Özar: Politikalar bilimden değil ranttan yana

Arkeologlar Derneği İstanbul Şube Başkanı Yiğit Özar, “Kadıköy’de yıkım ve inşaat çalışmalarında bir ihbar söz konusu olmadıkça neyi kaybettiğimizi bilmiyoruz.” diyor

08 Ağustos 2018 - 12:35

Haydarpaşa Gar peronlarındaki arkeolojik kazı çalışması devam ediyor. Sahada çalışma yapan arkeologların verdiği bilgilere göre; Haydarpaşa peronlarına giden rayların bulunduğu alanda, rayların sökülmesi ile Geç Roma Erken Bizans dönemine ait hamam kalıntıları, yollar ve su kanallarına ait izler bulundu. Ayrılık Çeşmesi durağının bulunduğu ikinci kazı noktasında ise, dini bir yapı olabileceğine işaret eden apsise benzeyen bir yapının temelleri keşfedildi. Protokol Cami’ne yakın bölge de, bulunan mezar kalıntıları ve insan kemiklerinden yola çıkılarak nekropol (mezarlık) olabileceği düşünülüyor. Öte yandan kazı sahasında bulunan Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinden kalan keramik, kandil ve sikke gibi küçük buluntular incelenerek, bölgenin tarihi hakkında önemli ipuçları toplanıyor.

“DETAYLI BİLGİ İÇİN SÜREÇ GEREKİYOR”

Gazete Kadıköy’e açıklama yapan Arkeologlar Derneği İstanbul Şube Başkanı Yiğit Özar, henüz yeni başlayan bir kazıdan detaylı bilgilerin elde edilmesinin mümkün olmadığını ifade ederek şöyle konuştu: “Herhangi bir arkeolojik kazıda açığa çıkan kalıntılara dair bu kadar kısa sürede bir sonuca ulaşılması beklenmemeli. Kamuoyunda kazı kalıntıların açığa çıkarılmasından ibaret bir çalışma gibi algılanıyor, oysa belgelenmesi, buluntuların tasnifi ve tanımı, karşılaştırmaların yapılması, laboratuvar çalışmaları gibi farklı süreçleri de içerir. Sonuçlar bu süreçlerin tamamlanması ile ortaya konabilir. Bütün bu bilgiler bilimsel olarak yayınlanmadan bir bilimsel kazı hakkında dışarıdan fotoğraflara bakarak çıkarım yapmak etik değildir. Sonuçta, söz ettiğimiz iş makineleri ile arkeolojik katmanların tahrip edildiği sıradan bir inşaat kazısı değil, bir arkeolojik kazı.”

Kazı çalışmalarından toplumun haberdar olmasının önemli olduğunu dile getiren Özar, “Kazı alanında araştırma yapan arkeologlar da rahat çalışabilmeliler.” dedi.

NEYİ KAYBETTİĞİMİZİ BİLMİYORUZ?

Yiğit Özar’a göre, Antik kentin yerleşimini oluşturan tarihsel çekirdeği, Haydarpaşa Koyu ile Moda burnunun oluşturduğu düşünülüyor. Özar’ın verdiği bilgilere göre kaynaklarda Himeros, Khalkedon, Eutrope ve Hiera limanlarından da söz ediliyor. Peki bunca bilgi varken neden arkeolojik eserler inşaat çalışmaları sırasında bulunuyor? Sistematik kazı yapmak mümkün değil mi?

“Herhangi bir alt yapı ya da inşaat projesi olmadan kamusal alanlarda, kent içi boşluklarda bilimsel araştırma amaçlı arkeolojik kazıların yapılmasını sağlayacak, bilim insanlarını teşvik edecek politikalar yok.” diyerek bu sorularımıza cevap veren Özar şöyle devam ediyor: “İstanbul gibi çok katmanlı kentlerdeki alt yapı gibi çalışmaların arkeolojik kazıları içermesi önemli bir gereklilik. Ancak, ne yazık ki söz ettiğimiz tür alanlar inşaat ve emlak rantı için de önemli alanlar ve mevcut politikaların önceliğinin bu ranttan yana olduğu ortada. Konuya Kadıköy özelinde bakacak olursak, Kadıköy'ün farklı yerlerinden tesadüfen bulunan ya da müze denetiminde kazılarla açığa çıkarılan arkeolojik bulgular ve kaynaklarda geçen bilgiler, ilçenin arkeolojik potansiyelini kanıtlamak için yeterlidir. Bu nedenle Kadıköy'ün 3. Derece Arkeolojik Sit ilan edilmesi hakkında 2011 yılında ilgili koruma kuruluna başvuruda bulunduk ancak Kadıköy’de ne zaman bir arkeolojik bulguya rastlansa hatırlattığımız gibi 2011 yılından beri durum çok net olduğu halde sit kararı alınmadı. Haydarpaşa ve Kuşdili gibi alanlara özel, en azından müze denetiminde kazı kararları olduğu için şanslıyız ancak Kadıköy’de her gün bir başkası başlayan yıkım ve inşaat çalışmalarında bir ihbar söz konusu olmadıkça neyi kaybettiğimizi bilmiyoruz.”

“İKİ YAPI DA KORUNMALI”

Yanıtlanması gereken bir başka soru da “Arkeolojik kazının ne kadar süreceği ve çalışmaların Haydarpaşa Garı’nın işlevine etki edip etmeyeceği…”

Garın özgün işlevini sürdürmesinin alanın korunması açısından önemli olduğunu söyleyen Özar, “Her ikisi de kamusal bir işlevdir sonuçta. Bu koruma koşulu içerisinde, kazının seyrine ve açığa çıkan kalıntıların durumuna göre arkeolojik katmanların ya da bilginin alanda sergilenebileceği kararların alınması bu önemli kamusal alana daha fazla değer katar.” şeklinde konuştu.

HRİSTİYANLIĞI BÖLEN KİLİSE HAYDARPAŞA’DA MI?

Arkeologlara göre, Bizans imparatorlarının yazlık sarayı Haydarpaşa Çayırı’nda yer alıyor. Yakın zamanda hayatını kaybeden Kadıköylü bilim insanı Türkiye’nin önde gelen sanat tarihçisi Bizantolog Semavi Eyice, sarayın 13. yüzyılda Venedik’ten Kudüs’e doğru yola çıkan Haçlı şövalyeleri tarafından işgal edildiğini belirterek, Avrupalı seyyahların yazılarında saraydan bahsedildiğini söylemişti.

Kadıköy Konsili’nin toplandığı Sainte Euphemie Kilisesi’nin ise büyük bir bazilika olduğunu ve Hıristiyanlar için kutsal bir ziyaret yeri olarak görüldüğünü belirten Eyice, daha önce İstanbul’da incelemelerde bulunan Alman arkeologların kilisenin yeriyle ilgili iki nokta belirlediğini ifade etmişti. Eyice, Kilisenin garın hemen arkasında ya da Kadıköy’ün Yeldeğirmeni semtinde olabileceğini belirtmişti.

Özellikle Kadıköy Konsili’nin toplandığı Sainte Euphemie Kilisesi, Hıristiyanlar için büyük önem taşıyor. Bu kilisede, 451 yılının 8 Ekim’inde başlayarak aynı yıl 1 Kasım’a kadar devam eden konsilde önemli kararlar alındığı, bu kararlar doğrultusunda Hıristiyan dünyasında büyük bir bölünme yaşandığı biliniyor.


ARŞİV