'37 Numara Ayakkabı'lar CKM vitrininde!

Kadıköy Belediyesi ve Berlin Kreuzberg Kardeş Kent Derneği işbirliğiyle Caddebostan Kültür Merkezi’nde açılan “37 Numara Ayakkabı” sergisi, Mısır, Filistin, Türkiye ve Berlin’deki kadın...

23 Haziran 2011 - 10:56

Alman fotoğrafçı Claudia Wiens’in, dört farklı ülkede kadın futbolcularla görüşerek hazırladığı “37 Numara Ayakkabı” sergisi Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi’nde açıldı. Kadıköy’ün kardeş ilçesi Kreuzberg’deki Kent Derneği ve Kadıköy Belediyesi’nin işbirliğiyle açılan sergide Kahire, Ramallah, İstanbul ve Berlin’de yaşayan ve erkek sporu olarak görülen futbolu hayatlarının merkezine koyan genç kadınların fotoğrafları ve hikâyeleri yer alıyor.
Sergi, 21 Haziran Salı günü bir kokteylle açıldı. Açılışa Almanya Federal Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Brita Wagener, Kadıköy Belediyesi Başkan Yardımcısı Hulusi Özocak, Berlin-Kadıköy Kardeş Kent Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özcan Ayanoğlu, sergi sahibi Claudia Wiens, sergi küratörü Susan Kamel, belgesel film yönetmeni Isabel Alvarez, CKM Görsel Sanatlar Yönetmeni Sedef Narçın, Gölcükspor’dan genç kadın futbolcular ve çok sayıda davetli katıldı.

AYANOĞLU: ‘BAYAN FUTBOLUNU TANITMAK İSTEDİK’

“37 Numara Ayakkabı” sergisinin açılışında görüştüğümüz Berlin-Kadıköy Kardeş Kent Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özcan Ayanoğlu, bu ilginç serginin nasıl oluştuğunu şöyle anlattı: “Bu ayın sonunda Almanya’da FİFA Dünya Bayanlar Futbol Şampiyonası başlıyor. Bu çerçevede Almanya’da bayan futboluyla ilgili oldukça fazla etkinlikler söz konusu. Bu etkinlikler kapsamında da Berlin, İstanbul, Kahire ve Ramallah’ta gösterilmek üzere bir fotoğraf sergisi hazırladık. Konusu da; çoğunluğu Müslüman olan ülkelerde bayan futbolu. Mısır, Filistin, Türkiye’deki bayan futbol kulüpleriyle Berlin’de hem Türklerin hem de Almanların birlikte oynadığı Türkiyemspor Kulübü ele alındı. Bu kulüplerde bayan futbolcuların fotoğrafları çekildi. Fotoğrafçı Claudia Wiens, 10 yıl Kahire’de yaşamış, son iki yıldır da İstanbul’da yaşamakta olan bir sanatçı. Arapçası çok iyi olduğu için Yakın Doğu’da rahatlıkla ilişkiler kurarak, bayan futbolu projesini gerçekleştirmiş. Bu sergi bayan futbolunun tanıtımını, çeşitli ülkelerde bu işe öncülük etmiş kişilerin bayan futbolunun gelişmesindeki rollerini anlatma amacı taşıyor. Tüm fotoğrafların bir hikâyesi var. Sergi kapsamında ayrıca 18 dakikalık bir belgesel film gösteriliyor.”
Dört ülkede gerçekleşen projenin fotoğraf sergisi yine dört ülkede izleyiciyle buluşacak. Bu kapsamda Dünya Bayanlar Futbol Şampiyonası’na hazırlanan Almanya’nın Berlin kentinde açılan sergi büyük ilgi görmüş. Kreuzberg Müzesi’nin sergi alanı bir futbol sahasına dönüştürülerek fotoğraflar kale ağlarına asılmış, açılışta birkaç futbol takımından oyuncular da topla artistik gösteriler yapmışlar. 15 Haziran’da Kreuzberg’de açılan sergi 27 Ağustos’a kadar devam edecek. Sergi, 26 Haziran’da Kahire’de, daha sonra da Ramallah’ta açılacak. İstanbul ayağı ise Caddebostan Kültür Merkezi’nde 17 Temmuz’a kadar görülebilecek.

