Yeni Maden Yasası ne getiriyor?

Meclis Genel Kurulu’nda görüşülen yasa teklifi yalnızca zeytinlikleri değil, ormanları, meraları ve koruma altındaki alanları da madenciliğe açıyor. Sadece zeytin ağaçlarının tehlike altında olmadığını söyleyen Prof. Dr. Doğanay Tolunay ile kanun teklifinin neleri değiştireceğini konuştuk

17 Temmuz 2025 - 12:43

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) komisyondan geçen “Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” Meclis Genel Kurulu’nda görüşülüyor. Teklif, kamu kurumlarının ÇED süreçlerindeki görüş verme süresini 3 ayla sınırlandıracak.  Tüm izin ve ruhsat süreçlerinin yönetimi tek bir kurumda, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nde (MAPEG) toplanacak. Korunan alanlarda madencilik faaliyetlerinin önü açılacak. Enerji ve madencilik yatırımlarını hızlandırmayı amaçlayan teklif, zeytin ağaçlarının taşınmasını da mümkün kılacak. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi, Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay, son günlerde zeytinlikler üzerinden gündeme gelen kanun teklifinin kapsamının daha geniş olduğunu belirtiyor. Tolunay ile kanun teklifinin neleri değiştireceğini, ormanlar ve meralar gibi korunması gereken alanlara ne gibi etkileri olacağını konuştuk. 

MERALAR DA TEHLİKEDE

Zeytinlikler haricinde birçok konunun teklifin içinde yer aldığını söyleyen Tolunay, şu bilgileri paylaştı: “Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süresi kısaltılmaya çalışıyor. Hayvancılık için son derece önemli olan meralarda halen sınırlı olarak izin verilen yenilenebilir enerji tesislerinin kapsamı genişliyor. Son yıllarda korunması gereken meralarda inşaat, yol, maden projelerine izinler verilmeye başlandı. Dolayısıyla teklif kanunlaşırsa meralar üzerindeki baskı artacak.”

Tolunay’a göre diğer sorunlu maddelerden birisi de ormanlardan verilen madencilik izinlerinin kolaylaştırılması. Bugüne kadar maden projelerine arama ruhsatı ve işletme ruhsatı aşamalarında Orman Genel Müdürlüğü tarafından ayrı ayrı izin verildiğini paylaşan Tolunay,  “Artık arama ruhsatı olan bir maden projesine OGM tarafından izin verildiğinde işletme için de izin verilmiş sayılacak.” dedi

“ORMANLAŞTIRILMASI MÜMKÜN DEĞİL”

“Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) tarafından arama ruhsatı verilen maden alanları orman alanında olursa ormanlardaki tasarruf hakkı MAPEG’e geçecek.” bilgisini paylaşan Tolunay, şöyle devam etti: “Ayrıca maden arama ve işletme izinleriyle tesisler bedelsiz olarak maden şirketlerine verilecek. Ben en bunu kritik öneri olarak görüyorum. Öncelikli olarak İllere göre değişmekle birlikte il yüzölçümlerinin yüzde 50-90’nında maden arama ruhsatı verildiğini biliyoruz. Buradan ormanlarımızın da yüzde 50-90’nın  arama ruhsatlı olduğu ve buralardaki tasarruf hakkının MAPEG’e geçeceğini söylemek yanlış olmaz. ‘Ülkemizin madene ihtiyacı var ne olacak’ denilebilir. Ancak bunun iki tehlikesi var. İlki son yıllarda ormanlardan maden, enerji tesisi ve yollar gibi kamu yararı olduğu düşünülen tesislere verilen izin miktarı arttı. Son yıllarda yangın sayısının artmasında başta ormanlardan verilen enerji nakil hattı izinlerinin artması gelmekte. Ormanlarda insan faaliyetleri artarsa yangın çıkma riski de artar. Özetle yılda sayısı 3 bin 800’e kadar ulaşan orman yangınları gelecekte daha fazla olabilir. İkincisi ise madenlerin ormansızlaşmaya yol açması. Maden ocaklarının önemli bir kısmının yeniden ormanlaştırılması mümkün değil. Ayrıca maden izinlerinin bedelsiz olması yangınlarla mücadeleye ayrılan bütçeyi de zora sokacaktır. Çünkü OGM’nin bütçesinin bir kısmı maden izinlerinden alınan bedellerden oluşuyor.”

