Besteci, gitarist ve şarkıcı Engin Yavuz, “Eğer siz de blues biraz sıkıcı diyorsanız, size birkaç blues parçası dinleteyim, sonra kesin ‘Vay be ne güzel müzikmiş!’ dersiniz” diyor
Besteci, gitarist ve şarkıcı Engin Yavuz, “Eğer siz de blues biraz sıkıcı diyorsanız, size birkaç blues parçası dinleteyim, sonra kesin ‘Vay be ne güzel müzikmiş!’ dersiniz” diyor
Gökçe UYGUN
Solist ve gitarist Engin Yavuz tarafından 2 yıl önce kurulan Engin Blues grubu, blues klasiklerinden ve kendi bestelerinden oluşan repertuvarıyla, İstanbul’un çeşitli sahnelerinde dinleyicileriyle buluşmaya devam ediyor. Türkçe blues yapan Engin Blues, 2015’in Aralık’ında 3 şarkılık ilk EP’sini çıkarmıştı. Aradan henüz bir yıl geçmemişken, "Haberi Duydun Mu" adlı ikinci EP'sini de geçen ay dijital olarak yayınladı. Bomonti Müzik Stüdyoları’nda kaydedilen albümdeki parçaların tümünün söz ve bestesi Engin Yavuz’a ait. Bu albümde Engin Yavuz’a ilk albümde olduğu gibi bas gitarda Atahan Çiftçi ve davulda Onur Önder eşlik ediyor.
Türkiye’de küçük ve seçkin bir dinleyici kitlesi tarafından takip edilen blues müziğinin gün geçtikçe daha fazla ilgi göreceğine inanan ve tutkuyla inandığı bu tarzda yenilikçi yaklaşımlar sergilemeye devam eden Engin Yavuz ile anlatıyor…
- Klasik bir soru olarak; sizi biraz tanıyalım, tanımayanlara tanıtalım..
38 yaşındayım. Gitar çalmaya 13-14 yaşlarında başladım. Rock gitaristi olmak istiyordum. Oldum da. İstanbul’da çeşitli gruplarda çaldım. Bir yandan da hep okudum. Sonra müziği bıraktım ve sosyoloji doktorası için Paris’e gittim. Tamamlamadan 2012’de döndüm ve blues çalmaya başladım.
- Türkçe blues bestelerini içeren ilk albümünüzü 2015’te çıkarmıştınız. Önce o albümü konuşacak olursak; nasıl bir albümdü?
O albümü bir günde, 12 saatte kaydettik. Sabah 10’da girdik stüdyoya, akşam 10’da çıktık. Vokal hariç tüm enstrümanlar birlikte çalındı, canlı kaydedildi. Fena bir iş çıkartmadık bence. O albümdeki temel hedef ortaya çıkmak ve başlangıç yapmaktı. Albümle birlikte elimizden geldiğince ve kendi çabalarımızla tanıtım yapmaya çalıştık. Bence hedefe ulaştık.
- Şimdi de ikinci albüm “Haberi Duydun Mu?” çıktı. Basılı albüm değil de yalnızca dijital olarak piyasaya çıktı değil mi? Sanırım artık kimse eski usul albüm basmıyor değil mi?
Evet, sadece dijital olarak çıktı. Herkesi bilmiyorum elbette ama eskisi kadar çok albüm basılmadığı ve de satılmadığı kesin.
- Politik bir müzisyen misiniz? Zira “Haberi Duydun Mu?” şarkısında ‘gazetede yazanlar, bir takım yalanlar…’ gibi bir dize duydum da.
Duyduklarınız doğru. Şarkı aslında yalan veya yanlış haber yazan gazete ve gazetecilerden bahsediyor. Son yıllarda bunlardan çokça çıkıyor karşımıza. Şarkının öyküsünü anlatayım. Ara sıra gittiğim ufak bir kafe var. Masalarda her zaman bir sürü gazete olur ve içerdeki herkes gazete okur. Her defasında da içimden insanlara “niye okuyorsunuz, yalan yazıyorlar yanlış yazıyorlar ” demek geliyordu. Ama hiç diyemedim. Sonunda bir gün oradan eve dönünce bu şarkıyı yaptım.