WIENS: ‘KADIN FUTBOLCULAR BÜYÜK MÜCADELE VERİYOR’

Sergi açılışında projenin sahibi, fotoğrafçı Claudia Wiens ile de kısa bir söyleşi yapma şansı yakaladık. İki yıldır İstanbul’da yaşayan Wiens’i bu çalışmada en çok etkileyen kadınların futbol için verdikleri büyük mücadele olmuş.

-Siz futbolla ilgileniyor musunuz?
Aslında pek ilgili sayılmam (gülüyor). Bazen izlemeyi severim ama oynamayı bilmem, hiçbir zaman da oynamayı düşünmedim.

-Bu sergi fikri nasıl ortaya çıktı? Neden kadın futbolcuları fotoğraflamak istediniz?
Mısır, Kahire’de yaşıyordum. Sadece Mısır’da bayan futbolunun ne durumda olduğunu merak ettim ve öğrenmek istedim. Aklıma gelen bir fikirdi yalnızca. Sonrasında Mısır’daki bayan futbol kulüplerine gittim, kadın futbolcularla tanıştım, soyunma odalarına girdim, hikâyelerini dinledim ve fotoğraflar çektim. Böylece proje başlamış oldu. Daha sonra Filistin’e gittim ve orada da milli futbol takımından kızlarla tanıştım. Filistin Milli Bayan Futbol Takımı’nın hikâyesi gerçekten çok ilginçti. Takım ikiye bölünmüştü; Gazze ve Batı Şeria olarak. Ve birinden diğerine geçmek yasaktı. Batı Şeria’daki kadın futbolcular gerçekten çok zor durumdaydı. Antrenman için diğer tarafa geçmeleri gerekiyordu ancak İsrail askerleri buna izin vermiyorlardı. Futbol oynamak için gerçekten büyük mücadele veriyorlardı.
En sonunda da Türkiye’ye geldim. Mısır’da 10 yıl yaşadıktan sonra İstanbul’da taşındım. Türkiye Futbol Federasyonu ile iletişime geçtim. Onlar da beni Sakarya’ya davet ettiler, orada futbol oynayan genç kadınlarla tanıştım. Türkiye gerçekten bayan futboluna önem veriyor ve onları destekliyor, kadın futbolcuları oynamaları konusunda cesaretlendiriyor. Bu da benim için oldukça ilginçti. Trabzon’a ve Samsun’a gidip Milli Takımı izledim.
Daha sonra Berlin’deki müzeyle iletişime geçtim. Berlin’deki kadın futbolcuları da projeme dahil ettim ve orada bir sergi açmaya karar verdik.

-Bu dört ülkeyi seçmenizin özel bir nedeni var mı yoksa tamamen tesadüf mü?
Hayır, hiçbir özel nedeni yok. Bu fikir aklıma geldiğinde Mısır’da yaşıyordum ve projeye orada başladım. Daha sonra başka bir iş için Filistin’deyken projeye devam ettim ve sonrasında da İstanbul’a taşınınca bu ayağı da eklemiş oldum. Şimdi buradan projenin geneline bakınca, birbirinden farklı ülkelerin ve hikâyelerin birarada olmasını çok anlamlı buluyorum. Bu kadınlar futbolu gerçekten çok seviyorlar ve bunun için mücadele ediyorlar.

-Kaç yılda tamamladınız bu projeyi?
5 yıl çalıştım ama sürekli olarak değil.

-Bu dört ülkenin kadın futbolcuları birbirlerine benziyorlar mı?
Kişilikleri benziyor; hepsi hayat dolu ve enerjikler. Ancak Türkiye’dekiler gerçekten çok iyi oyuncular çünkü daha fazla antrenörleri var, imkânları daha iyi, güzel sahaları var. Teknik olarak da Türkiye’nin daha iyi olduğunu düşünüyorum.

Haber: Semra ÇELEBİ
Fotoğraflar: Murat Mehmet AYDIN


ARŞİV