dönecektir.
Ülkemizde dağıtım yayıncıların en önemli sorunudur. En büyükler dahil, ki en şanslı onlardır, hiçbir yayıncı yayımladığı eserleri layıkıyla dağıtamıyor. 1990’lı yıllarda D&R mağazalarının yaygınlaşmasıyla başlayan dağıtım ve satıştaki tekelleşme, içinde geçtiğimiz dönemde vahim bir düzeye ulaşacak gibi görünüyor. Dağıtımdaki bu sorunun genel çözümü iktidarın uygulayabileceği tek tip fiyat yasası ile çözülebilir. Ancak bugünkü iktidardan bunu beklemek biraz hayal gibi görünüyor. Bunun dışında da yayıncıların kooperatif modeli ekseninde bir araya gelerek kurabilecekleri dağıtım organizasyonları da çözüm olabilir.
“ZOR ZAMANLAR BİZİ BEKLİYOR”
Kor Kitap-Onur Öztürk: Yayıncılık maalesef birkaç istisna hariç neredeyse tüm gider kalemlerinin döviz üzerinden hesaplandığı bir sektör, dolayısıyla dövizdeki kısa süre içerisinde gerçekleşen artışlar maliyetleri çok fazla artırdı. Hem de telif hakkı almaktan, kâğıt satın almaya ve baskı sürecine kadar kitabın üretimindeki tüm aşamalarda yükseldi. Böyle giderse önümüzdeki günlerde zaten büyük zorluklar altında gerçekleştirilen yayıncılığı mali olarak da çok zor zamanlar bekliyor.
Çeviri kitaplar dövizdeki artıştan en hızlı etkilenen alan oldu bile; Türkiye gibi yayıncılığında çeviri eserlerin ağırlığının yüzde 50’nin üzerinde olan bir ülke için bu sürdürülmesi mümkün olmayan bir durum. Yayıncıların çeviri kitaplardan hızla uzaklaşacağını öngörmekse kehanet değil. Maliyet kalemlerinden kısma çabası daha niteliksiz eser ve çevirilerin dolaşıma girmesine, hatta giderek azalmasına yol açacak. Bu da doğrudan okurların etkilenmesi anlamına geliyor. Diğer maliyet kalemleri bu kadar yükselmişken yayıncıların ilk refleksi elbette bu maliyetleri aşağı çekmeye çalışmak olacaktır. Çeviri eserlerden kaçmaksa en kolay yollardan birisi ancak bunun önüne geçebilmek özellikle çeviri eserlerde daha fazla mali desteğe ihtiyaç var.
Yayıncılığın en büyük ve kronik sorunlarından birisi dağıtım ve kitabevleri sayısının az olması. Geçmişten bu yana kimi adımlar atılsa da bu soruna bir çözüm bulabildiğimiz söylenemez. Ortaklaşmış bir çözüm üretilemediği sürece bu sorunla karşılaşan yayıncılar doğrudan satış, kendi online satış kanalları gibi yollarda sorunu kendileri aşmaya çalışıyorlar haklı olarak. Önümüzdeki zamanlarda bizim de yayınevi olarak benzer adımlarımız olacak. Bağımsız kitabevlerinin yaygınlaşması için yayıncıların artık kendi kitabevlerini kurması elzem hale geldi, bu mümkün olmuyorsa da bir araya gelinerek kitabevlerinin açılması gerekiyor. Aynı şey online satış ve dağıtım kanalları için de geçerli elbette.