- “Türkçe blues olmaz!” yargısına karşı çıkıp, Türkçe blues şarkıları yapıyorsunuz. Sizce neden böyle bir algı-önyargı var? Türkçe blues nasıl yapıyorsunuz?
“Türkçe blues olmaz” lafını yıllardır duyuyorum. Yabancı kültüre ait bir müzik tarzı olduğundan, insanların kulağı İngilizce sözler arıyor olabilir. Ayrıca blues belli kalıplarda çalınıyor ve o kalıplarda bir müzik çalınınca yine kulaklarımız o kalıpların orijinal sesini, sözünü arıyor olabilir. Türkçe söylerken orijinallere benzetmeye çalışınca da kulağımıza komik veya tuhaf geliyor olabilir. Engin Blues’un tüm şarkıları o kalıplara çok da uymuyor olabilir. Bunun nedeni, blues’dan geldiğine inandığım tarzları da seviyor ve kullanıyorum. Swing, rockabilly, rock’n roll, caz ve hatta country. Bunların bir kısmını şimdiye dek bir şekilde kullandım. Bakarsınız gelecek albümde country esintileri içeren bir blues parçası yaparım. Neticede üzerinde biraz çalışınca Türkçe sözlerle de üretmek mümkün.
- Yine bir klasik soru; neden blues? Bu müzikte sizi çeken ne?
Yıllarca gitar çaldıktan sonra tesadüfen bir gün evde blues çalarken çaldığımdan büyük keyif aldığımı fark ettim. Üzerinde biraz çalışınca daha da çok sevdim. Bu müziğin doğası ve temaları çok hoşuma gidiyor. Ancak temadan kastım sözler değil. Özellikle melodileri kastediyorum. Melodiler bence iç dünyanın dışa vurumudur. Sonra fark ettim ki, sanıldığı gibi veya sandığım gibi basit ve kolay bir müzik değilmiş blues. Elbette bunu biraz çalışınca anladım. Blues, biraz da hüner gerektiren bir müzikmiş.
- Blues denilince aklıma hep şu söz gelir; ‘Blues dinliyorsan ya açsındır ya da aşık…’ Siz blues yapan biri olarak ne dersiniz bu söze?
Elbette blues tarihini inceleyince bunu kabul etmek çok kolay. Ama blues buraların müziği değil. Benim tanıdığım açların %99’unun blues’dan haberi olmayabilir. Âşıklara gelince, blues’da duygusal bir taraf olduğundan onlara hitap edebilir elbette.
- Türkiye’de blues nasıl bir konuma sahip sizce? Dinleyenler az mı, çok mu vb.
Ben bu konuda sadece ve sadece kendi bildiğimi ve gördüğümü söyleyebilirim. Dinleyen sayısı başka türlerdekine oranla çok az diye düşünüyorum. Kendisini blues sever olarak görenlerin önemli bir kısmının da aslında çok da blues dinlediğini sanmıyorum. Bence blues sanıldığından daha güzel bir müzik. Eğer siz de blues biraz sıkıcı diyorsanız, size birkaç blues parçası dinleteyim, sonra kesin “vay be ne güzel müzikmiş” dersiniz.
- Yanıtı belki gerçekten zor bir soru olacak ama neden müzik yapıyorsunuz? Müzik hayatınızın neresinde? Sizin için bir yaşam biçimi mi, yoksa hobi mi?
Gerçekten sevdiğim için yapıyorum. Yapabildiğim en iyi şeylerden biri olduğu için yapıyorum. Şu anda müzik hayatımın merkezinde ama yaşam biçimi dersem çok iddialı olur.
- Geçiminizi sadece müzikten mi sağlıyorsunuz? Yoksa pek çok müzisyen gibi sizin de bi ‘gündüz işi’niz var mı? Bu durum, yaptığınız müziğe nasıl yansıyor?
