"Yerli malı eriyip gidiyor"

Çocuklar okullardaki “Yerli Malı Haftası” kutlamasında arkadaşlarıyla birlikte meyve yemenin keyfini yaşar. Peki bu meyveler ne kadar yerli? Gıda Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Onur Akbulut ile hafta vesilesiyle yerli tohumu ve üretimi konuştuk

11 Aralık 2025 - 09:36

Her yıl 12-18 Aralık tarihleri arası Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası olarak kutlanır. Hafta vesilesiyle okullarda bir şenlik havası olur. Çocukların renkli beslenme örtülerinin üzerinde elma, portakal, mandalina, kekler ve çerezler yer alır. Sınıfın içini saran mandalina ve portakal kokusu arasında, getirilen yiyecekler paylaşılır ve birlikte yemenin keyfi yaşanır. Ama beslenme örtüsünün üzerindeki yiyecekler ne kadar yerli ve güvenli o ayrı bir tartışma konusu. Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği  (TMMOB) Gıda Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Onur Akbulut ile yerli malı haftası kapsamında yerli tohumu ve gıda güvenliğini konuştuk.  

Yerli Malı Haftası’nın Türkiye’nin ekonomik kalkınmasına katkı sağlamak amacıyla gerçekleştirilen özel bir etkinlik olduğunu söyleyen Onur Akbulut, “Ülkemizdeki yerli üretimi desteklemeyi ve toplumu yerli mallara yönlendirmeyi amaçlayan bu hafta, tarihsel olarak büyük bir anlam taşır. İzmir İktisat Kongresi’nde kabul edilen kararlarla, yerli üretimin artırılması gerektiği vurgulanmış ve böylece yerli malların kullanımını teşvik etmek amacıyla Yerli Malı Haftası ilan edilmiştir. Ancak, sadece geçmişte değil, günümüzde de ekonomik kalkınma, istihdam artışı, dışa bağımlılığın azaltılması ve çevre dostu bir üretim anlayışının yaygınlaşması amaçlanmıştır. Bu hafta boyunca özellikle okullarda ve topluluklarda yerli ürünlerin tüketimi teşvik edilir. İlk başta, eğitim kurumlarında kutlanması planlanırken, zamanla daha geniş bir alana hitap eden bir gelenek halini almıştır.” diye konuştu.

“GERÇEKTEN YERLİ Mİ?”

“Yerli tohumlar yeryüzünde uzun süre var olmayı başarabilmiş doğal ve saf tohumlardır.” diyen Onur Akbulut şöyle devam etti: “Uzmanların yaptığı açıklamaya göre bir tohum en az 40-50 yıllık ise yerli tohum kategorisine girer. Bilinen birçok yerli tohum, nesiller boyunca aynı kalabilmeyi başarabilmiştir ve belli bölgelerde üretimi yapıldığında daha çok verim verir. Çiftçilerin aynı bölgede yıllarca yetiştirdikleri, genetiğiyle oynanmamış saf tohumların ekim için özenle korunması sağlanır. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı dış ticaret verileri ise bize Yerli Malı Haftası kutlamasında kullanılan ürünler gerçekten yerli malı mı  diye düşündürüyor. Çünkü 2025 yılının ilk altı ayında tarım ürünleri ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yalnızca yüzde 2 artarak 3,9 milyar dolara ulaşırken, tarım ürünleri ithalatı ise yüzde 32 artışla 7,3 milyar dolara çıktı. Ortaya çıkan 3,4 milyar dolarlık dış ticaret açığı, Türkiye’nin tarımda üretim yerine ithalata bağımlı hale getirildiğini gösteriyor.”  

Akbulut, “yerli malı gerçekten yerli mi? sorusunun farklı boyutlarını da ortaya koydu: “Yerli malı olarak sadece ülkemizde üretilen, birleştirilen ve tüketime sunulan ürünleri mi kastediyoruz yoksa  ithalat edilip sertifikalanan ve yerli çiftçimiz tarafından kaçak işçi çalıştırılarak ekilip, biçilen ve hasat edilen ürünleri de buna dahil ediyor muyuz? Yoksa yerli üretim tanımı sadece ülkemize vergi veren kişilerin ürettiği ürünler midir? Yerli malı tanımı büyük bir boşluk içinde eriyip gidiyor.” 

Gıda güvenliği kapsamında tarımda kullanılan ilaçlara da değinen Akbulut, “Modern tıbbın kurucularından Paracelsus'a göre ‘Tüm maddeler zehirdir; zehir olmayan hiçbir şey yoktur. İlaç ile zehri birbirinden ayıran, doğru dozdur.’ Tarım ve Orman Bakanlığınca tarladan sofraya mantığı ile yürürlükte olan 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu hükümlerinde göre tarlasını eken çiftçi, tarım ilaçlarını kurumdan izin alarak kullanması ve üzerinde yazan kullanılma dozlarına dikkat etmesi, kullandıktan sonra ne zaman hasat edileceği bilgisine dikkat etmeli. İlacın doktor tarafından verilmesi ve dojanın belirlenmesi gibi.” diye konuştu.

“GIDA MÜHENDİSLERİ YER ALMALI”

Türk Gıda Kodeksi Pestisitlerin Maksimum Kalıntı Limitleri Yönetmeliği’ne göre ürünlerin üretilmesi, piyasaya arz edilmesi ve tüketime sunulması gerektiğini belirten Akbulut, şu noktalara dikkat çekti: “Gıda güvenliğinin Tarım ve Orman Bakanlığınca garanti altına alınması gerekir. Üreticiden başlayarak, taşıma, işleme, üretim vb. bütün aşamalarda bunun denetlenmesi ve kontrol edilmesi gerekiyor. Bu kontroller dünya üzerinde birçok ülke tarafından yapıldığı gibi şeffaf şekilde halk ile paylaşılmalı. Özellikle gıda ve gıda hammaddelerinin kontrol ve denetiminde gıda mühendisleri yer almalı.”


ARŞİV