Kavurucu yaz sıcakları sadece gündelik yaşamı zorlaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda sağlığı da tehdit ediyor. Uzun süre güneş altında kalmak, cilt kanseri riskinin yanı sıra kalıcı nörolojik hasarlara ve hatta ölüme yol açabilecek güneş çarpmasına neden olabiliyor. İstanbul Tıp Fakültesi Acil Dahiliye Bölüm Başkanı Prof. Dr. Osman Erk, güneşin faydaları kadar zararlarına da dikkat çekerek özellikle çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalığı olan bireylerin yüksek risk altında olduğunu vurguladı.
“KALICI NÖROLOJİK HASARA YOL AÇABİLİR”
Güneşin yararlı etkileri kadar zararlı etkilerinin de olduğunu belirten Erk, “Kavurucu yaz sıcağında uzun süre güneş altında kalmak cilt kanserlerinin yanı sıra kalıcı nörolojik hasarlara hatta ölüme yol açabilen ‘güneş çarpmasına’ neden olabilir. Güneş, vücudumuz için hayati öneme sahip D vitamininin esas kaynağıdır. Bitkisel ve hayvansal ürünlerde, ana sütünde son derece kısıtlı olan D vitamini ‘güneş vitamini’ olarak bilinmektedir. Kemik sağlığı ve vücudun diğer organları ile bağışıklık sistemi için son derece önemli olan D vitamini yaz aylarında insan vücudunda depolanmaktadır. Sağlığa son derece yararları olan güneş ışınlarının, deri kanserlerini artırdığı bilinmektedir. Yoğun ve uzun süreli güneş ışınlarına maruz kalma sonucu, deri kanserlerinin yanı sıra ‘güneş çarpması’, ‘sıcak çarpması’, ‘hipertermi’ denilen, öldürücü olabilen, kalıcı nörolojik hasarlara yol açabilen hastalık tablosunun ortaya çıktığına dikkat çekilmektedir.” dedi.
“ISI DÜZENİNİN BOZULMASI ÖLÜMCÜL OLABİLİR”
Prof. Dr. Osman Erk, güneş çarpması belirtilerini şöyle anlattı: “Beynin tabanında, hipotalamus adı verilen bölgede ısı düzenleme merkezi vardır. Bu merkez otomatik olarak vücut ısısını ayarlamaktadır. Isı arttığı zaman, deri damarlarında genişleme olur ve direkt ısı kaybı ortaya çıkar. Ayrıca ter bezleri bol miktarda sıvı ve elektrolit (sodyum, potasyum, fosfor) üretir ve terleme ile ısı kaybı gerçekleşir. Kafaya ve enseye direkt gelen güneş ışınlarının etkisiyle bu ısı düzenleme merkezi hasar gördüğü zaman vücut ısısı korunamaz. Terleme mekanizması bozulur, terleme gerçekleşmez. Bu durum vücut ısısını artırır. Vücut ısısının artması ile başta beyin, beyin zarları, diğer hayati organlar zarar görür. Yüksek ısı; hücrelerdeki yapı taşlarını, proteinleri, enzimleri hasara uğratır, kalıcı hasarlar ve ölüm ortaya çıkabilir. Yüksek ateş, bulantı, kusma, baş ağrısı en sık rastlanan belirtilerdir. Bu belirtilerle tablo menenjit hastalığına benzer. Beyin zarlarının da etkilenmesi bu tablonun ortaya çıkmasına yardımcı olur. Bu belirtiler dışında bol miktarda sıvı ve elektrolit kaybı söz konusu olduğu için halsizlik, baş dönmesi, idrar miktarında azalma ve koyulaşma, tansiyon düşüklüğü, çarpıntı, nefes darlığı, görmede bulanıklık, halüsinasyonlar, el ve ayaklarda kramplar ortaya çıkar. Sonuçta bilinç düzeyinde bozulma, koma görülebilir. Özellikle beyin, kalp kası, böbrek ve karaciğer bu tablodan son derece olumsuz etkilenir. Ateşin 41 dereceye kadar yükselmesi tipiktir.”
“ÇOCUKLAR VE YAŞLILAR RİSK GRUBUNDA”
Çocukların ve yaşlıların güneş çarpmasına karşı risk altında olduğuna dikkat çeken Erk, “Çocukların deri altı yağ dokusu gelişmediği için fazla güneş tehlikelidir. Bunun dışında kalp hastaları, hipertansiyon hastaları, böbrek yetmezliği olanlar, kanser hastaları risk altındadır. İdrar söktürücü (diüretik) ilaçları, beta bloker grubu kalp ilaçlarını kullananlar da riskli gruba girer. Güneş çarpması görülen kişi derhal serin, gölge, hava akımı olan bir yere alınmalıdır. Soğuk-ılık duş, soğuk kompresler, koltuk altı ve kasıklara buzlu kompresler ateşin düşmesine yardımcı olur. Bilinci açık olan kişilere bol miktarda dengeli sıvı verilmelidir. Ateş düşürücüler asla kullanılmamalıdır, zararlı olabilir. Kusma var ise kişi yüzükoyun ve yan yatırılmalıdır. Bu şekilde aspirasyon önlenmiş olur. Tansiyonu düşük olan kişilerin de bacaklarının biraz yükseltilmesi uygun olacaktır. Bilinç bulanık ise, kişi kendinin ve çevresinin farkında değil ise durum ciddidir. Mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurmalıdır.” şeklinde konuştu.
HANGİ ÖNLEMLER ALINMALI?
Erk, güneş çarpmasına karşı alınabilecek önlemlerle ilgili ise şunları söyledi: “Güneş ışınlarının dik geldiği saat 10.00-17.00 arasında güneşte kalınmamalıdır. Mevsimine uygun, fazla sıkmayan pamuk ve keten türü açık giysiler tercih edilmelidir. Şapka, güneş şemsiyesi, güneş ışınlarına karşı koruyucu olan geniş güneş gözlüklerinin kullanılması koruyucudur. Bu saatler içinde alkol ve kafeinden uzak durulmalı, aşırı egzersiz ve spor yapılmamalıdır. Bol miktarda sıvı tüketimi koruyucudur. Susama hissi oluşmadan sıvı almaya dikkat edilmelidir. Güneşe çıkarken özellikle yüz, ense ve vücudun üst bölgelerinin güneş kremi ile korunması önemlidir. Banyo yaptıktan sonra ve kurulandıktan sonra güneş kremi tekrar sürülmelidir.”