Uzun zamandır gündüz işim yok. Müzik dışında gitar dersi veriyorum. Ama o da müzikten sayılır belki. Müzikten başka bir işim olmaması müzik çalışmaları adına çok iyi bence. İstediğim gibi, istediğim zaman müzikle uğraşabiliyorum.
- Bu ülkede müzik yapmak neye benziyor sizce?
Başka ülkelerde müzik yapmanın nasıl olduğunu bilmediğim için bu soruya sizi tatmin edecek bir yanıt veremeyebilirim. Ama Avrupa ülkelerinde onlarca blues festivali olduğunu biliyorum. Olanakların ve dinleyici sayısının daha fazla olduğu da kesin. Müzik yapmak her yerde zor ama buralarda biraz daha zor gibi. Telif gibi konulara girmeye gerek yok elbette.
- Bugüne dek kaç konser verdiniz? İlk sahne deneyiminizi anımsıyor musunuz?
Sayı olarak bilmem mümkün değil. İlk sahne deneyimi olarak hatırladığımsa, lisedeki grubumuzla Ortaköy meydanında düzenlenen bir 19 Mayıs festivalindeki konserimizdir. Sunucu Korhan Abay’dı. Çok çok heyecanlandığımı hatırlıyorum sadece çünkü önemli bir kalabalık vardı. Ama başarılı bir konserdi.
- Konserlerde dinleyici ile iletişiminiz nasıl?
Engin Blues’dan önce şarkı söylemiyordum. Ama yine de dinleyiciyle aram iyi bence. Bazen sahnede hikâye bile anlatıyorum. İlgiyle dinleyenler oluyor. Devamını soranlar oluyor.
- Düzenli olarak sahne aldığınız bir mekan var mı? Sahne bulmakta zorlanıyor musunuz?
Düzenli olarak aynı mekanda program yapmıyoruz. Ama olabildiğince çok yerde çalmaya çalışıyoruz. Her yerde blues’a sıcak bakmıyorlar elbette.
- Müzik yolculuğunuzda bundan sonrasına dair hedefleriniz/hayalleriniz neler?
Bundan sonra yeni şarkılar ve yeni albümler olacak. Müziğimizi ve blues’u daha fazla insana duyurmak için çalışmaya ve çalmaya devam edeceğiz.
- Sizi en yakın ne zaman/zamanlarda nerede/nerelerde dinleyebiliriz?
10 Aralık Cumartesi akşamı Kadıköy Shaft’ta bizi dinleyebilirsiniz. Bizden sonra da Sahte Rakı ve Acil Servis çalacak.
- Biraz da Kadıköy ve müziği konuşalım. Kadıköy'e dair hisleriniz/düşünceleriniz neler? Kadıköy’ün müzikal ortamını nasıl buluyorsunuz?
Bir zamanlar Avrupa yakasında yaşamış biri olarak Kadıköy’de hayatın benim için daha kolay ve sakin olduğunu söyleyebilirim. Sosyal ve kültürel ortam da diğer semtlere göre daha iyi. Elbette bundan bir hayli memnunum.
Burada müzikal ortam çok geniş ve çeşitli. Müzisyenler ve mekanlar sayıca diğer semtlere göre fazla. Hem bir sürü müzisyene hem de gerçek müziksevere Kadıköy’de kolaylıkla rastlamak mümkün. Kadıköy’de çok blues’cu var ayrıca.
- Kadıköy’ün, müziğinize yansıması nasıl oluyor? Burada müzik yapıyor olmaktan mutlu musunuz?
Burada yaşamaktan mutluyum, dolayısıyla burada müzik yapmaktan da mutluyum. Benim açımdan, içinde bulunduğum ortamın üretim sürecine etkisi büyüktür. Bu da demektir ki, Kadıköy’de daha da iyi işler yapacağım.
- Bir ‘Kadıköy şarkısı’ yapmayı düşündünüz mü/düşünür müsünüz?
Henüz düşünmedim doğrusu. Ama muhtemelen bir gün yaparım.
www.facebook.com/enginblues https://twitter.com/EnginBlues