Gazete Kadıköy bu hafta 1000. sayısıyla okurlarına bir kez daha merhaba diyecek. Bu haftaki özel sayımızla gazetemizin sayfalarını hem okurlarımıza hem gazetecilere açıyoruz. Bir başka konuğumuz ise Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan. Yerel medyanın gücünü ve basın özgürlüğünü konuştuğumuz İrvan, “Yerel medya en başta yerel demokrasinin işleyişi üzerinde oldukça etkili. Yerelde sorunların dile getirilmesinde, çözüm aranmasında, yurttaşların olan bitenler hakkında bilgilendirilmesinde oldukça önemli işlevlere sahip.” diyor.
Yerel medyayı ve gücünü nasıl tanımlıyorsunuz?
Yerel medya yayımlandığı şehri, bölgeyi odak noktası olarak alan, içerik olarak yerele yoğunlaşan medya anlamına geliyor. Tıpkı yaygın/ulusal medyada olduğu gibi yerel medyayı da geleneksel ve internet yerel medyası olarak değerlendirmek gerekiyor. Geleneksel yerel medya dağıtımı/yayını yerelle sınırlı olan medyadır, ancak internetle birlikte ortaya çıkan yerel internet medyası içerik açısından yerel, dağıtım/erişim/yayın açısından küreseldir.
Yerel medya en başta yerel demokrasinin işleyişi üzerinde oldukça etkili. Yerelde sorunların dile getirilmesinde, çözüm aranmasında, yurttaşların olan bitenler hakkında bilgilendirilmesinde oldukça önemli işlevlere sahip. Yerel medya, yerel sorunların ulusal gündeme taşınmasında da önemli bir rol oynuyor. Yerel medya yerelde yaşanan sorunları gündeme getirmede oldukça başarılı. Yerel yöneticiler üzerinde de baskı unsuru olabiliyor. Ama tüm bunların olabilmesi için yerel medya kuruluşlarının bağımsız ve ekonomik açıdan güçlü olması gerekiyor.
Ulusal medyanın tekelleştiği bir ortamda yerel medyaya gereken önemin verildiğini söylemek mümkün mü?
Devlet politikası olarak yerel gazetelere Basın İlan Kurumu üzerinden ilan/reklam desteği verildiğini görüyoruz. Her ne kadar ilan/reklam dağıtımında sorunlar varsa da yerel gazetelerin yaşatılmasında Basın İlan Kurumu önemli bir role sahip. Yerel medyanın en büyük sorunu bülten gazeteciliğinin ötesine geçememesi, halkın sorunlarına odaklanan bir gazeteciliği gerçekleştirememesi. Herhangi bir yerel gazeteyi açtığınızda haberlerinin büyük çoğunluğunun resmi kurumların açıklamalarına / faaliyetlerine ilişkin olduğunu görüyorsunuz. Halkın kendini / kendi sorunlarını göremediği gazeteleri okumaması gayet doğal. Belki de bu yüzden yerel gazetelerin ağırlıklı olarak haberlerine yer verdiği kamu kurumlarına / valiliklere / belediyelere dağıtıldığını görüyoruz. Hatta bazı şehirlerde belediyelerin olumlu haberler karşılığında yerel gazeteleri fonladığı da söyleniyor. Yerel medya ekonomik açıdan güçsüz durumda olduğu için bu türden müdahaleler kolaylaşıyor.
Bir başka sorun da yerel internet medyasının henüz resmen medya olarak kabul görmemesi. Yerel internet gazetelerinde çalışan gazeteciler sarı basın kartı alamıyor, bu gazeteler resmi ilanlardan yararlanamıyor. Bu sorunun da bir önce çözümlenmesi gerekiyor, çünkü basılı gazeteler neredeyse yok olma noktasına geldi.
Yerel medyanın güçlü olduğu ortamlarda bağımlı yayıncılığın azalacağını söyleyebilir miyiz?
Türkiye maalesef basın özgürlüğü konusunda dünyada iyi bir yerde değil, keşke olsaydı. Benim basın özgürlüğü açısından referans aldığım kuruluşların başında Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü geliyor. Bu örgüt her sene Basın Özgürlüğü Endeksi yayımlıyor biliyorsunuz. Türkiye yıllardır bu endekste diplerde bulunuyor. 2019 endeksinde Türkiye 180 ülke arasında 157. sırada yer aldı. Bunun elbette somut nedenleri var. Yaygın/ulusal medyada ciddi bir yoğunlaşma söz konusu. İktidara yakın medya patronları ulusal medyanın neredeyse yüzde 90’ına hakim. Bu medyada en ufak eleştiri işten atılma nedeni olabiliyor. Tutuklu/hükümlü 100’den fazla gazeteci var. Yaygın bir oto-sansür söz konusu. Böyle bir ortamda basın özgürlüğü de haliyle sorunlu oluyor. Yerel medyanın da bu baskıdan muaf olduğu söylenemez. Basının özgürce haber yapamadığı, haber yaptığında baskılara, tehditlere, yargılamalara maruz kaldığı bir ortamda ne ulusal ne yerel medya işlevini tam olarak yerine getirebilir. Sağlıklı bir demokrasi için özgür medya olmazsa olmaz konumdadır.
“GAZETE KADIKÖY OLDUKÇA İŞLEVSEL”
Gazete Kadıköy’ü takip ediyor musunuz? Sizce Gazete Kadıköy İstanbul’da gazetecilik alanında nasıl bir işlev görüyor?
Kadıköy’de oturmadığım için basılı gazeteyi düzenli takip edemiyorum, ancak twitter’dan @gazetekadikoy hesabını takip ediyorum. Bu hesaptan haberler paylaşılıyor. www.gazetekadikoy.com.tr sayfası da oldukça işlevsel. Sayfada, basılı gazetenin dijital arşivlerine ulaşmak mümkün. Bu sayfadan günlük haber paylaşımları yapılması da güzel. Gazete Kadıköy’ün içeriğine bakınca Kadıköy’ün kültürel zenginliğini görüyorsunuz. Her ne kadar gazetede sorunlara ilişkin haberler varsa da ben gazeteyi geçmişte çok iyi örnekleri olan hafta sonu eklerine benzetiyorum. Güzel röportajlar, ilginç konulara ilişkin yazılar, kültür-sanat haberleri bence gayet güzel. Gazetenin muhabir ağının zengin olması, içeriğin zenginleşmesine katkı sağlıyor.
Gazete Kadıköy’ün 1000. sayıya ulaşmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kutluyorum öncelikle ve yayın hayatının uzun yıllar sürmesini diliyorum. Her ne kadar gazetenin sahibi belediye ise de tabii ki asıl sahibi Kadıköy halkıdır. Bu sorumluluk bilinciyle hareket etmesini, asıl sorumluluğunun Kadıköy halkına olduğunu unutmamasını diliyorum. Editöryal bağımsızlığına sıkı sıkıya sarılmasını diliyorum.