Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), 2024 yılına ait “Çocuk Sağlığı ve Yoksunluğu” raporu verileri, ekonomik koşullar nedeniyle çocukların giyim ve beslenme gibi temel ihtiyaçlarının karşılanamadığını bir kez daha gözler önüne serdi. Beslenemeyen çocukların sağlık sorunları yaşaması ise en can yakıcı veri olarak yer aldı. Bu veriler üzerinden Ankara Tabip Odası da “çocuk yoksulluğu giderek derinleşiyor, çocukların maddi gereksinimleri karşılanamıyor” diyerek bir açıklama yaptı. Yoksulluğun bir halk sağlığı sorunu olduğuna, çocuklarda yoksulluk ve hastalıkların görülmesi arasında doğrudan bir ilişkili bulunduğuna dikkat çekilen açıklamada şu bilgilere yer verildi: “Yetersiz beslenme (malnütrisyon) çocuklarda büyüme geriliğine neden olurken aynı zamanda onların bağışıklık sistemlerini de zayıflatarak hastalık risklerini artırır ve bir hastalık ortaya çıktığında iyileşme zorlaşır. Geçmeyen halsizlik ve yorgunluk, bilişsel gerileme ve öğrenme güçlüğü, anemiler, raşitizm, kas zayıflıkları, diş çürükleri ve diş eti hastalıkları, saç dökülmesi, tırnak kırılmaları gibi pek çok durumun görülme sıklığı artar.”
“RUH SAĞLIĞINI DA ETKİLİYOR”
Yeterli ve dengeli beslenemeyen çocuklarda pek çok fiziksel gelişim eksikliği ve sağlık sorunu yaşandığı biliniyor. Peki yetersiz beslenme çocukların ruhsal sağlığını ve eğitim hayatını nasıl etkiliyor?
Beslenmenin fiziksel sağlık kadar psikolojik/ruhsal sağlık için de önemli olduğuna değinen Klinik Psikolog İrem Gamze Arslan, bunun nedenini şöyle açıklıyor: “Vitaminler, mineraller ve yağ asitleri sinir sisteminin gelişimi üzerinde etkilidir. Dengeli ve sağlıklı beslenme olmazsa merkezi sinir sistemi de gelişemez, ruhsal yapının da gelişiminde doğrudan ve dolaylı olarak aksamalar gündeme gelir. Tüketilen besinler, beyin fonksiyonlarını, ruh halini (mood) ve zihinsel sağlığı doğrudan etkiler. Beyin, en iyi şekilde çalışabilmek, organizmanın yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmek için sürekli olarak besine ihtiyaç duyar. Beslenme davranışı ile vücuda alınan çeşitli vitaminler, mineraller ve yağ asitleri vücudun çeşitli sistemleri tarafından ihtiyaç dahilinde kullanılır. Bunların yetersiz olması ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir.”
“ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİNE NEDEN OLUR”
Sağlıklı ve dengeli bir beslenme düzeninin çocukların duygu durumlarını dengelemesine yardımcı olduğunu ve stresle baş etmelerini kolaylaştırdığını söyleyen Klinik Psikolog Arslan, “Yetersiz beslenme sonucunda uyku hali, stresli ve sürekli alert (panik) durumda olma, depresif-çökkün bir duygu hali, özgüven eksikliği görülebilir. Beslenme aynı zamanda konsantrasyon ve hafızayı olumsuz etkileyerek odaklanma ve dikkat problemlerine sebebiyet verebilir” diyor. Arslan çocukların ruhsal iyilik hali için beslenmede Omega-3 yağ asitleri ve magnezyum içeren besinlerin ve dört temel besin grubundan (protein, karbonhidrat, yağ ve vitamin/mineral) yeterli miktarda bulundurmanın ve yeterli su tüketiminin önemine dikkat çekiyor.
“5 ÖĞRENCİDEN 1’İ YEMEK YİYEMİYOR”
Yaşanan ekonomik kriz ve yüksek enflasyon nedeniyle öğrencilerin sağlıklı beslenemediğine ve temiz içme suyuna ulaşmakta sıkıntı yaşadığına vurgu yapan Eğitim Sen İstanbul 1 Nolu Şube Başkanı Barış Uluocak da yeterisz beslenmenin eğitim hayatına yansımasını şöyle değerlendirdi: “Bugün için maalesef ülkemizde en az 5 öğrenciden biri haftada en az bir kere parası olmadığı için yemek yiyemiyor. Öğrencilerimiz yeterli ve nitelikli beslenemedikleri için çeşitli gelişimsel sıkıntılar yaşıyor. Beslenmede yaşanan sıkıntılar akademik başarıyı ve odaklanmayı da etkiliyor. Okul kantinlerinde satılan yiyeceklerin pahalı olması da ayrı bir sorun olarak kendini gösteriyor. Türkiye 37 OECD ülkesi arasında yüzde 19,2 ile bir ay içinde haftada en az bir kez yiyecek parası olmadığı için yemek yiyemeyen öğrenci oranının en yüksek olduğu ülke konumunda. Yine gıda enflasyonu OECD ülkeleri ortalamasının neredeyse 10 katı. Bu koşullarda çocuklarımızın yeterli beslendiğini söylemek maalesef mümkün değildir.”
“OKUL TERKİ ORANLARINDA DA ARTIŞ VAR”
“Bütün öğrenciler için dile getirdiğimiz bir öğün ücretsiz yemek ve temiz içme suyu talebi bu koşullarda son derece yaşamsal ve acildir.” diyen Uluocak, “Yaşanan ekonomik problemler ve yaygınlaşan yoksulluk nedeniyle okul terki oranlarında da artış gözleniyor. 1 buçuk milyonu aşkın öğrencinin örgün eğitimin dışında kaldığını görmekteyiz. Bu sayılara üniversite öğrencileri dahil değil. Çocuklar ekonomik kriz nedeniyle MESEM’lere yönlendiriliyor ve haftada bir gün okula 4 gün fabrikalara gidiyor. Öğrencilerimizin eğitim hayatlarını kendi beklenti ve hedefleri doğrultusunda sürdürebilmeleri için eğitime yeterli bütçenin ayrılması ve eğitim hizmetinin her aşamada kamusal bir hak olarak parasız sunulması gerekliliği ortadadır.” diye konuştu.