“KÜLTÜREL MİRASI DA ETKİLEYECEK”

Tolunay’ın verdiği bilgilere göre  kanun teklifinde milli parklar, sulak alanlar gibi korunan alanlardaki maden ruhsatlarıyla ilgili olarak görüş istendiğinde ilgili kurumlar üç ay içinde cevap vermezse bir ay daha ek süre verilecek, yine görüş gelmezse izin verilmiş sayılacak. Tolunay, “Korunan alanlar ülkemiz yüzölçümünün sadece yüzde 10’unu oluşturuyor. Kurumların ihmali gibi nedenlerle madencilik faaliyetine açılamayacak kadar önemliler. MAPEG’in buralarda hiç maden ruhsatı vermemesi gerekirken bu şekilde bir madde önerilmesi şüphe uyandırıyor.” diye konuştu. 

Kanun teklifinin sadece doğayı değil, aynı zamanda kültürel mirası da olumsuz etkileyeceğini vurgulayan Tolunay, “ Bir maden şirketi açık ocak işletirken kültür varlığına denk geldiyse Kültür ve Turizm Bakanlığı’na zaten bildirmek zorunda. Ama artık bakanlık kültür varlığı nedeniyle maden şirketinin ruhsatını iptal ederse kendi bütçesinden şirkete tazminat ödemek zorunda. Kültür ve Turizm Bakanlığı kaç defa maden şirketini durdurabilir? Maden ruhsatlarını veren Enerji Bakanlığı neden bu ödemeleri yapmaz soruları geliyor aklıma. Belki de Kültür ve Turizm Bakanlığı para ödememek için maden şirketlerinin ruhsatını iptal edemesin diyedir.Görüldüğü üzere çok kritik değişikliler getiriyor kanun teklifi. Bu nedenle tartışmalar sadece zeytinlikler üzerinden yapılmamalı. 21 Maddeden oluşan Kanun teklifinin sadece bir maddesi olan zeytinlerle ilgili madde çekildiğinde sevinecek miyiz? Hayır yapılmak istenen değişiklikler de binlerce köylümüzü ilgilendiren zeytinlerin kömür için taşınmasının önünü açan hüküm kadar kritik.” 

“TAŞINAN AĞAÇLAR KURUDU!”

“Maden Kanunda yapılan değişiklikle zeytinliklerin taşınmasının önü açılmak isteniyor” diyen Tolunay, “Sadece enerji üretimi için kömür çıkarılacak madenlerin üzerindeki zeytinlikler taşınabilecek. Buraların koordinatları da torba kanunda verilmiş. Yatağan ve Milas’ta bulunan ve 48 köyü ilgilendiren bir alanda zeytinler taşınabilir. Bu kanun yapma usulüne de aykırı. Koordinatları verilen alanlar iki termik santralin kömür üretim sahası. Böylece şirketlere özel kanun çıkarılmış olacak. Ama ülkemizde kişiye, kuruma ya da zümreye özel kanun çıkarılamaz.” diye konuştu. 

Zeytin ağaçlarının taşınma ihtimali de uzun zamandır gündemde ve tartışılıyor. Taşıma işleminin birçok sorunu da beraberinde getireceğini ifade eden Tolunay, “Taşıma için zeytinlerin budanması, kök terbiyesinin yapılması, iklim ve toprak açısından uygun taşınacak alan bulunması gerekiyor. Bu durumda da taşıdıktan sonra iş bitmez. Zeytinleri yaşatmak için sulama, gübreleme yapmazsanız ağaçlar kurur. Yaşasalar da 8-10 yıl eski verim gücüne ulaşamazlar. Kanun teklifiyle binlerce zeytin ağacının taşınmasının önü açılmak isteniyor. Bu kadar ağaç için uygun toprak ve iklim koşullarına sahip alan var mı? Ağaçları taşımak için hazırlık yapılacak mı? Taşındıktan sonra bakımları nasıl ve kimler tarafından yapılacak? Taşınan zeytinler kurursa ne olacak?  gibi soruların cevapları belirsiz. Bugüne kadar bazı yerlerde zeytinler taşındı, ancak bu örnekler incelendiğinde çoğunun kuruduğunu görmekteyiz. Özetle ‘kesmiyoruz taşıyoruz’ denilerek kamuoyundan gelecek tepkiler hafifletilmeye çalışılıyor.”


ARŞİV