Merkezi Koşuyolu’nda bulunan Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği, cinsel şiddeti ortaya çıkaran ve besleyen toplumsal algının, normların, davranışların ve pratiklerin değişmesine yönelik farkındalık arttırıcı çalışmalar yürütüyor. Dernek yaptığı çalışmalarla sessizliğin, utancın, mağduru suçlayan yaklaşımın önüne geçmeye ve cinsel şiddetle ilgili yanlış inanışları (mitleri) değiştirmeye yönelik; tüm bireyleri kapsayan, hak temelli ve güçlendirici bir algının oluşmasına katkı sunmayı hedefliyor.
O kampanyalardan biri de “Öyle Değil Böyle”. Cinsel şiddete maruz bırakılanı suçlayan ve faili aklayan toplumsal algı ve yaklaşıma müdahale eden bu kampanya, cinsel şiddete maruz bırakılan kişilerden bahsederken acıyan, mağdurlaştıran, kurbanlaştıran, yargılayan, utandıran bir toplumsal dil ve yaklaşım yerine; güçlendirici, dayanışmacı ve hak temelli bir dil ve yaklaşımı öne çıkarıyor. ‘Öğrenilen bir şiddet biçimi olan cinsel şiddet, ancak onu besleyen toplumsal algı ve medya dilinin dönüşmesiyle önlenebilir’ inanışından hareketle yola çıkılan kampanya, cinsel şiddetten bahsederken maruz bırakılanın eylemlerine değil, failin ve kurumların sorumluluklarına odaklanmayı öneriyor. Ayrıca herkesin cinsel şiddetin faili olabileceği/herkesin şiddete maruz kalabileceği gerçeğine dikkat çeken kampanya, şiddeti estetikleştiren ve yeniden üreten bir dil yerine, şiddetin dilde başladığını savunan bir toplumsal algıyı inşa etmeyi hedefliyor.
MİTLER VE GERÇEKLER
Bu kampanya için mitlere karşılık gerçeklerin yaygınlaşması için kamuoyunda tanınan, bu konuda söz üreten, cinsiyet eşitlikçi bakış açısı olan ve hak ihlallerine tepki gösteren isimler olarak Ayça Damgacı, Berrak Tüzünataç, Ceren Moray, Esra Dermancıoğlu, Hasibe Eren, Laçin Ceylan, Seyhan Arman ve Tülin Özen tercih edildi.
Kampanya görsellerinde yer alan mesajlar, mit ve gerçek olmak üzere iki kategoride yer alıyor. Bu mesajlar kolektif olarak üretildi, katılımcılarla paylaşıldı ve üzerinde tartışıldı. Mitler için ana akımda yer alan haber başlıkları tarandı. Ve bu mitlere karşılık gerçekte olan ve olması gerekenleri yazıldı. Böylece tüm toplumu ilgilendiren bu sorunun, medyada yaygın olarak kullanılan hatalı dile dikkat çekerek konuşulur kılınması hedeflendi. Başta Kadıköy olmak üzere pek çok belediye ile de işbirliği yapan Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’nin bu kampanyasının görselleri şehirdeki kimi billboardlarda yer aldı.
“ERKEKLER DE CİNSEL ŞİDDETE UĞRAR”
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’nden yapılan açıklamada kampanyanın erkeklerle de ilgili olduğu belirtiliyor; “Her ne kadar kampanya görsellerinde temsili olarak yer alamasa da, cinsel şiddete erkeklerin ve cinsiyetinden bağımsız herkesin maruz bırakılabileceğinin altını çizmek istiyoruz. Türkiye’de erkeklerin cinsel şiddete maruz bırakılmadığı, bırakılsalar bile bundan mağdur olmadıkları gibi yanlış bir inanış/varsayım var. Elbette bizler de erkek sanatçıları/ünlüleri kampanyamıza katılmaya davet ettik, en az altı kişiyle bire bir konuştuk fakat ne yazık ki iletişim kurduğumuz erkekler programlarını ayarlayamadılar. Bunların içinde katılım için çaba gösterenler de oldu tabii ki. Cinsel şiddet konusunda etiketleme bu kadar yüksekken, mağduriyeti meşru varsayılan kadınların bile bu konuyla ilişkili kampanyalara katılmaktan çekinmesi bir veridir. Erkeklerin katılmaması/katılamaması önemli bir veridir. Cinsel şiddetten hayatta kalan gerçek kişilerin ne tip damgalamalara veya yargılamalara maruz bırakıldığını, haklarından faydalanmakta, desteğe erişmekte ne kadar zorlanabileceklerini tahmin edebiliriz.”
CİNSEL ŞİDDET NEDİR, NE DEĞİLDİR?
Cinsel Şiddet: Onay almaksızın, onay inşa ederek veya onay almanın söz konusu olamayacağı durumlarda kişinin/kişilerin uyguladığı, cinselliğe yönelik teşebbüs ve tehdit içeren her türlü eylem, davranış ve müdahale.
Cinsel şiddet türleri neler?
Cinsel şiddetin bilindiğinin aksine taciz, tecavüz ya da cinsel istismar dışında oldukça fazla türü var. Bu türler bireye yönelik olabildiği gibi bir gruba-kitlelere yönelik de olabilir. Bireylere yönelik cinsel şiddet türlerine örnek olarak cinsellik içeren ve istenmeyen tüm sözel ya da fiziksel davranışları ifade eden özel ya da kamusal alanda da gerçekleşebilen taciz, çocuk, gençlere yönelik cinsel istismar, birinci derece kan bağı olanların uyguladıkları cinsel istismar veya cinsel şiddet, partnerlik ilişkisi içinde gerçekleşebilen flört şiddeti, dijital ya da kamusal alanda gerçekleşebilen musallat olma, iş yerlerinde gerçekleşen mobbing, akran zorbalığı, meslek uzmanları tarafından yapılan cinsel şiddet biçimleri sayılabilir.
Kitlelere yönelik cinsel şiddet biçimleri ise çocukların evlendirilmeleri ile gerçekleşen cinsel istismar, translara yönelik zorunlu kısırlaştırma ameliyatları, erkeklere yönelik cinsel şiddet, lezbiyenlere yönelik düzeltme tecavüzleri, intersekslere uygulanan cinsiyet atama ameliyatları, futbolda kadınları, eşcinselleri, farklı ırkları ve kültürleri aşağılayıcı cinsel şiddet içeren tezahüratlar, küfürler ve ritüeller, hayvanlara yönelik cinsel istismar, doğum kontrol yöntemlerine ulaşımın engellenmesi, kürtajın yasada veya fiilen yasaklanması, savaş tecavüzleri, engellilere yönelik cinsel şiddet olarak sıralanabilir.
Türkiye’de toplumsal cinsiyete dayalı şiddet nasıl ele alınıyor?
Yasal ve kimi zaman sivil toplum seviyesinde, ev içi şiddete odaklı, şiddeti aileye yönelik bir tehdit olarak algılayan, en iyi durumda kadınlara yönelik koruyucu tedbirlerle sınırlı (ancak yetersiz), şiddetin farklı türlerinin (taciz, flört şiddeti, akran şiddeti vs.) gündemleştirilmesinin sınırlı olduğu, kesişen eşitsizlik eksenlerini içeremeyen (mülteci LGBTİ+’lar vs.) ve şiddeti ortaya çıkaran sorunları (bkz. mitler, cinsiyetçi kalıp yargılar ve önyargılar vs.) sorunsallaştıramayan şekilde ele alınıyor.